ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, ilk yurtdışı temasları için Riyad, Telaviv ve Amman’ daydı.
28 Nisan Cumartesi günü, Ortadoğu temaslarının ilk durağı Riyad’ta ortak basın toplantısında,
“İran’ın hiçbir zaman nükleer silah sahibi olmayacağından emin olmak kararlılığındayız. İran mevcut haliyle bu güvenceyi sağlayamaz” dedi.
O sırada Suudi Arabistan Hava Kuvvetleri, Yemen başkenti Sana’da İçişleri Bakanlığı yerleşkesini bombalıyordu.
Suudilerin İran yanlısı Husi liderlerin gizli toplantısının nerede, ne zaman olacağına dair kesin istihbarata sahip olması şaşkınlık yarattı!
*
Pompeo, Pazar günü Tel Aviv’deydi.
İran’ın füze sistemlerine, Hizbullah’a verdiği desteğe, Suriye’ye taşıdığı 80 bin Şii savaşçısına değindi.
”ABD, İsrail’in kendisini savunma hakkını güçlü şekilde destekliyor. İran’ın verdiği zararları önlemeyi taahhüt ediyor” dedi…
*
Temaslar sürerken, Rusya güçleriyle destekli Suriye Ordusu’nun Fırat’ın doğusundaki bölgeye girdiği,
ABD destekli YPG’nin de içinde yer aldığı Demokratik Suriye Güçleri’nin elinden bazı yerleşimleri aldığı bilgisi geldi.
Suriye Ordusu’nun Doğu Suriye’deki ABD nüfuz alanına düzenlediği operasyon;
ABD’nin İran’ın Suriye’ye giriş için bir koridor kurmasının önüne geçmesini önlemek üzere Rusya ile ihtilafta olduğu bölgeye müdahale anlamına geliyordu.
*
ABD ve İsrail vakit geçirmeden misillemede bulundular.
Önce ABD destekli Demokratik Suriye Güçleri bölgedeki Suriye askerlerini geri püskürttü ve ordunun ele geçirdiği köyleri geri aldı.
Sonra İsrail, Suriye’nin Hama ve Halep kentlerinde İran destekli güçlerin kullandığı bir dizi askeri üsse saldırdı ve ağır kayıplar verdirdi.
*
Rusya destekli Suriye ordusunun, ABD destekli Demokratik Suriye Güçleri tarafından Fırat’ın doğusundan püskürtülmesi,
İsrail’in İran destekli güçlerin kullandığı askeri üsleri vurması;
İsrail’in Suriye’deki güvenliğini tehdit eden unsurların tasfiyesi operasyonlarında ABD’nin kararlılığı olarak algılandı…
*.
Daha öncede Rusya, İran ve Suriye Fırat’ı geçme girişimlerinde bulundu.
Geçen yıl böyle bir girişim ABD güçlerinin Rus kuvvetlerine verdiği ağır kayıplarla bastırıldı.
Aynı koalisyon 10 Şubat’ta tekrar Fırat’ı geçmeyi deneyince yine ABD hava kuvvetleri tarafından geri püskürtüldü.
*
Ama Rusya, özellikle 14 Nisan’da ABD, Birleşik Krallık ve Fransa’nın bir askeri operasyonla,
Suriye’de Beşar Esad’ın sözde bir çok mahaldeki kimyasal silah potansiyelinin altyapısını vurmasından beri çok içerlemiştir.
Nitekim İran ve Hizbullah ile birlikte bu eylemin “sonuçsuz” bırakılmayacağını açıklamıştır.
*
Bu noktada ABD; Moskova’nın Tahran’la olan bağlarını güçlendirmek için hızlı şekilde harekete geçtiğini,
ABD ve müttefikleriyle yüzleşmek üzere sessizce hazırlanmakta olduğunu düşünüyor.
