Hükümet büyük üniversiteleri bölerek yeni adlarla üniversite açma yoluna gidiyor. Hayırlı olsun diyemiyorum. 81 ilde üniversite var. Bunların büyük çoğunluğu gecekondu görünümlü. Tek güzel olan fiziki görünümleri. İçi boş yapılar içinde eğitim almaya çalışan öğrenciler. Maalesef hükümet Türk Milli Eğitim sistemini kökten budadı, ilkesizleştirdi. Bilimden, bilimsellikten uzaklaştırdı. Ana okullarıda dahil olmak üzere İlkokul, orta öğretim ve üniversite felç oldu. Sistem çökmüş durumda. Okul sayısını çoğaltmakla, isim değiştirmekle, mollalaştırmakla kaliteli eğitimin hayal olduğunu azıcık aklı olan herkes bilir. İçinde yetişmiş kalifiye öğretmeni olmayan okulda eğitim olur mu? Öğretim elemanları İHL kökenli, hasbel kader, torpille de olsa bir yüksek okul bitirmiş ve gelmiş öğretim elemanı olmuş. Araştırması olmadan, yabancı dil bilmeden doçent olmuş, Prof. olmuş, dekan olmuş. Kalifiye elemanı bunlarla mı yetiştireceğiz. Hayalî olmayalım.
İlk ve ortaöğretimi yaz Boz tahtası yaparsan, üniversitelere kalifiye elemanları doldurmazsan eğitim bitmiş, çökmüş demektir. İstediğin kadar İHL aç, istediğin kadar üniversite aç içi boş ve boş kalmaya mahkum olacak. Üniversite bitiren gençlik değil, kalifiye gençlik yetiştirmek marifet. Baba yiğitsen bunu gerçekleştirirsin. Çağdaş ve bilimsel eğitimin önünü tıkamazsın.
Rakamlarla eğitim
2017 yılında OECD verilerine göre: Türkiye’de yüksek öğrenime kadınlarda % 29. Bu model ve sistemde hiçte şaşılacak bir durum değil. Kadın evde oturmalıdır diyen salla sümüklü karabasan fetvalarla oldukça bu oranın sıfıra düşmesine şaşmamak gerekir. Okul açıyor, binalar yapılıyor ama öğrencinin yetişmesi için gereken kalifiye eleman, deney laboratuvarı, işliklere hiç bir yatırım yapılmıyor. Zaten sistem Araştırıcı, sorgulayıcı nesil istemiyor. Biatçı olanın ise araştırmaya, sorgulamaya ihtiyacı yok. Öyle yetiştiriliyorlar, işte karanlık nokta burası. Bir sınıfta ortalama 35 öğrenci bulunuyor. Ondan sonrada kalkıyoruz Kore ve Finlandiya eğitim sistemi örneklerini tartışmaya açıyoruz. Abesle iştigal. Neden mi kız okutulmamalı, kız erkek yan yana gezmemeli, oturamaz, bulunmalı fetvalar veriyoruz. Bu eğitim ancak orta çağ eğitimi olur, Nitekim de öyle.
Devam edelim rapora göre öğrenciler kamuda kolay iş bulmak için hukuk ve iletişim dallarını tercih ediyorlar. Özetle ezbere dayalı eğitim. Hani nerde araştırıcı, yenilik yaratacak nesiller? Öğrenci başına yıllık gider 500 doların yaklaşık 2 bin liranın altında. Özel resmi okullar arasında uçurum felaket, Sosyal devlet eğitimi parasız ve kaliteli olarak vermek zorunda. Oy için milyonlarca lira rüşveti verileceğine eğitime yatırılsa gençlerimizi kurtulur. Öğrenciler yaşanabilir fiziki ortam, sağlıklı yurtta, mali sıkıntısını giderecek kredi veya bursa sahip olur. Tekke külah düşünce ve uygulama baskın oldukça bunu yapabilecek babayiğit siyasetçi göremiyoruz.
Araştırma yapılan 35 ülke arasında 24. Sıradayız. Ne başarı ama. Bu feci, gerici tablo iyileştirilemez mi?
