Seçim(ler); önceki hâli ile kalsa idi yani Mart ‘19’da M.Vekili Kasım’19’da da Başkanlık seçimi yapılacaktı. Yani 2 ayrı seçim vardı. Ama paldır / küldür alınan bu seçim kararı gereği (henüz meclis evet demedi sanırım ama) 24 Haziran’18 seçiminde 2 oylamanın birlikte yapılacağını, yani aynı anda gerçekleştirileceğini ve bunun da iki oy pusulasının 1 zarfa konularak olacağını söylüyor TV ekranındaki yetkili, bu sabah. (20.04.2018 sabahı)
Yani sandığa giden vatandaş eline alacağı M.vekili oy pusulasını ayrı, Başkanlık oy pusulasını ayrı mı seçecek, yooo. Atmışken bunu da aynı partinin adayına atayım diyecek, diyecek eminim. Bu bir psikolojik durumun gereğidir. Öyle ya mâdem ki C.Başkanı partili olabilecek eh ne var ki bunda? Seçtiği M. vekilinin partisinden neden olmasın ki Başkan, diyecek. Nasıl mı olacak? Adam diyecek ki “Amaaan biri tekir biri Bekir olur mu? Nasıl bir tercihdir ki bu benim önümdeki? İkisini de aynı parti adayına atarım olur biter.”
Esasen 2. bir adayın çıkması oldukca zor bu durumda, hele 3.4. hiç mümkün değil. Zira sayın bakanlardan birinin az önce TV ekranında yaptığı açıklama (ya da fikrini serdetmesine) bakarsak şöyle olacakmış aday olmak. Secmen bulunduğu il (daha doğrusu) ilçenin Y.S. Kuruluna başvurup imza verecekmiş falanca kişi benim Başkan adayım diye ve ona bir alındı belgesi verilecekmiş ki mükerrer olmasın talep. İyiii ancak ortada ortak imzalı (toplu imzalı) bir belge yok. Kişilerin hangi aday hakkında ne kadar imza verdiklerini ya da bir aday için kaç imza toplandığını kim hesap edecek? Y.S.K. Hadi canım sende! Tutun ki A adayı tamam, B adayı için de 100.000 imza verildi (toplandı) Eee ‘99.998 imza var, 100.000 toplanmadı, falan aday bu yüzden Başkanlık seçimine giremez’ diye duyursa, hangi vatandaş gidip de (acaba) benim imzamı mı saymadılar diye başvuracak ki? Ya deli misiniz siz? Y.S.K:’nın dediği dedik, üst mercî makâm yok. Bir dilekçe ekinde 100.000 imza yetmiyor mu? Meclis kanûn bile kabûl ederken ‘edenler – etmeyenler /edilmiştir’ geçiştirmesi ile pat diye bir anda bu işi yapıyorken, hiç bu yol olacak şey mi?
Bitmiştir efendiler, zâten bir işlevi olmayacak M. Vekilliği tamam, 600 kimse o çatı altına toplanır. Çay, kahve, sigara falan akşamı ederler. Akşam da evlerine dağılırlarken dua ederler.
Başkan ise zâten belli, artık o mu bu mu şu mu diye düşünmeye gerek yok.
Diyordum ki; 1982 Anayasa oylaması ile C.Başkanı seçildiği kabul edilen Kenan Evren bile daha iyi düşünmüştü (eğer fikir onun ise) bu seçimi. Bir taşla 2 kuş gibi. Anayasayı kabûl ettin, ettin. O zaman beni de C.Başkanı kabûl ettin. Yok Anayasayı kabûl etmedin, eh sen bilirsin, yenisini hazırlatırım bekle dur sonraki seçimi…Ki vatandaşın bir kısmı Anayasa’ya evet derken eli mahkum olarak Kenan Evren’ de evet demiş olmuştu, evet demek istemese bile.
Bu seçim(ler) eğer 2019’da, düşünüldüğü ve oylanarak kabû l gördüğü referandumun gereği biçiminde yapılaydı, yani Mart / Kasım aylarında 2 parçalı yapılaydı, Ulusal Kanalda her Pazar program yapan S. Önkibarı’ın dediği gibi (belki doğru) MHP seçmeni M.Vekili oylaması için kendi adaylarına ancak C. Başkanlığı için ittifak falan düşünmeden diledikleri adaya oy verecek olsalardı, eh yani bir 2. kişinin bir şansı olabilirdi en azından 2. tur’da. İşte bir anlamda Kenan Evren seçimine benzettiler alel acele işi, oldu bittiii…Haydi hayırlısı
Sadece Kemâl Kılıçdaroğlu’nun dün ekranlarda dediği (bilerek ya da bilmeyerek) o sözü bir anlamda hesaba katarak bitiriyorum yazıyı “ “Haziran güzel bir aydır. ‘İYİ’lerin kazandığı, kötülerin kaybettiği bir aydır.” Olur mu? Olur. Ya farkında olmadan ağzından kaçtı ki söyletene bak derler söyleyene değil. Ya da bilerek etti bu sözü ki hiç sanmam, parti üyelerinin bir görüşüne başvurmadan etsin, sanırım aceleye geldi, kaçırdı ağzından.