NECDET BULUZ
TSK’nın Afrin operasyonu bir gerçeği daha ortaya koydu.
Türkiye, başta ABD ve Almanya olmak üzere Batı ülkelerinden satın aldığı silahları terör operasyonlarında bile özgürce kullanmakta sıkıntı çekiyor. Bu bağlamda son olarak Almanya, Afrin harekâtında kullandığımız Leopard tanklarını diline doladı. Tek çıkar yolu ise “kendi göbeğimizi kendimizin kesmesi” oluşturuyor.
Afrin operasyonundan kısa bir süre önce Alman basınında, hükümetin Türkiye’deki Leopard tanklarının modernizasyonuna onay verdiği yönünde haberlerin yer alması ve Afrin’de Alman tanklarının kullanıldığı yönündeki iddialar bu tartışmaları daha da alevlendirdi.
Almanya Başbakanı Merkel ve koalisyon hükümeti kurmayı planladığı Sosyal Demokrat Parti’nin (SPD Başkanı Schulz’un gerçekleştirdikleri görüşme neticesinde Türkiye’ye daha önce satılan Leopard tanklarının modernizasyonuna yönelik planın beklemeye alındığı ve bu kritik konularda yeni hükümetin karar vermesi yönünde görüş birliğine vardıkları açıklanmıştı.
İşin aslı, Türkiye’ye karşı düşmanlıklarını ortaya koymaktır.
Peki, biz bu tankları müzeye koymak için mi aldık? Bunları bir terör örgütüne karşı kullanamayacaksak ne işe yarayacak? Bu tanklar, bu silahlar para karşılığı alınıyorsa gerektiğinde gerekli yerlerde de kullanılacaktır.
Burada açıkça görülüyor ki, dış güçler de Türkiye’nin teröristlerle mücadelesini engellemek istemektedir.
Asıl konu Amerika ise, dikkat edilecek olursa Türkiye’nin önünü kesmek için her türlü entrikayı çeviriyor. Ancak silah ambargosundan hiç söz etmiyor. Çünkü bugün sahada olan silahların çoğunu kendimiz üretiyoruz.
Geçenlerde Hürriyet Gazetesi’nde Fatih Çekirge “Zeytin Dalı’nın ardındaki asıl gerçek” başlıklı yazısında bu konuları enine boyuna masaya yatırmış. Çekirge “Türkiye belki de Cumhuriyet tarihinde ilk kez kendi ürettiği milli silahlarla operasyon yapıyor” diyor.
Konu ile ilgili olarak da yerli silahlarımızın konusunda bir döküm yapmış, konumuz içinde yer aldığı için Çekirge’nin yazısındaki bu bölümleri sizlerle paylaşmak istedik:
“Taşıma suyla değil, kendi akıl terimizle ürettiğimiz güçle sahadayız.
Sırasıyla anlatırsam…
Dünyada çok nadir ülkelerde olan İHA teknolojisi…
İşte insansız hava aracımız BAYRAKTAR…
20 kilometre yukarıdan 24 saat uçuyor.
Bayraktar, kilometrelerce yukarıdan hedefi belirliyor.
İşte gencecik mühendislerimizin ASELSAN’da ürettiği “DÖRTGÖZ”…
İşte “ODAK”…
İşte ASELSAN’da bizim çocukların ürettiği milli lazer hedefleme sistemi “CATS”…
(ASELSAN deyince, o genç mühendislerin esrarengiz ölümleri aklımdan çıkmıyor.)
Ve lazer işaretliyor…
Roketsan’ın ürettiği akıllı/lazer güdümlü füze “SOM”kilometrelerce uzaktan gelip vuruyor.
Dahası var…
Bizim mühendislerin ürettiği lazer işaretleme sistemiyle kara birlikleri İHA’dan gelen hedefi işaretliyor.
Sınırın bu yakasından Türk Malı “FIRTINA” obüsleri 30 kilometre uzaktaki hedefleri yine bizim ürettiğimiz akıllı füzelerle teker teker vuruyor.
Dahası var…
“SAKARYA” vuruyor…
“Hassas Güdüm Kit”i 12 bin metre irtifadan vuruyor.
Dahası var…
Türk yapımı “ATAK” helikopterleri ilk kez deveye giriyor.
ASELSAN’ın ürettiği lazer işaretleme sistemiyle belirlenen hedefleri…
Roketsan’ın ürettiği “CİRİT” füzelerle “ATAK” helikopteri vuruyor.
Dahası var…
Tanklar…
Ve savaş uçaklarımızın milli hedefleme sistemleri…
Bizim ürettiğimiz “TEBER” lazer güdümlü füzelerle vuruyor…
2023 yılında İngiltere ile ortak üreteceğimiz en son nesil savaş uçakları da geliyor.”
Konu ile ilgili yazmayı sürdüreceğiz.
necdetbuluz@gmail.com
www.facebook.com/necdet.buluz