NECDET BULUZ
Amerika ile sorunlar hep aynı ve dost ve müttefikimizden hep aynı vaatler ve sözler. Bir türlü ortak çıkar noktalarında bir araya gelemiyoruz, buluşamıyoruz.
Başbakan Yıldırım, konu ile ilgili “Bir kirli pazarlık içinde olmayız. NATO’da müttefikimiz, uzun yıllar stratejik ortak diye düşündüğümüz ABD’nin artık aklını başına toplayıp doğru dürüst bir karar vermesi lazım” diyerek atılması gereken adımların ivedilikle atılması gerektiğinin altını çiziyor.
Bu kaçıncı çağrı,bu kaçıncı uyarı sayısını biz de unuttuk.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın ile Amerikan Ulusal Güvenlik Danışmanı Herbert Raymond McMaster arasında gerçekleşen görüşmeye ilişkin Beyaz Saray’dan yapılan açıklamada, terörle mücadeleyi genişletecek yöntem arayışlarının ele alındığı belirtildi. Türkiye ile Amerika Birleşik Devletleri arasında uzun süredir devam eden stratejik ortaklığa vurgu yapıldı. İki ülkenin önceliklerinin ve kaygılarının tartışıldığı dile getirildi.
Müttefik olarak Türk-Amerikan ilişkileri, ortak stratejik güçlükler ve bölgesel gelişmeler konusunda görüş alışverişinde bulunuldu. Beyaz Saray’ın açıklamasında, Kalın ve McMaster’ın, iki ülke ilişkilerini etkileyen konuları ayrıntısıyla ele aldığı belirtildi. “Her türlü terörizme karşı ortak mücadeleyi genişletmenin yolları arandı” denildi.
Her zamanki sözler ve temenniler. Atılan somut adımlar yok.
ABD Savunma Bakanı Jim Mattis’in şu görüşlerini de okuduğumuzda Amerika’nın halen nasıl bir oyalama taktiği içinde olduğunu daha açık ve net şekilde görebilmekteyiz:
“Şu anda Afrin’de devam etmekte olan dikkati dağıtan bir durum var. Bu durum SDG içerisinde yüzdesi net olmamakla birlikte yüzde 50 veya daha azı ya da çoğunun dikkatini dağıtıyor, Kürt arkadaşlarının Afrin’de saldırı altında olduğunu görüyorlar ve bu da onların dikkatinin oraya kaymasına sebep oluyor. Bazı durumlarda ise bazı birlikler oraya (Afrin’e) kaydı. Türkiye’nin Suriye sınırlarına dair meşru güvenlik kaygıları var ve biz bunu zerre kadar inkar etmiyoruz. “
Bizim terörle mücadeledeki ve sınır güvenliğimiz için ortaya koyduğumuz mücadeleden geri adım atmayacağımız artık açıkca görülüyor. Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ’dan yapılan bu açıklamada da bu kararlılığı görüyor ve sonuna kadar destekliyoruz:
“Sınırımızın boyunda oluşacak bu terör yapılanmasını engellemek, bu milletin de, bu devletinde var oluşsal sebeplerinden bir tanesidir. Amerika’nın sınır boyunda, 911 kilometresinde 40 yıldır Amerika’yı bölmek isteyen bir terör örgütü devletleşmek için adım atmış olsa ve Amerika’nın da 40 binden fazla vatandaşını böldürmüş olsa, Türkiye’de bu terör örgütlerine yardım ediyor olsa, ABD bundan memnun olur mu? ABD halkı bundan memnun olur mu? Olmaz. 11 Eylül oldu, ikiz kuleler vuruldu. ABD, El- Kadie terör örgütü bunu yaptı, dedi. Hiç kimse sorgulamadan ne dedik, ‘Biz El -Kaide terör örgütüne karşı ABD’nin yanındayız’ dedik. Onlarla beraber mücadele ettik. 15 Temmuz darbe teşebbüsünü hep beraber yaşadık, bu darbe teşebbüsünü gerçekleştiren Fetullahçı Terör Örgütü’nün kurucusu, yöneticisi, elebaşı hala Amerika’da, Amerika Devleti’nin himayesinde yaşamını sürdürüyor, Türkiye aleyhine terör eylemlerine hiçbir sınırlamaya tabi olmadan devam ediyor. 250 vatandaşımız şehit oldu, 2 bin 194 vatandaşımız yaralandı. Peki soruyorum, ABD’nin meclisini, ABD’nin beyaz sarayını bombalamış olan bir terör örgütü, bu kadar vatandaşını şehit etmiş olan bir terör örgütü olsa, bu örgütün yöneticisi de Türkiye’de yaşasa ABD yönetimi ve halkı buna ne der? ABD’nin bizi oyaladığı gibi, ipe un serdiği gibi Türkiye’de ABD’yi bu teröristler konusunda oyalasa ABD halkı ve ABD devleti bundan memnun kalır mı? Kalmaz. Usame Bin Ladin, ABD için ne anlam ifade ediyorsa, Fetullahçı Terör Örgütünün elebaşı, terörist Gülen de Türkiye için aynı anlamı ifade etmektedir. Ama maalesef ABD yönetimi Türk Milleti’ni ve Türkiye Devleti’ni ve devletimizin hassasiyetlerini anlamamakta direniyor.” Terör örgütlerinin hepsinin aynı olduğunu ifade eden Bozdağ, ” PYD, YPG terör örgütüdür diyoruz, onlar terör örgütü kabul etmiyorlar. FETÖ terör örgütü diyoruz, onlar başka telden çalıyorlar. PYD, YPG eşittir PKK’dır. DEAŞ ne ise PKK odur. PKK, DEAŞ ne ise YPG, PYD FETÖ terör örgütleri aynıdır. Bu terör örgütlerinin hepsi aynı fabrikanın ürünüdür. Sadece ambalajları farklıdır?
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın da son görüşmelerle ilgili olarak tutum ve davranışlarımızı şu sözlerle dışa vuruyor:
“ABD’nin atabileceği ve atması gereken bir somut adım var. O da son iki yılda PYD/YPG’ye verdiği tüm silahları toplamaktır. Zira bu askeri desteğin verilmesi, DEAŞ ile mücadele çerçevesinde makul gösteriliyordu. Bize defalarca ‘DEAŞ tehdidi ortadan kalktıktan sonra PYD/YPG’ye askeri destek verilmeyecek’ dediler. Şimdi DEAŞ ortadan kaldırıldı. Ancak maalesef askeri yardım, silahlar ve mühimmat bu gruplara gitmeye devam ediyor. Burada sorulması gereken soru şudur; Neden onları hala destekliyorsunuz? DEAŞ tehdidi artık yok. Bu silahları bize karşı veya Araplar, Türkmenler ve diğer Suriyelilere karşı kullanmayacaklarını nasıl biliyorsunuz?”
[email protected]
www.facebook.com/necdet.buluz
Bir yanıt yazın