ŞU SIRADA SURİYE

ABD Başkanı D.Trump’ın Ortadoğu vizyonu;
1- Rusya ile rekabeti koordinasyonla geliştirerek bir ABD-Rusya ortaklığı ile İslamcı İdeoloji ve IŞİD  benzeri İslamcı terör örgütlerini ortadan kaldırmak,
2- Bu ortaklıkla Suriye krizine siyasal çözüm bulmak,
3- Bu başlıklardan bağımsız olarak “İki Devletli Çözüm” başlığında Kudüs’ün İsrail’in başkenti olarak tanınmasıyla  tarafları barışa ivmelemek ve İsrail- Filistin Barışı’nı sağlamak,
4- İran’ın nükleer bomba kullanma olasılığını engellemek üzerinde kuruludur.
Bakınız nasıl bir başarıyla yürütülüyor…

*

Kasım’da R.T.Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı V.Putin ve İran Cumhurbaşkanı H.Rouhani;
2254 sayılı BM Güvenlik Konseyi Kararının tanımladığı üzere Suriye’nin savaş sonrasını  tartışmak için Soçi Zirvesi’ndeydiler.
Erdoğan’ın Suriye’deki Kürtlere muhalefetine rağmen Putin  Zirve sonuç bildirisini açıkladı.
1- Suriye’deki durum başka bir evreye geçti.
2- Tertiplenecek Suriye Ulusal Diyalog Kongresine  ülkedeki iç ve dış muhalefetin ve Kürtlerin de katılımını sağlanacaktır. Bunun için Türkiye ve İran liderleriyle anlaşma sağlanmıştır.
3- Şam’ın meşru izni olmadan uluslararası güçlerin Suriye’de bulunmasının hiçbir nedeni yoktur. Yabancı askerlerin varlığı yalnızca Suriye hükümeti onları davet ettiyse kabul edilebilir bir durumdur.
4- Suriye krizinin çözümüne yönelik hiçbir siyasi inisiyatif ülkenin egemenliğini, birliğini ve bütünlüğünü hiçbir halükârda bozmaması gerekir, dedi.

*

29-30 Ocak’ta, Soçi’de bu kez Suriye Ulusal Diyalog Kongresi toplandı.
Bu kez sonuç bildirgesinde;
1- Suriye’nin toprak bütünlüğüne saygı çağrısı yapıldı.
2- Suriye hükümetinin yalnızca Suriye halkı tarafından belirlenmesi gerektiği vurgulandı.
​3- Suriye’nin kurtuluşu için Kongre katılımcılarının temel prensiplerde anlaştığı bildirildi.
​4- Ülkenin seçimler yoluyla demokratik  yola gir​eceği mesajı verildi.
​5-​ Hangi ırk ve etnisiteden olursa olsun tüm Suriyelilerin eşit haklara sahip olduğuna işaret e​dildi.
​6-​ B​M​ Güvenlik Konseyi’nin 2254 sayılı kararına katkıda bulunm​ak üzere Suriye hükümeti delegasyonunun yanı sıra geniş temsilli muhalefet delegasyonundan oluşan komitenin anayasal reform taslağı​nı hazırlayacağı vurgulandı.​

*
Bu sırada Rusya Devlet Başkanı V.Putin, İsrail Başbakanı B.Netenyahu’nun;
1- Devlet Başkanı B.Esad’ın gelecekteki konumu belli olmadığı sürece İsrail’in Suriye Savaşı’nı kimin kazandığına ilişkin görüş bildirmeme kararına,
2- İran ya da Suriye’nin Hizbullah’a ya da başka bir terör örgütüne oyun değiştirebilecek silahları nakletme çabasından duyduğu endişesine,
Moskova’da birlikte yaptıkları görüşme ve Tel Aviv’e  gönderdiği bir heyetle yanıt verdi.

*

Putin yanıtında Ulusal Suriye Diyalog Kongresi’nin;
1- Yedi yıllık savaş boyunca değişen demografik değişiklikleri yansıtacak yeni bir Anayasa’nın hazırlamasında,
2- Demokratik olması için nufusun her kesiminin güvence altına alınmasıyla Cumhurbaşkanlığı ve Parlamento seçimlerinin yapılmasında,
Böylece nufusun büyük kısmını oluşturan Sünnilerin parlamento çoğunluğunu kazanacakları ama Esad’ın küçük Alevi kesiminin yönetici bir azınlık olarak ayrıcalıklara sahip olamayacağı ve nihayet  Esad’ın Suriye siyasetinde hakimiyetini kaybedeceğinde,
3- Savaş sırasında tükenen Suriye Ordusu’nun yerini alacak ülkenin demografik yapısına uygun yeni bir Ulusal Suriye Ordusu’nun kurulmasında,
4- Bu planın geniş olarak Arap ülkeleri ve ABD tarafından da desteklendiği,
5- Ancak Suudi Arabistan ve Mısır’ın tüm yabancı güçlerin askeri varlıklarını Suriye’den çekmesi için ısrarlı olduğu başlıklarında kararlı olduğunu bildirdi…

