NECDET BULUZ
Geçenlerde yazdığımız bir yazıda “Seçimlere dalıp, dışarıda olan bitenleri unutmayalım” diye yazmıştık. Biz, içerideki sorunlarımızla uğraşırken, dış güçler ev sınırımızdaki teröristler bunu fırsat bilerek sinsi hesapların içinde bulunuyor.
Sınırlarımızı teröristlerden temizlemek için TSK çok başarılı operasyonlara imza attı. Önce İdlip, ardından Afrin’deki terörist gruplar dağıtıldı. Bu operasyonlarda 4 bine yakın terör örgütü de öldürüldü.
Şimdi yeni bir tehlike var.
Suriye Ordusu’nun temizlediği Doğu Guta ve Dmayr bölgelerinden çıkarılan, aileleriyle birlikte sayıları 21 bine ulaşan Ceyşül İslam (İslam Ordusu) militanları, Fırat Kalkanı bölgesine geldi. Cerablus ve civarındaki kamplara yerleşen Ceyşül İslam militanlarına Türk Ordusu güvenmiyor, militanları kontrol eden aktörlerin ise üç farklı planı bulunduğuna dikkat çekiliyor.
Suriye’deki gerek terör, gerekse diğer örgütlerin de kendi aralarında kavgalı oldukları biliniyor. Bu durum, daha çok dikkatli olmamızı gerektiriyor.
Suriye Ordusu’nun Doğu Guta’ya başlattığı harekatla birlikte silah bırakma anlaşmasına uyan silahlı ‘muhalif’lerin birçoğu İdlib’e gönderildi. Ancak İdlib’in kontrolünü elinde tutan Tahrir el-Şam (El Nusra) ve Ahrar-uş Şam gruplarıyla anlaşmazlıklar yaşayan Ceyşül İslam militanları otobüslerle Fırat Kalkanı bölgesindeki Cerablus, Rai gibi bölgelerdeki kampalara getirildi. Son olarak temizlenen Dmayr ile birlikte Şam bölgesinden sınırımızdaki Cerablus’a gelen terörist sayısı aileleriyle birlikte 21 bine ulaştı.
İşte bugün en büyük sıkıntılardan biri de budur.
Aydınlık Gazetesi’nden Turan Salcı’nın konu ile ilgili derlediği haberde bu konuda geniş bilgiler veriliyor. Konumuz içinde yer aldığı için bu yazıdan bazı alıntıları sizlerle paylaşmak istedik:
“Rusya, İran, Suriye ve Mısır’ın terör örgütü listesinde olan Ceyşül İslam’ın kuruluş emri, Suudi Arabistan tarafından verilmişti. Zehran Alluş’un liderliğindeki örgüt kısa sürede aldığı fonla Deraa, Doğu Guta gibi bölgelerde etkili güç biriktirdi. İnsanlık dışı uygulamalara imza atan örgüt, defalarca Şam’a sivilleri hedef alan füze saldırıları düzenledi. Örgüt, ‘tövbe hapishanesi’ adını verdikleri bir toplama kampı ile de gündeme geldi. Gayrimüslimlerin tutulduğu hapishanede, bir ‘fetva şeyhi’ bulunduğu ve sorgulamaları yaparak mahkumların ‘kafir’ olup olmadıkları hükmünü verdiği, mahkumların Müslüman olmaya zorlandığı, kabul etmeyenlerin öldürüldüğü ortaya çıkmıştı. Zerran Alluş 26 Aralık 2015’te Doğu Guta’da, Suriye ve Rusya’nın harekatıyla öldürüldü. Zehran Alluş’un babası Selefi Abdullah Alluş’un Suudi Arabistan’da yaşadığı biliniyor. Zerran Alluş’un kardeşi Muhammed Alluş’un liderlerinden biri olduğu örgütün Cerablus’a taşınmasıyla, Şam civarındaki varlığı bitti. Şimdi örgütün önüne yeni hedef olarak ne konulduğu merak konusu. Aydınlık’ın