2011’den beri süren Suriye iç savaşında;
Aralık 2015’te BM Güvenlik Konseyi’nin 2254 sayılı ” Suriye’de ateşkesin sağlanması ve ülkede siyasi çözüme ulaşılması” çağrısı ardından,
Kasım’da ABD Başkanı D.Trump ve Rusya Devlet Başkanı V.Putin’in ihtilafın çözümünde anlaştılar.
Tüm tarafları görüşlerini BM koordinasyonu altında yapılacak Barış görüşmelerinde ortaya koymaları için teşvik ettiler.
*
Ancak bölgedeki tüm aktörlerin hesapları başka başkadır…
O yüzden Rusya, Suriye’de krizin çözülmesi için hırsların değil ortak amaçların esas alınması düşüncesindedir.
Batı ile ortak düşmanları olan terörizme karşı çabaların birleştirilmesi gerektiğinden,
Bunu daha önce ideoloji farklılıklarına rağmen II. Dünya Savaşı sırasında faşizme karşı yaptıkları ve başarılı oldukları gerçek bir örnekten hareket ediyor…
*
Bu örneğe göre Suriye için Barış Kongresi ile birlikte 1947 BM Guvenlik Konseyi’nin 10 numarali kararıyla askeri mahkemeler kurma hakkı kullanılacaktır.
Öngörülen; Ekim 1945’te II. Dünya Savaşı akabinde ABD, Birleşik Krallık, Fransa ve Sovyetler Birliği’nin,
Alman Nazi partisine karşı “insanlık suçu, savaş suçları, dünya barışına karşı işlenen suçlar ve savaşa sebep olmak” suçlarından açtığı davaya bakmak için kurulan Nürnberg Uluslararası Askeri Ceza Mahkemesi’nin bir benzeridir…
*
İşte şimdi, iki ülke liderinin anlaşmasıyla birlikte Suriye’de işlenen suçların savaş ve terörle mücadele hukukunun gelişmesi doğrultusunda kategorize edilebilmesi için,
Kimin terörist kimin muhalif olduğunun ayırt edilmesi mesaisine başlanılmış bulunuluyor.
*
İlkin Irak ve Şam İslam Devletinin yıkılmasıyla İŞİD militanlarının geri dönüşümü dönemi başlamıştır.
Bu noktada ABD politikacıları, Pentagon ve gizli servisleri, Irak ve Suriye’de İslam Devletinin yaratılmasında kendi kabahatlerinin olduğunu inkâr etmek istiyor.
Tarihsel gerçeklikleri aşırı bir şekilde tahrif etmeyi çare olarak görüyor, hatalarını tamamen yok sayan fantastik hikayeler uyduruyorlar.
*
Ancak İŞİD’in, ABD’nin Irak’a karşı yürüttüğü savaşta vekil güç olarak kullanılmak üzere,
2006’da bazı Amerikalıların marifetiyle biraraya getirilen ve içlerinde Ebu Bekir El Bağdadi’nin de bulunduğu El-Kaide’nin Irak’taki 12 savaşçısı tarafından,
İŞİD Halifeliği hedefiyle Irak’taki Kamp Buka hapishanesinde kurulduğu biliniyor.
*
Ardından Avrupalı istihbarat teşkilatları raporlarına göre 120 ülkeden yaklaşık 40 bin kişi İŞİD’e katılmak üzere Suriye ve Irak’a geçmiştir.
Bunların yaklaşık 5 bini Avrupa ülkeleri vatandaşıdır ve bunların bin 500’ü ülkelerine dönmüştür.
Çatışmalarda binlerce yabancı uyruklu İŞİD mensubunun öldürüldüğü söyleniyor.
Bir çoğunun Türkiye’de saklandığını ve bazılarının da Yemen, Libya ve Filipinler’e geçtiği iddia ediliyor…
*
Bu sırada yaklaşık 10 ay süren Rakka operasyonu sırasında binlerce İŞİD mensubunun Demokratik Suriye Güçleri (DSG) tarafından esir alındığı da biliniyor.
Sadece Rakka kentinde ele geçirilen yabancı örgüt mensubun sayısı 300’ü buluyor ve bu kişilerin geleceği hakkında şimdilik bir belirsizlik sürüyor…
ABD askeri yetkilileri Rakka’ya yakın bir kampta tutulan İŞİD’ lilerin yeniden Irak’taki Kamp Buka hapishanesinde yaşananların tekerrür etmesi olasılığından endişeleniyor.
*
Bu yüzden onları doğrudan kullanmış olan devletlere ya da çok uluslu şirketlere, ülkelerini terk ederek Suriye ve Irak’a giden ve cihatçı gruplara katılan vatandaşları ile anlaşmaları çağrısı yapılıyor.
