NECDET BULUZ
Amerika ile ilgili yazdığımız yazılarda dost ve müttefikimizin özellikle Suriye ve bölgemizde oyun üzerine oyun oynadığına değinmiştik. Aynı zamanda Amerika’nın terör örgütü PYD/ PKK konusunda da Türkiye’ye verdiği hiçbir sözü tutmadığını vurgulayıp “Biz, Amerika’ya güvenmiyoruz” şeklinde görüşlerimizi yansıtmıştık.
Şimdi gelinen noktaya bakalım:
Suriye’nin kuzeyinde terör örgütü YPG/PKK işgalindeki alanda “Suriye’nin Geleceği Partisi” (SGP) adlı bir sözde parti kuruldu. 27 Mart’ta kurulan sözde partiye Washington’dan aynı gün destek açıklaması gelmesi Amerika’nın yeni bir oyunudur ve adeta şapkadan tavşan çıkarma işidir.
Bunun anlamı şudur:
Terör örgütü PYD, kurulan bu SGP ile maskeleniyor, korumaya alınıyor.
Her işleri hile, her işleri Türkiye’yi tuzağa düşürmek olan bu Amerika’ya nasıl inanacağız, nasıl güveneceğiz?
Terör örgütü YPG/PKK işgalindeki alanlarda ABD’nin girişimiyle, Arap kesimlerin de içinde gösterildiği “Suriye’nin Geleceği partisi” adlı bir oluşumun meydana getirilmiş olması bir hilenin ve kurnazlığın eseri değil midir?
Haseke’deki yerel kaynaklardan edinilen bilgiye göre, ABD, YPG/PKK işgalindeki Haseke’de 27 Mart’ta düzenlenen bir kongreyle “Suriye’nin Geleceği Partisi” isimli yeni bir sözde siyasi parti kurulmasına ön ayak oldu.
ABD Dışişleri, istihbarat ve ordu yetkililerinin son haftalardaki ziyaretlerinde YPG/PKK’yla görüşmeleri, yeni oluşum üzerinde yoğunlaşmıştı.
Kurulan partinin başkanlığına iç savaştan önce iktidardaki Baas Partisi’nin Münbiç teşkilatı üyelerinden İbrahim Katfan getirildi. Katfan, Münbiç’in YPG/PKK işgaline girmesinden sonra örgütün kurduğu sözde yerel meclisin başkanlığını üstlenmişti.
Oluşumun genel sekreterliğine, 2016’da YPG/PYD saflarına katıldığı öğrenilen Hefrin Halaf seçildi. Halaf, örgütün sözde Cezire kantonun ekonomi komisyonu başkanıydı.
Bütün bu olanlar karşısında “Oldu da bitti maşallah” mı dememiz gerekecek?
Zaten sürece baktığımızda Amerika’nın bölgede zaman kazanmaya yönelik bir çalışma içinde olduğunu ve bölgede sürekli hareket halinde olduklarını da görmüş oluyoruz.
Max Martin başkanlığındaki ABD Dışişleri Bakanlığı heyeti ve General Paul Funk başkanlığındaki bir grubun son iki ayda bölgeye yaptığı ziyaretler basına yanmıştı.
ABD Dışişleri Bakanlığı sözcülerinden Heather Nauert, 27 Mart’ta yeni oluşumla ilgili soruyu, “BMGK 2254 kararıyla uyumlu herhangi bir partiyi Suriye’deki korkunç durumu sona erdirecek siyasi bir çözüm olması açısından destekleriz” şeklinde yanıtlamıştı.
Aslına bakılacak olursa terör örgütü PYD, bu kurnazlıkla SGP maskesi altında kamufle edilmiş olacak.
Nauert’in “Gelecek Partisi PYD’nin parçası mı?” sorusuna verdiği yanıta bakalım:
“Benim anladığım, bu çok etnikli ve bölgede yaşayan insanları temsil ediyor.”
Suriye’nin Geleceği’nin 81 sandalyeden oluşan yürütme kurulunda ise örgütün halen ya da bir dönem işgal ettiği Deyrizor, Rakka, Aynularab (Kobani), Tel Ebyad, Menbiç, Afrin ve Şehba’nın yanı sıra varlık göstermediği İdlib ve Halep’ten üyeler gösteriliyor. Örgütün çıkmak zorunda kaldığı Afrin’den de kongreye temsilci göndermiş olması da dikkati çekiyor.
Bundan sonra neler olur?
Türkiye’nin terörle mücadeledeki kararlılığı ve sınır güvenliği konusundaki askeri operasyonlara devam edeceğini söylemesi ile Amerika ile olan sıkıntılara yenileri eklenir. Ancak, Türkiye, beka sorunu olarak gördüğü tehlikeleri yok etme hakkını da sonuna kadar kullanmak zorundadır.
necdetbuluz@gmail.com
www.facebook.com/necdetbuluz
Bir yanıt yazın