*
Bu noktada gelişmeleri daha iyi görmek için kısa bir bilgi ile tamlanmak gerekiyor:
1-Tarih boyunca Ortadoğu ve  İsrail- Arap savaşlarını bölgenin kıt su kaynakları tetiklemiştir.
İsrail’in Golan Tepeleri, Batı Şeria ve Gazze’yi işgali özellikle Golan Tepelerindeki su kaynakları; İsrail- Filistin ile İsrail- Suriye arasında  esas sorunu oluşturmuştur.
Çünkü su kaynaklarına erişimin olmaması halinde hem İsrail hem de Filistin varlığını sürdüremeyecektir.
İsrail nüfusun artması ve  sahip olunan kaynakların azalmasıyla, işgalden itibaren suyun  insani bir hak olduğundan hareketle o bölgede hak talebinde olmak için kurduğu yerleşim yerleri de barışın önünde  bir engeldir.
2-Golan Tepeleri, Batı Şeria ve Gazze’nin işgali Suriye ile İsrail arasında iki ülkenin azınlıkları sayılan Filistinliler ve Kürtler sorunu körüklemiştir.
Giderek bölgede İslam Devrimiyle İran ve  HAMAS, Hizbullah, Müslüman Kardeşler gibi sayısız İslami Cihad örgütü ve Kürtler; kısaca dinci ve etnikçi terörizm ortaya çıkmıştır.

*

Bölge yıllardır devam eden dinci ve etnikçi terörle sarsılıyor.
1- Şu dakikada Suriye’de herhangi bir rejim değişikliğinin gerçekleşmesinin mümkün olmadığı ve Esad’ın iktidarını koruma konusunda büyük bir potansiyele sahip olduğu görülmüştür.
2- Bu durumda, her hâlükârda Suriye ile yapılacak bir barış anlaşması Esad rejimi ile yapılacaktır.
3- Bu noktada İsrail, Suriye ile bir barış anlaşmasının mutlaka şartlarından biri olacak, her iki tarafın birbirlerinin iç işlerine karışmaması  şartı,
Ya da Suriye’nin İsrail’in azınlıkları olan Filistinliler, İsrail’in Suriye azınlıkları olan Kürtler ile ilgilerinin barışçıl olmasının garantisini istiyor…
4- Bu istek Suriye’nin dış politikası belirleyen bağımsızlık, işgal durumunda Arap direnişlerinin desteklenmesi ve Filistin’in temel mesele olarak kabul edilmesi ilkesinden ödün vermesi anlamına geliyor…

*
Nitekim geçen hafta, Suriye Devlet Başkanı B.Esad, Batılı bir aracı vasıtasıyla İsrail Başbakanı B.Netenyahu’ ya kişisel bir mesaj göndermiş bulunuyor.
Beşar Esad kişisel notunda;
1​-​ Savaş peşinde değil​im.​
​2-​ Tek istediğim Suriye’yi yeniden birleştirmek ve savaş kalıntılarını yeniden inşa etmektir.
3​-​ Biz egemen bir milletiz. Sınırlarımızı Suriye dışında herhangi bir güç kontrolü altında bırakmayacağız, diyor.
4- Bu ifade İsrail’in endişelerine karşı Suriye’de savaşan Hizbullah güçlerine İsrail’le olan sınırlarda görev yapmasına izin verilmeyeceğine yönelik bir garanti olarak kabul ediliyor.

*

Diğer bir gelişme Hizbullah müttefiki Lübnan Devlet Başkanı Michel Aoun’dan geliyor.
M. Aoun, İsrail’e;
1- Lübnan’da hiçbir İran füze fabrikasının olmadığının ve buna Lübnan hükümetinin izin vermeyeceğinin,
2- Hizbullah  operasyonlarının ülkenin ulusal ve güvenlik çıkarlarına hizmet etmediğine inanması durumunda bunu açıklamaktan çekinmeyeceğinin garantisini veriyor.

*
Böylece Soçi Zirve Anlaşması doğrultusunda;
1- Şam’ın meşru izni olmadan uluslararası güçlerin Suriye’de bulunmasının hiçbir nedeni yoktur.
2- Yabancı askerlerin varlığı yalnızca Suriye hükümeti onları davet ettiyse kabul edilebilir bir durumdur, kararları  uygulamaya konulmuş bulunuyor…

*
Bu sırada Erdoğan’ın yerli ve milli ittifakı uluslararası bir dirençle Afrin operasyonunu sürdürmektedir.
Ama yukarıdaki gelişmeler de Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı S.Ryabkov’un, ​​Suriye’nin federal bir devlete dönüşmesinin mümkün olup olmadığına dair bir soruya verdiği,
“Eğer Cenevre görüşmelerinin katılımcıları bu sistemin en uygunu olduğu ve bunun, Suriye’nin toprak bütünlüğü korunmuş, lâik, bağımsız ve egemen bir devlet olarak kalmasını sağlayacağı fikrine varırlarsa, o zaman kim buna karşı çıkabilir? Başka bir sistem seçilirse, bu sistemin Suriye’den binlerce kilometre uzaktaki bir yerden dikte edilmediğini ve görüşmelerde üzerinde anlaşmaya varıldığını görürsek, o zaman bu, bizim için bir mesele de olmaz” yanıt​ı​nın​ gerçekleşmeye yazdığını gösteriyor…
S​uriye kuzeyinde özerk bir Kürdistan kaçınılmaz görünüyor…

​*​
Bence de, Türkiye sınırlarını  korumanın ve beka sorunu yaşamamanın en iyi yolu, Türkiye’nin dış politikasını oluşturan “Yurtta ve Dünya’da Barış” ilkesi doğrultusunda karşılıklı dostluk ve iyi komşuluk bağlarını güçlendirmek,
Türkiye’nin güvenliğini milyarlara mâl olan silahlanmayla, gencecik insanların yaşamı pahasına ve on binlerce aileyi yersiz yurtsuz bırakacak bir savaşla değil karşılıklı müzakere ve işbirlikleri üzerinden sağlamaktır…

​6.​ 2. 2018

* - woman 1007603 1280

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir