AKP seçim ortamından ve anketlerden çok tedirgin, şaşkın, korku içerisinde.
Sağa sola, partilere saldırıyorlar. Sövmenin, saymanın, küfrün, hakaretin bini beş para…!!! Ağızlarına geleni söylüyorlar. İncelik, nezaket kapı dışına atılmış…
Olaylar planladıkları gibi gitmedi çünkü. İstedikleri gibi yürümedi. İYİ partiyi kapatacaklardı, kapatamadılar. Üstüne üstlük bir de dört parti birleşip “Sıfır baraj ittifakı” yaptı.
Ne demek sıfır baraj ittifakı?
Yüzde 10 seçim barajını geçemeyecek partilere CHP’nin ittifak önerisidir. Buna göre Saadet Partisi, İYİ Parti, Demokrat Parti gibi partiler seçim ittifakı yapacak ve yüzde 10’luk baraja takılmadan TBMM’de sandalye sahibi olacak.
Bu yöntemle muhalefet meclise 80 milletvekili daha fazla sokacak. Böylece Meclis çoğunluğu AKP’den muhalefete geçecek. Muhalefet 400’e yakın milletvekili çıkaracak.
Bu şartlarda Recep Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı seçilse ne olur, seçilmese ne olur. Dilediği yasayı meclisten çıkaramadıktan sonra…
Bu yüzden Cumhurbaşkanı Erdoğan, AKP’ye oy vermek istemeyenleri “Münafıklıkla” suçlayarak, Kayseri mitinginde şunları söyledi:
“Birileri bir fitne fesat kaynatıyor. Bu ne biliyor musunuz? ‘Oyumu cumhurbaşkanına vereceğim ama parlamentoda AK Parti’ye vermeyeceğim.’ Böyle bir şeye siz ne diyorsunuz? Böyle bir şey olabilir mi? Bu oyunu da bozmaya var mıyız? Bu oyun, bu tezgâh… Kimlerin olduğunu anlıyorsunuz. İnşallah bu münafıklar çetesini 24 Haziran’da hep birlikte yere gömeceğiz.”
AKP ve “Baskın Seçime” giden üst yöneticiler, bugünkü ortamı, muhalefetin güçlenmesini rüyalarında görse inanmazlardı.
Bu durumda iktidara birkaç çözüm kalıyor: Seçimlerde hile – hurdaya başvurmak, Suriyeli mültecileri TC vatandaşı yapmak, ayak oyunlarına girişmek ve en son çare, “Seçimleri bir bahane ile iptal etmek…”
Gerçi ok yaydan çıktı, buna cesaret edemezler… Ama “Olmaz” demeyin. AKP iktidarında şimdiye dek neler gördük, neler yaşadık. AKP iktidarında “Olmaz yok…”
Çünkü zor durumdalar… Artık mitinglerde toplama kalabalıklar, foto montajları da AKP’yi halkın gözünde büyük, güçlü göstermiyor…
Şimdi kara kara düşünüyorlar:
Hem de en üst yöneticisinden en aşağıdaki militanına, üyesine kadar. En çok da geçimini din sömürüsü, din ticareti üzerine kurmuş şeyhler, şıhlar, hocalar, hacılar, mollalar şaşkın…
“AKP giderse biz ne yaparız. Halimiz nice olur. Nasıl geçiniriz? Ne güzeldi hayatımız… Bir elimiz yağda bir elimiz balda mutlu bir yaşam sürüyorduk”
“İşsizlik, yoksulluk, geçim derdimiz yoktu…”
“Asgari ücret, asgari geçim, sözleşmeli personel bizi ilgilendirmiyordu…”
Şimdi de Bahçeli “Kader kurbanları” edebiyatı yapmaya soyundu. Bu yolla puan toplamak istiyor…
Bir zamanlar Başbakan da çıkmış, “Ülkemiz Avrupa’da tarımda 1 numara olan ülke demişti…” Mecliste milletvekilleri gülmeye başlayınca, arkasından da bu dediğini pekiştirmek için “ 1 numara, Evet, niye güldünüz? Tarımda 1 numaraya çıktık…”
Sanırım Başbakan Türkiye’nin o sıralar, saman ithal ettiğini unutmuştu. Ve günümüzde onlarca büyük çiftlik satışa çıkarıldı, yüzüne bakan yok.
Ekonomi Bakanı da tam doların zirve yaptığı günlerde halkla alay edercesine, “Önümüzde tam böyle coşacağımız, coşmuş olan bir ekonomimiz var…” demişti.
Kimse çıkıp da batan, yok olan, çöken sanayiden, tarımdan söz etmiyor; bu sorunların nasıl çözümleneceğini konuşmuyordu…
Varsa yoksa palavra, masal, hikâye, halkı yalan yanlış bilgilerle aldatmak… Ama bu yöntem de artık geçerliliğini yitirdi.
Cumhurbaşkanı çıkmış, bir zamanlar tuvaletin 1 milyon olduğunu, şimdi 1 liraya gerilediğini anlatıyor. Bununla övünüyor. Ama konuşmalarında ne fabrika var, ne tarım, ne üretim…
Bir de durmadan saraylar yapıyorlar. Ormanları yok ediyorlar. Bunun için tam 50 bin ağaç kestiler. Orman yürüyüş, gezinti yolları asfaltla döşeniyor şimdi. Okluk Koyu’nda 300 odalı “YAZLIK SARAY” inşaatına başladılar… Kim kalacaksa orada…
Güzelim doğa, koylar yerle bir ediliyor… Bunlar doğa düşmanı. Kuş düşmanı. Börtü böcek düşmanı…
Bir zamanlar da kafayı asırlık zeytin ağaçlarına takmışlardı. O yıllarda Hürriyet gazetesi şunları yazıyordu:
“Manisa’nın Soma ilçesi, Yırca Mahallesi’nde, Kolin Grubu tarafından termik santral yapılacak bölgedeki zeytin ağaçlarının kesilmemesi için nöbet tutan köylülere şirketin güvenlik görevlileri saldırdı, bir köylü başından yaralandı. Şirketin dozerleri alana girdi, 6 bin zeytin ağacı kesildi.
Yırca Mahallesi’nde yaşayanlar, güvenliği sağlamak için bölgeye gelen askerlerin önünde diz çökerek adeta yalvardı. CHP milletvekili Özgür Özel ise ‘Sabah 06.00’da teyzelerin feryatlarıyla uyandım. 5 bin ağaç kalmıştı, hepsini kesmişler. Güvenlik görevlileri yakın yörelerden toplanmış. Köylü çocuğuna köylüyü üç kuruş için dövdürene lanet olsun’ dedi. Danıştay akşam saatlerinde yürütmeyi durdurma kararı verdi…”
Yoksa bölgede zeytin ağacı kalmayacaktı…
Sattılar, savdılar; ne sanayi bıraktılar ne tarım, ülkeyi viraneye çevirdiler; şimdi de halktan oy istiyorlar… AVUÇLARINI YALARLAR. HESAP SORMA GÜNÜ GELİYOR. Kısa çöp, uzun çöpten hakkın alacak…”
Bir yanıt yazın