Salı günü Savunma Bakanı J.Mattis yaptığı açıklamada, “Önemli olan menşe ülkelerinin onlardan sorumlu tutulmasıdır” diyor.
*
Çünkü ABD; IŞİD militanlarını cinayetlerinin devamıyla baş başa bırakmamak için cihatçılar sorunun çözümünde;
II. Dünya Savaşının sonunda, Alman Ordusu’nun sorunsuz bir şekilde devre dışı bırakılmasına karşın,
Nürnberg Mahkemesi tarafından bir suç örgütü olarak kabul edilen Nazi hareketi birlikleri SS’lerin kaderini esas alıyor…
*
SS birlikleri öldürülemeyecek ya da yargılanamayacak yaklaşık 900 bin kişiden oluşuyordu.
Bir çoğunun evlerine dönmesine göz yumuldu,
SS subayları ise SSCB’ye karşı mücadelede kullanılmak üzere yeniden topluca silah altına alındı…
*
Buna karşın ABD, yıllarca yüz binlerce yurttaşına uygulanan çalışma yasağı ve milyonlarca insanın ispiyonlanmasıyla bir kripto-diktatörlük haline dönüştü.
Suudi Arabistan, İran, Güney Kore, Filipinler, Tayvan, Bolivya ve Guatemala gibi bir çok farklı ülke,
CİA tarafından geriye dönüştürülen SS’lerden destek alan acımasız diktatörlükler tarafından yönetildi…
*
Şimdi ABD, aynı hatayı tekrarlamamak için ilgili bütün ülkelerden cihatçılar sorunun çözümüne kafa yormalarını istiyor.
Ancak bir çok Avrupa devleti, ülkesini terk ederek Suriye ve Irak’a giden giden bu kişilerin geri iade edilmesini kabul etmiyor.
Mesela Fransa, Iraklı yetkililere IŞİD’e katılan Fransız vatandaşların iadesini kabul etmediklerini aktarmıştır.
Ya da İngiltere, Beatles olarak bilinen ünlü bir İngiliz hücresinin İŞİD’çi militanlarını asla geri almayacağını bildiriyor…
*
Bir taraftan da Washington, herşeyden önce Suriye ve Irak’taki yükümlülüklerinden kurtulmak için işlediği suçların sorumluluklarını yükleyebileceği bir günah keçisini arıyor.
*
Bu noktada programında ümmetin vahdeti ilk hedef olan Müslüman Kardeşler Örgütü, Türkiye’deki islamcı hareketlerle ya da İslamcı siyasi partilerle bağlantılıdır.
AKP Genel Başkan Erdoğan ise Müslüman Kardeşler örgütünün hamisi olduğunu saklamıyor.
Üstelik uzunca bir süredir Suriye ve Irak’ta radikal örgütleri silahlandırıp yönlendirmek ve savaşa salmak: Diğer bir devletin iç işlerine müdahale etmek: Başka bir devlet sınırları içinde iç savaş çıkarmak: İnsan hakları saygılı olmamak: Barışı tehdit edici davranışlardan uzak durmamak: Hukuku ihlal edenlerle yardımlaşmak: Suriye’de yaşanmakta olan insani durumu ahlâksız bir ticarete dönüştürme fiillerinden yargılanması talebiyle karşı karşıyadır…
Şu dakikada Suriye’de yürütülen Zeytin Dalı operasyonunda da Suriye devletine karşı savaşan El Kaideci prensiplere dayanan Özgür Suriye Ordusu’nu vekil güç olarak kullanmakla itham ediliyor.
*
Bu çerçevede Salı günü Brüksel’de NATO Savunma Bakanları toplantısında ABD Savunma Bakanı J.Mattis, Türk mevkidaşı N.Canikli ile görüşüyor.
Afrin’de Zeytin Dalı Harekatı yürüten Türkiye’nin IŞİD’le mücadeleye odaklanmasını istiyor.
*
Aynı gün AKP Genel Başkanı Erdoğan partisinin grup toplantısında, “Kaç tane İŞİD’çiyi yok ettiniz. İŞİD’çileri nereye sevk ettiniz. Ortada hiçbir gerçek, kabullenebilecek hiçbir vaka yok. Biz bölgede kimin kiminle birlikte olduğunu, ne yaptığını, kime hangi imkanların sağlandığını tespit ediyor, kaydediyoruz. Artık hiç kimsenin İŞİD bahanesini kullanma hakkı yoktur. Suriye ve Irak’taki İŞİD tiyatrosunun artık sonu gelmiştir” diyor…
*
ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson Türkiye’dedir.
Ve perde kapanmak üzeredir…
16. 2 2018