çeşitli güvenlik kaynaklarından edindiği bilgiye göre, Ceyşül İslam’ın önünde üç plan var. ABD ve Suudi Arabistan’ın önderliğinde IŞİD’den PKK/PYD’ye verilen destekle alınan bölgelere Arap kuvvetlerin yerleştirileceği, bunun için ABD ve Körfez’deki Arap emirliklerinin önceki gün bir toplantı yaptığı ortaya çıktı. Plan dahilinde hem Şii İran’a karşı bir Sünni blok oluşturulması hem de Suriye’nin kuzeyinde kurulmak istenen federasyon yapısının sağlamlaştırılması hedefleniyor. Güvenlik kaynaklarının belirttiğine göre Ceyşül İslam militanları, Fırat’ın doğusuna aktarılarak bölgedeki kuvvete destek sağlamak için kullanılabilir. Zira Ceyşül İslam’ın başsponsoru Suudi Arabistan’ın Dışişleri Bakanı Adil el Cubeyr, “Üzerlerine düşeni yapacaklarını” söyledi: “Obama döneminde İslam Ülkeleri Terörle Mücadele Koalisyonu olarak ABD’ye bu konuda bir teklifte bulunmuştuk ancak Obama yönetimi bu teklife dair bir adım atmadı. Mali destek konusuna gelince, Suudi Arabistan üzerine düşeni yapacaktır. Suriye’nin doğusunda oluşturulacak güçlerin türü veya nereden geleceği konusu ise halihazırda tartışma aşamasındadır.”
Dikkat edilecek olursa Suudi Arabistan da gerek Suriye’de gerekse bölgede terörist gruplara mali destek sağlamaktadır. Kime nasıl ve ne zaman güvenebileceğimizi şaşırmış durumdayız.
Turan Salcı’nın haber analizinin son kısmı da şöyle:
“Ceyşül İslam’ın kullanılabileceği ikinci yer, büyük bir kısmı Suudi Arabistan ve desteklediği kuvvetlerin işgalinde olan Yemen. Suriye’nin Birleşmiş Milletler (BM) Daimi Temsilcisi Beşar Caferi, BM Güvenlik Konseyi oturumunda, Suudi Arabistan’ın Ceyşül İslam militanlarını Yemen’e karşı savaşta kullanacağını söyledi. Güvenlik kaynakları Suudi Arabistan’ın Yemen’deki savaşında büyük güç kaybettiğine dikkat çekiyor. Ancak militanların Suudi Arabistan’a nasıl aktarılacağı, tartışmalı. En rahat güzergah Türkiye üzerinden olsa da ‘Ankara’nın buna izin vermez’ görüşü ağır basıyor. Ceyşül İslam militanları için son seçenek ise Fırat Kalkanı Bölgesi’nin kontrolünü Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK)’yle birlikte sağlayan Özgür Suriye Ordusu’na dahil olmak. Halihazırda Afrin Harekatı’yla birlikte ÖSO’nun denetim alanı genişledi. Ancak güvenlik kaynaklarının verdiği bilgiye göre TSK ve ÖSO, Ceyşül İslam’a güvenmiyor. Silahlarını Suriye Ordusu’na teslim ederek gelen militanlar sivillerin yaşadığı kamplara tek tek isimleri kaydedilerek yerleştirildi ve 24 saat gözetim altında tutuluyor. Bölgeden bilgi veren kaynaklar Türk Ordusu’nun militanlara güvenmediğini, kısa süreli olarak kamplara alınmasına izin verdiğini söyledi. Öte yandan Zerran Alluş’un ölmeden önce İstanbul’a gelerek çeşitli toplantılara katıldığına, Muhammed Alluş’un da Astana görüşmelerine muhalifleri temsilen katıldığına dikkat çekiliyor.”
necdetbuluz@gmail.com
www.facebook.com/necdet.buluz