Kişilerden bahsederek yazı yazmak âdetim değil. Medyada olduğum 22 senede hep eleştiriyi tercih ettim. Fakat her zaman haklının yanında olmayı tercih ettim. Bu haklı olanlar ekmeğini taş dan çıkaran, memur öz başınalığına maruz kalanlar idi. Buna göre zaman zaman tenkitlere maruz kaldım ve işimden oldum. Aylarca parasız, pulsuz, elektriksiz, susuz kaldığımı bilirim. Ne olursa olsun, yine de beni doğru bildiklerimden döndüremediler. Hiç pişman değilim ve iyiki de böyleyim! Geçenlerde Facebook hesaplarımda Türkiye’de ve Azerbaycan’da aynı zamanda dünyada yeterince tanınan iş adamı Palmali Şirketler Grubu sahibi Mübariz Mansimov hakkında yazı yazacağımı belirtmiştim. Buna sebep Azerbaycan medyasında malum şahıs hakkında, hoş olmayan yazıları okumamdı. Oysa bu yazılardan birkaç gün önce Mübariz Mansimov Azerbaycan’ın merhum sanatçısı Hanım Qafarovanın zor şartlar altında yaşayan hasta annesine ve kızına Bakü’nün merkezinde dayalı döşeli bir ev vermiştir. Milletvekili Ganire Paşayeva’ nın bu aileye yardım çağrısına hayırsever işadamı hemen cevap vermiştir. O güne kadar Mübariz Mansimov hakkında ister medyada isterse de sosyal şebekelerde çok yazılar okumuştum. Hakkında şişirilmiş efsanelerle yanaşı Mahsun Kırmızıgül’e çektirdiği dizileri, yaptırdığı gemilere kadar her türlü yazı okumuştum. Ama hiçbirinde aklımın ucundan bile bu adam hakkında nese yazmak yada onu savunmak geçmemişti. Zaten benim savunmama onun ihtiyacı olmadığını da iyi bilirim. Bu yazacağım yazıyı bile okumayacağına eminim. O zaman sorabilirsiniz “neden yazıyorsun?” Internetin hakim olduğu sosyal sebeklerin meydanlarda at oynattığı bir dönemde yaşayan bir yazar olarak yazdığım bütün yazılarımı bu gün için değil, hep gelecek için yazdım. 100 yıl önce Hacı ZeynelAbidin Tağıyevin, Musa Nağıyev ve yüzlerle hayırsever insanların yaptığını, dedelerimiz görmese de biz torunları bu gün nasıl görürse, bu gün halk için çalışanların da yaptığını bu günün insanları görmese bile torunları bu yazılar sayesinde öğrenmiş olacak. Dolayısıyla bizim yazdıklarımız iyilik mirasçılarının sayısını her dönemde artıracak. Gelelim yazıma… Demiştim ya sayfamda Mübariz Mansimov hakkında yazmak istediğimin haberini geçmiştim. Bu haberin üzerine 176 mesaj aldım. Yarısı Mübariz Mansimov hakkında çok güzel olaylar anlatıyordu. Anlatılanlar içerisinde inandığım da vardı inanmadığım da… Ama hoş olmayan şeyler de anlattılar! Bunlarında içerisinde inandığım da vardı inanmadığım da… Karar verdim bu kişi hakkında küçük bir araştırma yapacağım. Araştırdım da… Okyanusta olan yüzlerce gemisi var. Hepsinin üzerinde Türk ve Azerbaycan bayrağı dalgalanıyor. Bütün gemilerinin isimleri ya şehitlerimizin, ya tarihi şahsiyetlerimizin yada tarihi yerlerimizin adı vardır. Sayfasını inceledim ve verdiği röportajların hemen hemen hepsini okudum. Her yerde karşıma milli ruhlu, vatanına, milletine, devletine, temsilcisi olduğu ülkesine sadık bir iş adamı olarak çıktı. Sadece Karabağ ile ilgili verdiği röportajlar, yaptığı işler bu