Hayra alamet olmayan işaretler peyda oldu diyecektim ama hiç öyle bir durum değil. İsrail 2011 Mart’ından bu yana Suriye’yi aralıklarla bombalamaktadır.
Strateji uzmanları bu tür bombalamalara nasıl bir tanımlama yaparlar bilinmez ama yıldırma ve teslim almaya yönelik olduğu kesin.
Amerika DAEŞ’i bombalıyorum diye, Suriye ordusunu bombalar. İsrail Hizbullah’ı bombalıyorum diye Şam’ı bombalar.
İsrail ve ABD’nin Suriye’yi bombalamasının asıl nedeni; İran’ın Suriye’ye verdiği destektendir. Suriye’yi bombalıyor ama aslında İran’ı bombalamış oluyor. İran’ın Suriye’deki varlığını bombaladığını düşünüyor.
Amerika ve İsrail Suriye’de böyle boylu boyuna bulunurken, İran’ın Suriye’de ne işi var diyenleri de anlamak mümkün değildir.
Bölgede Amerika ve İsrail olsun ama İran olmasın!
Dün gece, ilk defa, Suriye ordusu İsrail füzelerini etkisiz hale getirerek, önemli bir zorluğu daha aşmış oldu.
Bunu siz, Rus silahlarının ABD silahlarına karşı galebe çaldı diye de okuyabilirsiniz.
Eğer İsrail gücünün yeteceğine inansa; Hizbullah’a doğrudan saldıracak. Güney Lübnan’dan ve Güneybatı Suriye’den savaş girişi yapacak.
Amerika ve İsrail bölgede savaşı genişletmek istiyorsa; işe Güney Lübnan ve Güneybatı Suriye’den giriş yaparak başlayacaktır.
Son bombalamaları bu şekilde işin başlangıcı olarak da görebiliriz.
Lakin gidişat an itibariyle, Amerika, İsrail ve Suudi Arabistan lehine işlememektedir. Rusya+İran+ Suriye askeri işbirliği, ABD ve İsrail’i temkinli hareket etmeye mecbur kılmaktadır.
İsrail’in Şam’ı bombalaması; İsrail’in Rusya, İran ve Suriye ittifakının karalılığını ölçmeye yöneliktir.
Bu süreç devam ederken, Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun “Suriye rejimini artık tehdit olarak görmüyoruz” şeklinde yaptığı açıklama yerindedir.
Lakin yeterli değildir. Suriye devleti ile işbirliğini “gaflet” olarak nitelendirildiği bir yerde, İsrail devletini “terör devleti” ilan etmiş olmamıza karşın, hala İsrail devleti ile resmi ilişkide bulunmak da bir garabettir.
Gönül isterdi ki, Şam’ın İsrail tarafından bombalanmasını Türkiye kınasın. Lakin olmadı.
Bülent Esinoğlu
bulentesinoglu@gmail.com
Bir yanıt yazın