Türkiye’nin Zeytin Dalı adı ile 20 Ocak’ta Afrin’e başlattığı harekatın beşinci gününde aralarında eski bakan, oyuncu, yazar, yönetmen ve gazetecinin de bulunduğu 170’i aşkın isimin Afrin’e yönelik saldırıların durdurulmasını talep eden mektubu, Meclis’teki tüm vekillere gönderilmiştir. İmza atanlar arasında, Eskişehir eski milletvekili, hemşehrimiz, yakinen tanıdığım ve saygı duyduğum, TBMM 1991-95 Dönem Başkanı Sayın Hüsamettin CİNDORUK‘un adı, kendi rızası dışında yer almıştır. Mektubun Turkish Forum’da yayınlanması üzerine Milli Merkez Başkanı Haluk Dural aşağıdaki tekzibi Dünya Türkleri Birliği Başkanı Sayın Dr. Kayaalp Büyükataman’a göndermiştir.
“Dr. Kayaalp Büyükataman, Başkan Turkish Forum Dünya Türkleri Birliği
Daha önce sizlere yollamış olduğum TEKZİP’e rağmen 170 kişi tarafından yayınlanan Afrin ile ilgili bildiride, imzacılar arasında Milli Merkez Başkanı, TBMM 1991-95 Dönem Başkanı Sayın Hüsamettin CİNDORUK’un adını halâ zikretmektesiniz. Sanırım, editör arkadaşların dikkatlerinden kaçmıştır. Durumu düzeltilmesi ricasıyla tekraren bilgilerinize sunarım.
Saygılarımla,
Haluk DURAL
Milli Merkez Genel Sekreteri”
Bu mektup üzerine Dr. Kayaalp Büyükataman Sayın Dural’ın mektubunu şu ifade ile yayınlamıştır: “Aşağıdaki mektubunuzu en geniş dağıtım listemize gönderiyorum. Konuyu açıkça izah etmesi ve hakikati ortaya koyması sebebi ile başarılarınızın devamını candan dilerim. Dr. Kayaalp Büyükataman.”
170 imzalı mektup aşağıdadır:
“Sayın Adalet ve Kalkınma Partisi Milletvekili,
Biz aşağıda imzası bulunan yurttaşlar, elinizdeki yetki ve taşıdığınız sorumluluk nedeniyle milyonlarca insanımız adına size sesleniyoruz. Ülkemizde ve bölgemizde savaş değil sulh ve sükûn istiyoruz. Sınırlarımızı korumanın ve beka sorunu yaşamamanın en iyi yolunun karşılıklı dostluk ve iyi komşuluk bağlarını güçlendirmek olduğuna inanıyoruz. Güvenliğimizin milyarlara mâl olan silahlanmayla, gencecik insanların yaşamı pahasına ve on binlerce aileyi yersiz yurtsuz bırakacak bir savaşla değil, karşılıklı müzakere ve işbirlikleri üzerinden sağlanacağını, üstelik bunun mümkün olduğunu, tecrübe ile biliyoruz.
Türkiye’ye bir tehditte bulunmayan, Suriye toprağı olan Afrin’e silahlı müdahalenin bölgemize ve ülkemize barış ve güvenlik değil, daha büyük sorunlar, yıkım ve acı getireceğini, Kürt yurttaşlarımızı da yürekten yaralayacağını biliyoruz. Ortadoğu’yu bir vekalet savaşları cehennemine çevirmiş olan yabancı devletlerin oradaki askerî varlıkları bile uluslararası hukukun ihlaliyken, onların arasına katılmak gibi bir niyet ve bu yönde atılacak adımlar ülkemizi sadece hüsrana uğratacak, on yıllarca telafisi mümkün olmayacak toplumsal, siyasal, ekonomik ve insanî kayıplara yol açacaktır. Yurttaş kimliğimiz ve sorumluluğumuzla, halkımızın ve tarihin önünde siz yetki sahiplerini uyarıyor, sesimize kulak vererek sağduyulu davranmaya, savaşı derhal durdurmaya ve sorunu diyalogla çözmeye davet ediyoruz.
Saygılarımızla.”
Mektubun basında yer almasından sonra Milli Merkez 24 Ocak 2018 tarihinde bu konuya açıklık getirmiştir: “Türk Silahlı Kuvvetlerinin Afrin’de ica etmekte olduğu Zeytin Dalı harekatı ile ilgili olarak “bir gurup kişi” tarafından yayınlanan 170 imzalı bildiride, onayı olmadığı halde Milli Merkez Başkanı, TBMM 1991-95 Dönemi Başkanı Sayın Hüsamettin Cindoruk’un da ismine yer verilmiştir. Konuyla ilgili gerçek şudur: Anavatan Partisi 5. Başkanı Nesrin Nas tarafından Basın Konseyi üyesi sıfatıyla aranan Sayın Hüsamettin Cindoruk’a, demokratik hak ve özgürlükler konusunda çalışma yapıldığı ifade edilmiştir.
ANCAK SAYIN CİNDORUK 170 İMZA İLE YAYINLANAN BİLDİRİYİ GÖRMEDİĞİ GİBİ, METNİN İÇERİĞİ İLE DE MUTABIK DEĞİLDİR. Kaldı ki, Milli Merkez 21.01.2018 tarihinde yayınladığı Basın Açıklaması ile ‘Batı emperyalizminin ülkemizi parçalayacak hain planlarına ve özellikle BOP’ne darbe vuran ve dolayısıyla ülkemizin bekası için yapılan Afrin Harekatını icra eden kahraman Türk Ordusuna ve Mehmetçiklerimize hiç kayıp vermeden harekatı başarı ile tamamlamalarını dileriz’ diyerek Zeytin Dalı Harekatına tam destek verdiğini açıklamıştır. Milli Merkez Başkanı Sayın Hüsamettin Cindoruk’un ‘Bir gurup kişi’ tarafından yayınlanan bildiride imzası olmadığı gibi, anılan bildiri metnine onayı da yoktur. Bu zorunlu tekzibi kamuoyunun bilgilerine sunarız.
Saygılarımızla, Hüsamettin CİNDORUK adına
Haluk DURAL Milli Merkez Genel Sekreteri”
Sayın Cindoruk’un böyle bir mektuba imza atması düşünülemez. Zaten tepkisini dile getirmiştir. Fakat imza sahiplerinden Zülfü Livaneli mektubun hazırlanma sürecine ilişkin kargaşa yaşandığını açıklamış, fakat Sayın Cindoruk gibi tepki göstermemiştir. Afrin’e yönelik askeri harekata ilişkin milletvekillerine mektup gönderen Yurttaş Girişimi üyelerine sosyal medyada çok sayıda tepki gelmiş, Sayın Hüsamettin Cindoruk’un da aralarında bulunduğu bazı isimler imzalarını geri çekmiştir. Livaneli’nin mektubu şöyledir:
“Buna sebep olan da şudur: Bu metin bir bildiri olarak hazırlanmadı. Operasyondan epey önce, ‘Evrensel barış ilkeleri gereğince kanımız dökülmeden bir siyasi çözüm bulunabilir mi?’ diye, sadece milletvekillerine bir iyi niyet mektubu olarak gönderildi. Operasyondan epey önceydi. Savaş mı iyidir, barış mı iyidir dendiği zaman elbette ki barış iyidir. Barışçıl çözüm bulunsun diye böyle bir imza verdik. Bunu operasyon başladıktan sonra, savaş başladıktan sonra şehit cenazeleri gelirken bir bildiriye dönüştürüp de yayınlamak çok kişiyi rahatsız etti. Bunlar arasında mesela eski devlet bakanımız Fikret Ünlü, eski Turizm Bakanımız Bahattin Yücel var. Ve konuştuğum birçok arkadaş ‘Bizim amacımız bu değildi’ dediler. Bu mektup kamuoyuna açık bir bildiri değil, iyi niyet mektubu.”
Mektubun, Türkiye acaba savaştan kaçınabilir mi? sorusu üzerine iyi niyetle yazıldığını vurgulayan Livaneli, “Ama şimdi bildiri haline dönüştürülüp de savaş devam ederken, bu hale getirilmesi çok hoş bir şey olmadı. Kafa karışıklıkları yaşanıyor. İmza geri çekmenin bir manası olmaz. Biz neye ve ne zaman imza koyduk açıklamak istedim. Bunu yayınlamak, kim yaptıysa doğru bir şey değil. İmza koyan birçok arkadaş da böyle düşünüyor” demiştir.
Hükümet Sözcüsü ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ mektubu imzalayanlara tepki göstermiştir: “Bunlar hep bildik tipler. Terör örgütlerinin gönüllü şakşakçıları, gönüllü destekçileri. Barış kavramı altında terör örgütlerine, onların teröristlerinin çökertilmesine dönük başlayan harekatı, operasyonu zayıflatmak için kamuoyu oluşturuyorlar. Bunları bir kez daha milletimize şikayet ediyorum. Böyle aydın olmaz olsun.”
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, 26 Ocak’ta Kilis Barosu’nu ziyaretinde gazetecilere şu açıklamada bulunmuştur: “TSK Afrin’e girmiştir. Kahraman ordumuzun muzaffer olması için milletçe arkasında durmak zorundayız.” Liberal ve İkinci Cumhuriyetçi olarak tanımlanan 170 kişinin imzasıyla yayınlanan Afrin operasyonunu durdurun mektubu için Feyzioğlu, “Son sözüm TBMM’deki milletvekillerine mektup yazan aydınlara; o mektubun adresini değiştirin Kandil’e gönderin, Kilis’e, Reyhanlı’ya bombalar yağdıran Kandil’e yazın o mektubu. TSK ve Türkiye Cumhuriyeti meşru savunma hakkını kullanmaktadır. Meşru savunma hakkını kullanan, sınırlarında terör örgütü istemeyen ve buna kararlı olan bir devletin milletvekillerine savaş istemiyoruz mektubu yazmayınız. Bu yazılan mektuplara üzüldüm” demiştir.
Türk Ordusu çok önemli bir harekatı gerçekleştirirken bu mektuba imza atılması, Türkiye karşıtı kesimlere önemli bir argüman verecek ve tüm Türkiye karşıtları bunu aleyhimize kullanacaktır. Tıpkı CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nun sözde Ermeni soykırımı demecinin Batı basınında yayınlandığı gibi: ““Today in history: Armenian Genocide started, Canan Kaftancıoğlu had tweeted on that day. We commemorate our murdered Armenian citizens, at 19:15 at Taksim [Square in Istanbul]Armenia News – NEWS.am” )
Bir yanıt yazın