Tayyip Erdoğan, Cuma günü TSK’nın Afrin kasabasının 6 km. uzağında olduğunu ve kentin kuşatma altına alındığını söyledi.
Aynı gün Suriye İnsan Hakları Gözlemevi, TSK’nın henüz Kürt güçlerinden ele geçirdiği Cinderes kasabasında ve Afrin’den 20 km.,
Bir kaç öncü birliğinin ise henüz kuşatma altında olmayan Afrin’den 4-6 km. uzaklıkta olduğunu bildirdi…
*
Cumartesi günü Erdoğan, Mersin AKP İl Kongresi’ndeydi.
“Türkiye, NATO’nun üyesi değil mi? Neredesin? Suriye’de NATO üyesi olan ülkeler aslında kudretleri yetse kalkacaklar açık ve net karşımıza dikilecekler.
Fakat Türkiye’nin dik durduğunu görünce buna cüret edemiyorlar. Afganistan’da, Somali’de, Balkanlar’da çağırdın geldik. E şimdi de ben çağırıyorum. Suriye’ye gel. Niye gelmiyorsun? 911 km sınırları olan Türkiye tehdit altında. Niye gelmiyorsun? İsim mi açıklayacağım? Adil davranın, adil. Sadece kuru kelamlar bizi doyurmuyor. Bunlara da inanmıyoruz artık ” diyor.
*
Suriye’deki iç savaş son birkaç ayda dramatik şekilde bölge haritasını değiştirmiş,
İŞİD’in çökmesiyle Ortadoğu’da Suriye ve Irak alanında temel çıkarlar üzerinde biri İsrail diğeri İran olmak üzere iki alan ortaya çıkmıştır.
*
Şimdilerde İŞİD militanlarının geri dönüşü sürüyor.
Bu sırada ABD öncülüğündeki koalisyon ve onun kontrolündeki silahlı muhalif grupların bulunduğu bölgeler, IŞİD’den kurtarıldıklarına dair açıklamaların ardından ‘kara deliklere’ dönüşmüştür.
Suriye hükümeti ve uluslararası gözlemciler için şeffaf olmayan bu kara deliklerden Suriye rejimine siyasi manipülasyonlar yapılıyor…
*
Ama ABD, İŞİD militanlarını doğrudan kullanmış olan devletlere, ülkelerini terk ederek Suriye ve Irak’a giden ve cihatçı gruplara katılan vatandaşları ile anlaşmaları çağrısı yapıyor.
Avrupalılar, Suriye ve Irak’a giden giden bu kişilerin geri iade edilmesini kabul etmiyor.
Bu yüzden Washington, Afganistan’ı; hem Suriye ve Irak’taki yükümlülüklerinden kurtulmak için işlediği suçların sorumluluklarını yükleyebileceği hem de iŞİD militanlarına sağlam ve işe yarar bir yurt olarak öngörüyor…
*
Öte yandan ABD 15 Mart’ta Berlin’de AB hükümeti temsilcileriyle yapılacak toplantıda, 2015’te İran ile yapılan nükleer anlaşmada hangi değişikliklerin yapılması konusuna hazırlanıyor.
Bir taraftan da Başkan Trump, İsrail ve Filistin barış planının hazırlıklarını sürdürüyor.
ABD için en önemli konulardan biri de Fırat Nehri’nin doğusunda Irak sınırına kadar olan noktada ve kuzeydeki Kürt bölgelerindeki varlığıdır.
Bu bölgede Kürtleri destekliyor ve federal bir Suriye’de Kürdistan’ı daha şimdiden potansiyel müttefiki olarak görüyor…
*
Suriye’nin hamisi Rusya ise savaşı sona erdirerek Suriye’nin avantajını güvence altına almaya,
Moskova’nın uzunca bir süre Suriye’nin kuzeybatısındaki deniz ve hava üslerini sürdürebilmesini sağlayacak bir anlaşmaya hazırdır.
Bu nedenle Rusya, laik Esad rejiminin devam etmesini ve Suriye’nin Ruslara olan sadakatini muhafaza etmesini istiyor.
*
Ve şu noktada Rusya, bir İran Suriye’sine tercih ediliyor…
Nitekim Rusya, Suriye’de ki durumun bir başka evreye geçtiğini: Şam’ın meşru izni olmadan uluslararası güçlerin Suriye’de bulunmamasını : Yabancı askerlerin varlığını yalnızca Suriye hükümeti onları davet ettiyse kabul edilebilir bir durum olduğunu : Suriye krizinin çözümüne yönelik hiçbir siyasi inisiyatifin ülkenin egemenliğini, birliğini ve bütünlüğünü hiçbir halükârda bozmaması gerektiğini savunuyor.
Ayrıca Suriye Hükümetinin de BM çerçevesini kabul edeceğini ancak BM’nin ya da başka bir ülkenin siyasi diyaloğa müdahale etme ya da taraflara çözümler getirme girişimlerini kabul etmeyeceğini bildiriyor…
*
Ancak Afrin’de garip bir durum sürüyor.
Bir süreden beri ABD ve NATO çıkarlarına karşı duran Türkiye’nin Afrin kuşatması, Suriye iç savaşının uzun ve trajik gidişatında küçük bir bölümdür.
Ama bölgede ABD ve Rusya’nın etkisinin öteye düştüğü noktayı da öne çıkarıyor gibi bir görünüm arz ediyor…
*
ABD ve Alman silahlı kuvvetleri tarafından eğitilen Kürtler;
ABD, Türkiye ve Suudi Arabistan’ın desteklediği Sünni milislerin yenilgisinden sonra IŞİD’e karşı bir NATO yardımcısı olarak savaştılar.
Rusya destekli Esad rejiminden bağımsız olarak tek etkili gücü temsil ettiler.
Ama Suriye’deki Kürt direnişi, güneydoğu sınırında Irak ve Suriye’yi kapsayan Kürt özyönetimi Türkiye’den şiddetli tepki çekti…
*
ABD, Kuzey Suriye’de çoğunlukla Kürt olmak üzere 30 bin kişilik bir “Sınır Güvenliği Gücü” kurulduğunu ilan ettikten sonra,
Türkiye’nin ulusal güvenlik gerekçeleri karşısında Afrinli Kürtleri terketti.
Şimdi TSK, Afrin kasabasında Kürt güçlerini bombardıman altında tutuyor.
*
Bu durumda Kürt güçleri Rusya’dan yardım istedi.
Kürt YPG milis kuvvetleri sözcüsü 20 Şubat’ta yaptığı açıklamada; Rusya destekli Esad hükümetinin Kürtlere yardım etmek üzere Afrin’e takviye gönderildiğini açıkladı.
Ne ki, Esad güçlerinin Afrin’e giren konvoyu Türk topçu ateşine maruz kaldı.
Erdoğan, Suriye hükümet güçlerinin geri dönmesini istedi….
*
Belirsiz her tarafa yayıldı…
Halbuki Rusya; Suriye- Kürt askeri ittifakı durumunda ülkede askeri kontrolünü önemli ölçüde arttırabilecekti,
Çünkü Türkiye, Suriye askerleri ile bir çatışmaya girmesi halinde bu onun doğrudan doğruya Rusya ile çatışması anlamına gelecek ve Türkiye, Afrin işgalini durdurmak zorunda kalacaktı…
*
ABD, Afrin’de Türklere karşı Kürtleri terketmiş ,Rusya destekli Suriye birlikleri Türk ordusu tarafından bombalanmıştı…
*
Bu noktada dikkat edilmesi gereken husus;
ABD ve Rusya’nın birlikte, geniş bir uluslararası çatışma ortamı haline dönüşen Suriye İç Savaşının siyasi çözümünün asla kolay olmadığı bir noktada Afrin’de;
Türkiye ve Suriye arasında olası bir savaşla,
Çıkarları çoğunlukla birbirleriyle farklı ülkelerin Suriye’yi geniş bir uluslararası çatışma ortamı haline getirmesinin önüne geçmek,
*
Bu durum ABD ve Rusya’nın birleşik bir stratejide kendilerinin göreceli önemini ya da başka bir amaç için feda edilip edilemeyeceklerini ölçüyor olmaları anlamına geliyor….
*
Necip Fazıl, “Marifetli hokkabaz, / Başını kaldır da bak. /Gökte bir oynayan var yıldızlarla kaydırak” diyor…
12. 3. 2018
Yazıları posta kutunda oku