Türkiye zor bir dönem yaşıyor. Bütün sahalar işgal altındadır. Okullar, hastahaneler, üniversiteler, partiler hemen hemen hepsi ABD’nin diktasıyla hareket ediyor. İş o yere gelip çıkıyor ki, bu adını yazdıklarım 40 senedir bu ülkede kan döken, on binlerle sivil, doktor, öğretmen, kaymakam, çocuk, asker, polis demeden acımasızca katliam yapan PKK ve PKK’nın Suriye yapılanması olan PYD’yi açıkca savunmaya geçibler.
Çok az kısım var ki, bu kesimle aynı sırada değil. Maalesef onlarda din, mezhep peşinde kendi çıkarları için çaba veriyorlar. Yani yukarıda sıraladığım iki kesimden Devlete, Türk milletine hayır yok! Ne yapar hakiki Türk milleti yapar. Herkes bilir ki, bütün dönemlerde devlet zordayken din, siyaset hırslarını bir kenara koyandır Türk milleti. Şu anda Türkiye’miz de siyasi, dini, mezhebi düşüncelerini, hırslarını bir kenara bırakarak Devlet için yola çıkanlara baksanız ne demek istediğimi anlarsınız.
Aziz Türk milletinin cesaretiyle yola çıkan TSK az bir zamanda çok yol kat etti. Yıllardır Şam rejiminin işgalden kurtaramadığı topraklarını azat etmesi, Rusya’nın, İran’ın, ABD’nin bazı Batılı devletlerinin güya temizlemek adıyla başlattığı “terörle mücadelede” bitiremediği teröristlerden işgaldeki toprakları temizlemesi de TSK’nın uğurlu bir yol kat ettiğini gösterir. Yine söylüyorum, birileri TSK’nın bu mukaddes davasını karalamak istiyor.
Birileri ise bu mücadeleyi var güçleriyle dine, mezhebe bağlamaya çalışıyor. Oysa TSK sınırındaki Hristiyanlara da bu gün Suriye’deki insanlara yapılan yapılsaydı aynı adımı atardı. Bazı medya kuruluşlarının bu taraf çabası TSK’nın haklı davasını karalamaya hizmet eder. Bu gün bütün dünya devletleri Türklere karşı gelme yürüyüşüne başladı. Bu dünya devletleri içinde Arap ülkeleri, İran, Suudi Arabistan ön sıralardadır. Böyle olunca bu davanın dine bağlanması doğru değildir.
Davanın adı “Türkiye’nin bağımsızlığının korunması ve sınırında yaratılan tehlikelerdir!” ABD’nin kullandığı terör örgütleri sırasında tüm dinlerden kişilerin olduğunu da asla unutmamalıyız. Yani yukarıda dediğim gibi hem içte hem dışta Türkiye’ye saldıranlar farklı farklı dinlere mensupturlar. Aynı zamanda farklı farklı ırklara mensupturlar. Hristiyan ABD’nin politikasına çanak tutan Furkan vakfı, Fetö üyeleri, Ateist Komünistler, Deist Solcular Türk nefretiyle birleşirler. PKK/PYD ni savunup ABD’nin yanında duran 170 “aydının(!)” isimlerine baksak yazdıklarımda yalan olmadığını görürsünüz.
Hatırladım ki, bugün Türkiye Devleti’ nin zorda olduğunu, kurtuluşun birlikten geçtiğini anlayan her inançtan insanlar var. Ve onlar inançların kendileriyle Yaradan arasında yaşamayı tercih edip, devlet meselesine karıştırmamaya çalışırlar. Siyasi hırsları bir kenara bırakıp Devlet hırsı, düşüncesi için kenetlenen Türkler gibi… Dava Türklerle ve Türkiye iledir. Makam, parti, Cemaat meraklıları bunu asla anlamaz. Milli ruhlu aydınlar ise bunu anlayıp, kararlarını Devletten yana verir. Bazı medya qurupları ise kendini iktidara yakın göstererek tamamen eksi kutba çalışırlar.
Türk’ün zaferini gölgeleyecek bir kelimeyle insanların devleti için yapmak istediğinin karşısını almış olurlar. Oysa unuturlar ki, operasyonun ilk günü Türk’ün sihirli kelimesi hedef “Kızıl Elma” kelimesiyle tüm Türk dünyası ayağa kalktı. Ve TSK o ruhla Afrin’e yürüdü. İç ve dış güçler bu gün Türkiye’ye bir şey yapamıyorsa o ruhun sayesinde yapamıyor. Düşmanda iyi bilir ki Milli İrade karşısında hiç bir güç, hiç bir silah kazanamaz. Savaşlar yürekle kazanılır! O yürekleri birleştiren ve dövüşe götüren tek güç ise damarımızda akan Türk kanıdır. Muhtaç olduğumuz gücün damarlarımızda akan asil kanda mevcut olduğunu bilerek, bu güçle boyun eğmeyerek, düşmana rest çekerek, tek düşüncemiz olan yaşasın Türk Devleti sonsuza dek diyerek diğer değerleri ise daha sonraki sırasıyla teferruatlandırırız. Çünkü biliriz ki; “söz konusu Vatansa gerisi teferruattır”.