“Nefreti seviyorum nefret bana güç veriyor”
Yukarıdaki başlık, Suriye’de savaşan dinci bir gurubun üyesi tarafından ifade edilmiştir. Batıya ve Batı değerlerine karşı nefretin, yaşamdaki karşılığını anlamak bakımından çok önemlidir.
Nefret konusunda uzman değilim ama nefretin, ideoloji üretebilecek bir güce sahip olduğunu da kabul etmeliyiz. Duygular belli bir aşamada kemikleşince, mantığın bu esas üzerinden yol aldığını bilmeliyiz.
Dinci bir eylemcinin, Batı değerlerine nefretinin, Suriye vekalet savaşlarında ne kadar çok iş yaptığını gördük.
Nefret; eldeki bilimsel değerlerin ve doğruların işlemesine engel oluyorsa, belli bir siyaseti, o siyasetten nefret eden bir kişiye anlatmanız artık imkânsız hale gelebilir.
Türkiye’deki ayrışma giderek yükselirken, ayrışmanın taraflarının birbirlerinden nefretleri mantık ve bilimsel doğruların dışına çıkmıştır.
Bölge ülkelerinin yaşam ve çıkarlarına saldıran Amerika’nın bölgedeki varlığını, birbirimizden nefret ederek ve bu nefretin verdiği enerji çerçevesinde anlamaya çalışırsak, hiçbir şey anlamayız.
Eğer nefret edilecek ve bu nefretten bir enerji elde edilecekse, bölgedeki varlığını sürdürmeye çalışan Amerikan siyasetlerinden nefret etmeliyiz.
Mevcut iktidara ve o iktidarın başındakine nefret, tıpkı Suriye’deki dincilerin, Batı değerlerinden nefreti mertebesine ulaşmıştır.
Erdoğan’a nefret, beli bir kesimin temel enerjisi durumuna yükselmiştir. Bu enerji (nefret); muhalefetin yeni söylem ve yeni siyaset üretmesinin önünde bir engel halini almıştır.
Keza bunun tersi de doğrudur. İktidarın başındakilerin, kendisine muhalif olanları hain ilan etmesi, aynı tür nefretin başka türlü bir tezahürüdür.
Birbirinin varlığından nefret eden ve tüm gücünü bu nefretten alan tarafların varlığı, ülke çıkarları için büyük sorun halini almıştır.
Enerjisini nefretten kazanan siyasetin, hiçbir siyasi kuruluşa faydası olmayacaktır.
Evet, nefret bir kişiye veya bir guruba karşı enerji biriktirebilir. Ancak, sonunda bu enerjinin kendisine de zarar vereceği kesindir.
Nefretle yola çıkılarak, aranılan bir çözüme ulaşılamayacağı baştan bellidir.
Erdoğan Suriye devleti ile bölgedeki terörü sonlandırmak için ilişki kurmuyor. Çünkü muhalefetin yani Erdoğan’ın nefret ettiği kesim “Esad ile görüşme siyasetini” önerdiğinden, öneriyi yapanlardan nefret ettiği için önerinin kendinden de nefret ediyor.
Keza iktidar, Amerika’dan nefret ediyor. Bu kez de muhalefet böyle bir Türkiye siyasetine inanmıyor ve nefret ediyor.
İnanıyorum ki, nefretten yola çıkarak siyaset üretenler benim bu yazımdan ötürü, benden de nefret edeceklerdir.
Nefretin bu kadar piyasa yaptığı süreçte daha çok nefret analizi yapılacaktır.
24.3.2018
Bir yanıt yazın