Maalesef dayatma, kırma, dökme ile eğitim olmuyor. Cumhuriyetin son aydın gençlerini de bitirip eğitimi mollalaştırmakla nereye varılacak?. Rakamlara baktığımızda 200 Üniversitemiz var. Bunun dörtte biri İstanbul’da. İyi güzelde kaliteli eğitim nerede?. Sanki kreş açmış gibi üniversite açılıyor. Yeterli, çağdaş eğitim verilmiyor gençliğini heba olup gidiyor. Şu ucubeliğe bakın İTÜ’de astroloji bölümü açılacak. Buda artık eğitiminin ve geleceğimizin fala kaldığının göstergesi. Yazık oluyor bu ülkeye!.
Daha fazla üniversite açılmalı ama gecekondu üniversite değil. Öğretim üyeleri saygın, öğrencileri aranır olsun. Çağdaş, bilimsel üniversiteler seviyesinde eğitim, öğretim olsun. Buna kimsenin itirazı olmaz. Siyasetin üniversitelere hakim olması amacıyla plansız, programsız, alt yapısı olmayan ne resmi ve nede vakıf ü üniversitesi istemiyoruz. Bir kaç üniversite hariç diğer üniversiteler toplumun sırtında kambur. Öğrencilerine ne sosyal ne de ekonomik ve kültürel bir şey vermiyorlar. Tek verdikleri diploma. Oda işe yaramıyor. Eğitim aldığı alan dışında çalışanların sayısı 10 milyon. Bazı Branşlar var ki şimdiden Türkiye in 20 yıllık geleceğini karşılar durumda. Diğer bir deyimle hiç mezun verilmemiş olsa en az 25 yıllık stok var. Buna rağmen alanı olmayan veya ihtiyacın çok üstünde olan alanlarda eğitim ve mezun veriliyor. Mezunları işsiz sefil durumda.
Bu durum neyi getirecek?. Açılan fakülteler talepsizlik ve ihtiyaç olmayan alanlarda eğitim vermeleri nedeniyle kapatılacak. Nitekim çok sayıda yüksek okul kapatıldı bile. 400 bine yakın kontenjan açığı var. Eğitimde eleman yok, üniversite özerkliği yok, çağdaş, bilgili hocalara itibar yok. Tamamen siyasi ve ideolojik amaçla eğitim olmuyor, olamazda. Eğitimin siyaseti olmaz evrenseldir. Kafalar buna basmıyor. Siyasi eğitimi yönlendirenler ise yaptık oldu diyerek insanımızın yetişmesini engel olmaktadır. Üniversite diploması işe yaramıyor bunun müsebbihi eğitimden anlamayan kişilerin iş başında olmasıdır. Üstelik bunların eğitimle uzaktan yakıdan ilgileride yoktur.
Bu ihtiras ve bozgunculuktan vazgeçilerek yerine akıllı, vizyona sajip, planı programı önceden çok iyi yapılmış üniversitelere yönelmek şarttır. Bırakın bölmeyi üniversite sayısını çoğaltmayı önce şu içi boş gecekondu üniversiteleri kapatın. Az olsun öz olsun. Mezunu iş bulsun. Açıkta kalıp başka alanlarda iş aramasın. Bu düşüncede ki eğitimciler ve ön yargılı insanlar oldukça eğitimimiz düzelmez ancak eğitimsiz ordu meydana gelir. Buda kaosun habercisidir.
++++
Suda boğulan eğitim
Plaja önceden kayınvalidesini, eşini ve çocuklarını gönderen adam daha sonra havlu sırtında plaja gelir. Ne görsün biri açıkta boğulmak üzere. Hemen denize dalar, kulaç atmaya başlar. Hemen boğulmakta olanı sırt üstü yatırır ve yüzüne bakar. Sonrada çok dikkatlice sahile getirir.
Sahile geldiğinde sorarlar. Neden boğulmakta olan insanın yüzünü ters çevirdin diye. Adamda: Kaynanam mı, başkası mı diye yüzüne baktım. İyİ ki kaynanası değilmiş de adam kurtulmuş.
BİZİM MİLLİ EĞİTİM SİYASİ İKTİDARIN KAYNANASI OLDUĞU İÇİN BOĞULMAYA TERKEDİLMİŞ DURUMDA.
Bahattin Ayhan
30.04.2018