İran; Fırat’ın doğusunun çok önemli bir alan olduğunu, bu bölgeyi kurtarmak ve işgalci Amerikalıları sınır dışı etmek için büyük adımlar atılması gerektiğine ilişkin bağlılığını ilan ederken,
Rusya; ağır Rus stratejik bombardıman uçaklarını İran’daki hava üslerine dağıtmış, böylece Suriye ve Irak’a uçuş süresini kısaltmıştır.
Bir taraftan da Esad ordusunu güçlü S300 Hava Savunma sistemleri ve yeni askeri teçhizatlarla donatmaktadır.
*
Mike Pompeo Tel Aviv’de açıklamalarına devam ediyor…
ABD’nin Suriye’den çekilmesini önlemek amacıyla bazı Batı ülkelerinin İran’ın P5+1 ülkeleriyle yaptığı Müşterek Anlaşılabilir Faaliyet Planı’nı (JCPOA) desteklediğini,
Ama öncelikle Plan’da önemli düzeltmelerin yapılmasının gerekli olduğunu söylüyor.
*
En önemli sakıncanın Kuzey Kore lideri Kim Jong- un ile üst düzey görüşmelerde gelinen noktada,
Pyombyang’ın nükleer programından vazgeçmek üzere olduğu bu sırada;
Sertlik yanlısı bazı revizyonist ülkelerin İran’ın nükleer programının hızla ilerlemesine kredi açabileceklerinin öngörüldüğünü,
Eğer JCPOA, Trump yönetimine İran’ın nükleer bir silah geliştirmeyeceği konusunda yeterli güvence sağlamazsa,
12 Mayıs’ta İran’la yapılmış anlaşmanın engelleneceğine işaret ediyor…
*
Bu sırada ABD; Fransa ve İngiltere üzerinden Kuzey Suriye’de bir koridor oluşturmuş ve bölgeye NATO’yu getirmiştir.
ABD ve bir çok ülkenin 30’dan fazla petrol şirketi de Kuzey Irak Kürdistan Bölgesini şirketlerin uluslararası hukuka aidiyeti üzerinden Kuzey Suriye’de yeni oluşan koridora bağlıyor.
Irak ve Suriye’nin kuzeyinde Kürt tabanı üzerinde bir çokuluslu şirketler devleti oluşuyor…
*
Yaptırımlara uğratılan Rusya ve Suriye’de Beşar Esad rejimi ve İran nükleer anlaşması sıratta tutularak Ortadoğu süratle istikrarsızlaştırılıyor.
ABD ordusu istikrarsızlığa yöneltilen Ortadoğu’yu Akdeniz ve Irak’ta göz altında tutmaya yönelmiş bulunuyor.
ABD-İsrail ile İran-Rusya arasındaki gerilim had safhaya yükselmiş bulunuyor.
*
Ortadoğu’da bunca hareketin ortasında R.T.Erdoğan’ın İslamcı ideolojisi doğrultusunda Suriye ve Irak topraklarında genişleyen ve hiç bitmeyen savaşı ise,
24 Haziran erken seçimleri yüzünden sessizliğe bürünmüştür.
Burada Erdoğan, Suriye ve Irak’taki Kürtlerin İŞİD terör örgütü ile mücadele eden ABD koalisyonu ile ilişkisinde Rusya ve İran’ın yanında,
Ama Suriye’de Esad rejimine karşı sürdürdüğü ilişkide ABD ile birliktedir…
*
Bu konum ABD, İsrail ve Rusya, İran karşıtlığını rahatsız etse de iki taraftan da bir ses gelmiyor!
Elbertte İsrail İran gerginliğine daha çok önem veriliyor.
Ama Türkiye seçim sonuçlarının farklı etnik ve dini kökenlerden gelen insanları bir arada yaşatmak için Türkiye’yi normalleştireceği,
Bu coğrafyada demokratik gelişimiyle Türkiye’ye olan ihtiyacı ortaya çıkaracağı,
Türkiye’nin NATO’ da çok daha spesifik görevler üstleneceği,
Bu yüzden tarafların Türkiye’deki seçimlere saygı gösterdiği ve sessiz kaldıkları söylencesi çok manidardır…
1. 5. 2018
Yazıları posta kutunda oku