1989 yılından itibaren dünyada meydana gelen hızlı gelişmeler uluslararası sistem ve dengelerde köklü değişikliklere yol açmıştır.
Teknolojinin hızla gelişimi, çevre koşulları, doğal kaynakların sorumsuzca yok edilmesi, artan dünya nüfusu ve artan tüketim talepleri nedeniyle karşımıza yeni bir dünyayı çıkarmıştır. Bu yeni dünya düzeninde gelir, eğitim ve kültür farkları hızla artan terör, kaos ve ayrımcılık doğurmuştur. Bu geçen yıl ve gelişimde Azerbaycan halkı lider seçimini doğru ve yanlış mı yaptı, bunu artık bir çok insan biliyor.
Bildiğimiz üzere bu gün Azerbaycan halkı yedi senelik kaderini seçiyor. Bu seçim sahtekarlıkla dolu, haksızlıklarmı yapılıyor, bunları zaten bilen biliyordur. Ben oy vermedim çünkü benim bir adayım yok ve ben oyumu kullanmamakta özgürüm.
Ülkenin zor dönem geçirmesi, verilen sözler ve vaadlerin yerini bulmaması tabiki bir ülkenin doğru yaşam tarzı için zordur. Yaşam tarzı dedikte; yiyip, içip, yatmak gibi düşünceleri göz önüne getirmiyorum. Mustafa Kemal Atatürk çok güzel söylemiş: Eğer ülkeni kurtaracak bir lideri beklemekte isen, ben size hiçbir şey öğretmemişim demektir.
“Seçimler sahtekarlıkla yapılıyor” diyorsunuz. Peki siz? Siz sahtekarlıkla seçilen birini niye kabulleniyor ve onun yönetimine karşı gelemiyorsunuz? Kendi hakkını bilmiyor ve istemiyorsan, o zaman sus ve hayatın zorluğundan şikayet etme! Eğer sorun kanun koruyucusu polisler diyorsanız. Onlar sizi susturamaz çünkü siz hakkınızı, sizin olanı talep ediyorsunuz. Tabiki 5-10 kişi ila ülkeyi kurtarmak zor ve bir o kadar da saçma. Bunun için bütün halk bir olmalı ve bir yumruk gibi istediği an darbesini indirmeli. Eğer sen susup kabulleniyorsan, demekki böyle bir yaşam senin hakkındır.
Suçu önce kendinizde daha sonra başkasında aramak en doğrusudur. Ülkeyi yöneten kim olursa olsun, bu sizin için dünyanın sonu demek değildir.
Bu ülke için çalışıp didinen sizlersiniz, sadece siz bu ülkenin yaşamını kolaylaştırabilirsiniz, lider değil!