Bugün yatağımdan umutla ve mutlulukla kalktım.
Kapı aralandı, güneş sızdı odama…
Karanlıklar olsa da güneş hep vardır, hep var olacaktır…
Çevreme de hep bunu anlatıyordum.
“Umutsuz ve karamsar olmayalım” diyordum. “Gün doğmadan neler doğar.
Asla direncimizi ve mücadele azmimizi kırmayalım. Halkımıza ve kendimize güvenelim.”
“Ben seçimlere katılmayıp protesto edeceğim, katılsam bile boş oy pusulası atacağım” diyenlere de, “Yapmayın, mücadeleyi bırakmayın; ne diyordu Ernesto Che Guevara? “Özgürlüğün en büyük düşmanı halinden memnun olan kölelerdir.”
“Şeyh Bedreddin, Pir Sultan olun, Köroğlu, Gazi Mustafa Kemal, Kubilay, Deniz Gezmiş olun” diyordum.
Bu yüce millet çok daha kötü koşullardan, çok daha kötü adamlardan kurtulmasını bildi. Nice sultanlar, devlet adamları emperyalistlerle anlaşıp, işbirliği yaparken, bir Mustafa Kemal çıktı, Yedi Düvele diz çöktürdü.
Günümüzün Vahdettinleri, Damat Feritleri de vakti saati geldiğinde kazdıkları çukurlara kendileri düşeceklerdir. Hem de bir daha çıkmamak üzere…
Milletin el emeği, göz nuru fabrikaları, ormanları, akarsuları yandaşlarına peşkeş çekenler, gece gündüz demeden çıkarları için çalıp çırparak, keselerini dolduranlar vakti saati geldiğinde namuslu, dürüst Türk hâkimlerine hesap vereceklerdir.
Ama mutlaka vereceklerdir. O gün çok uzak değildir…
Türkiye’yi bitirdiler. Yönetemiyorlar artık. Başlarındaki adam, “Fırtınanın yaklaştığını, bunu önlemek için erken seçim kararı aldığını” söylüyor.
Deniz bitti…Ekonomi bitti.
Ama OHAL devam ediyor.
Demokrasi, özgürlük, söz hakkı bitti. Bütün uygulamalar tek adam tarafından yönetiliyor, bütün kararlar tek adamın ağzından çıkıyor. TBMM ve milletvekilleri saf dışı…
İşler baskıyla, tehditle, şantajla götürülüyor. Kimse geleceğinden emin değil…
İşsizlik, enflasyon, yoksulluk başını almış gitmiş. Halk iş istiyor, ekmek istiyor, adalet istiyor ama sesini duyan yok.
Suriyeli, Afganlı mülteciler sarmış dört bir yanımızı. Onlara ilgi, destek halkımızdan daha fazla. Onlar iktidarın gözünün nuru. Maaşını alıyor… Okuluna gidiyor. Ailesine bakıyor. Hatta bazıları esnafımızla, iş adamlarımızla rekabet eder duruma gelmiş.
Yolsuzluk, hırsızlık, adaletsizlik tavan yapmış.
Atatürk ve Cumhuriyet ayaklar altında. Laiklik, bilim, uygarlık tam hedefte. Varsa yoksa din sömürüsü, din istismarı. Din vicdanlara, gönüllere yerleşeceği yerde uyutma, uyuşturma aracı olup çıkıvermiş.
Bütün bu kötü gidişata “DUR” diyebilmek için, CHP’den 15 milletvekili ayrılıp, İYİ Partiye geçti. Böylece İYİ Parti Mecliste bir grup oluşturdu ve seçimlere girme hakkını kazandı.
Şimdiye dek İYİ Partinin seçimlere girip gitmeyeceği de belli değildi zaten. Yüksek Seçim Kurulu bu konuda henüz net bir açıklama yapmamıştı.
YSK, Yargıtay’dan “Hangi siyasi partilerin seçimlere katılacağı” konusunda ‘Görüş’ istemişti. Cumhuriyet Başsavcılığı kararında İYİ Partinin seçimlere katılabileceği konusunda görüş belirtmişti. Buna rağmen YSK, yaptığı toplantılarda İyi Partinin seçimlere katılıp, katılmaması konusunda bir sonuca varamamış ve bunu kamuoyuna duyurmuştu.
15 milletvekilinin CHP’den ayrılıp İYİ Partiye katılması, bu açıdan da iyi bir girişimdir. Böylece engellenmek istenen demokrasinin, özgürlüğün önü de açılmış oldu.
Peki, bu siyasal gelişimle sorunlar çözümlenmiş, seçimi kazanmış, düzlüğe çıkmış mı olduk?
Rahatladık mı?
Kesinlikle hayır. Görevimiz asıl bundan sonra başlıyor. Asıl bundan sonra denetimlerimizi daha çok artırıp, hileye hurdaya yer vermemeliyiz.
Çünkü AKP’nin işi gittikçe zorlaşmaktadır.
AKP bundan sonra daha sertleşecek, elindeki tüm imkânları seferber edecektir. Şiddet dolu, acımasız, baskılı uygulamalara geçecektir.
Bu durumda vatansever partilere ve kişilere büyük görevler düşmektedir.
Herkes oy verdiği bölgeyi, sandığı, oyları, zarfları gözü gibi, namusu gibi koruyacak, gerekirse sabahlara dek uyumayacaktır. Görevini sürdürecek ve alnının akıyla tamamlayacaktır.
Hele hele sahtekârlara, madrabazlara asla imkan tanımayacaktır.
Bir dönem daha Atatürk’ün, Cumhuriyetin, demokrasinin, özgürlüğün ayaklar altına alınmasına, ülkemizin gerici Arap ülkelerine dönüşmesine izin vermeyelim…