adam hakkında çoklarının konuşma hakkı olmadığını ortaya koyuyor. Oysa isterse Ermeni işadamlarıyla çok büyük işler görebilir, bugünkü servetini ikiye katlayabilirdi. Çoğun zararı yoktur, hayrı vardır. Mübariz Mansimov bu hayırdan vazgeçmiştir. Oysa iş dünyasında hayırdan vazgeçmek delilik alametidir. Vatansever iş adamı bu deliliği böyle yapar. Son yıllar Rusya’da ve Avrupa’da yaşayan Azerbaycanlı işadamlarının Ermeni ortaklarıyla bağlı olduklarını çok işitmiş ve okumuştum. Onların para kazanmak hatırına Karabağ’ın K-sini bile kullanmadıklarını çok iyi biliriz! Böyle bir iş dünyasının içinden milletine, devletine, değerlerine sahip çıkana saldırmak sadece ve sadece Ermeni değirmenine su dökmektir. Gazeteler birinden sipariş alıp yazı yazabilir. Benim anlamadığım bu siparişli yazıların altına binlerce yorum atan Azerbaycanlıyım diyenleredir. Yapmayın kardeşlerim! Rızkı veren de kaderi yazan da Allah’tır. Bugün evlerinizde bir lokma ekmek bulamamanızın sebebi herhangi bir iş adamı değil. Hele hele Mübariz Mansimov hiç değil! Unutmayın Mensumov’un şirketinde binlerce Azerbaycan vatandaşı çalışıyor. Hele o çalışanların evlerindeki sorumlu olduğu kişileri de dikkate alın ve on binlerle insanın karnını doyurduğunu hatırlayın. Başkaları gibi Ermeni’ye para kazandırıp karnını doyurmuyor. En azından bizim soydaşlarımız olan hemşerilerimiz için imkânlar oluşturuyor. Her fırsatta düşmanın bizden önde olduğunu söyleyenler, vatanına, milletine sahip çıktığını hatırlatanlar unutmasın, Atalarımız derdi ki; “konusunu 2 inekli iste senin de bir ineğin olsun!” Birine sövmek, beddua etmekle ne dolabınıza yemek girer nede cebinize para. Geç olmadan kendinize gelin ve iyi ya da kötü bizim olana değer verin. İsteseniz de istemeseniz de düşman bizim olanı bizden daha iyi bilir. Unutmayın ki; kıskançlık hiçbir zaman çıkış yolu değil!
İsteseniz de istemeseniz de düşman bizim olanı bizden daha iyi bilir. Unutmayın ki; kıskançlık hiçbir zaman çıkış yolu değil! Her fürsetde müslüman bir ölkede yaşadığını öne sürüb, birilerinin yalanının arkasında giderek halkına hizmet edenlere iftira atmak en büyük günahtır. İnandığınız Kitabdakı bir ayetde der ki İnsanlar bir tek ümmet idi. Sonra Allah, peygamberleri müjdeleyiciler ve uyarıcılar olarak gönderdi. Onlarla beraber, anlaşmazlığa düştükleri konularda, insanlar arasında hükmetsinler diye gerçeği taşıyan Kitap’ı hak olarak indirdi. O Kitap’ta anlaşmazlığa düşenler, o Kitap’ın bizzat muhataplarından başkası değildi. Bunlar, kendilerine açık kanıtlar geldikten sonra sırf aralarındaki kıskançlık ve azgınlık yüzünden, çekişmeye girdiler. Sonra Allah kendi izniyle inananları, üzerinde tartışmaya girdikleri gerçeğe tekrar ulaştırdı. Allah, dilediği kişiyi/dileyeni doğru yola iletir.” (Bakara Suresi 213. Ayet) Eğer hak ve adaletten söz edecekseniz, yaşayışınıza, çıkarlarınıza göre değil inancınıza göre hareket edin. Yapmacık ikiyüzlü olmaktan sakının, sakının ki kurtuluşa eresiniz, doğru yolu bulasınız!
Yazıları posta kutunda oku