TÜRKİYE, TÜRKİSTAN, TURAN
Hüseyin MÜMTAZ
Yok, Gökalp’in TURAN ŞİİRİ’nden bahsetmeyeceğim.
Türk Ordusu’nun Afrin’de yürüttüğü “Zeytin Dalı” Harekâtı’nın; ümmeti, milleti ve çiçek bahçesinin renkli moziklerini “kendiliğinden” fabrika ayarlarına döndürmesini yazacağım.
(Tarihî ve coğrafî aidiyeti cihetiyle bir an, sadece tek bir harf değişikliğiyle acaba “Zeytin Dağı” daha uygun olmaz mıydı diye düşünmedim değil.)
Ümmet; Katar hariç tarafsız değil, kararsız kaldı, görmezden geldi. Gözünü ve gönlünü kapadı, başını başka tarafa çevirdi, havaya/boşluğa baktı, yok farz etti.
Hristiyan Batı; her zamanki gibi, durumu idare etti, sâde suya tirit açıklamalarla geçiştirdi.
Bakmayın Afrin’de PKK/KCK/PYD-YPG ve DEAŞ’la savaştığımıza… Onlar sahnedeki aktörler… Her birinin arkasında “örtülü olarak” Mısır, İran, Amerika veya Rusya var. “PKK/KCK/PYD-YPG ve DEAŞ’ın içinde de İngiliz, Amerikan, Alman teröristler var.
HDP; “Efrin işgalini protesto için” “yerellerini” sokağa çağırdı.
(Bu açıklamanın hemen arkasından savaş sürer ve Mehmetçik şehitler verirken cephenin hemen gerisinde; Diyarbakır’ın Ergani ilçesinde kaçak elektrik kullandığı gerekçesiyle yazılan cezaya kızan bir işletme sahibi ve çalışanları ile akrabalarının Dicle Elektrik Dağıtım A.Ş. (DEDAŞ) dağıtım binasını basarak bilgisayarları, kapı ve pencereleri kırıp, masa ve sandalyeleri devirmesi, kendilerini durdurmaya çalışan özel güvenlik görevlilerini de tartaklaması tesadüf mü acaba?
HDP acaba bu “kaçakçıları” da açıklamada yer alan kendi “yereldeki halkları” olarak mı görüyor?)
Ve Millet…
İçinden geldiği gibi davrandı.
Aynı Kıbrıs Harekâtı’ndaki gibi bayraklarla sokağa döküldü, tezahüratlarla Türk askerine sevgi gösterilerinde bulundu, el salladı, evlâtlarını “bir gül bahçesine” uğurladı.
Heyecanlandı, gönlü ve göğsü kabardı alkışladı.
Saklı, bastırılmış duyguları içgüdüsel olarak ön plana çıktı.
Hiç yorum yapmadan olanları alt alta sıralıyorum:
1.Şehit Üsteğmen’in adı “Oğuz Kağan”dı. Yıllar önce bir 30 Ağustos töreninde yaptığı konuşmada; “Bölücü ve gericilerin hedefi Atatürk ilke ve inkılaplarıdır” demişti.
2.Tankının üzerinde hazırlık yapan uzman çavuş, canlı yayında muhabirin “istikamet nereye?” sorusuna “Kızlelma’ya” cevabını verdi. (Babası; kalbindekini söylemiş, bunu da tüm Türkiye’ye bilmeyenlere duyurmuş oldu” dedi.)
3.Savaş alanında görüntülenen tank mürettebatı hep birlikte “Bozkurt” işareti yaptı.
4.Düşmana bomba yağdıran pilot, kabin içinden yazdığı zeytin dallı notu paylaştı; notta şöyle yazıyordu;
“Afrin Şehitlerimize;
Üstğm. Oğuz Kaan Usta
Üstçvş. Musa Özalkan
Uzmçvş. Mehmet Muratdağı
İnsan büyür beşikte..mezarda yatmak için.
Kahramanlar can verir..yurdu yaşatmak için”.
(Haberi yapan muhabir; patron veya mahalle baskısından yahut cehaletinden son iki satırın, Hüseyin Nihal Atsız’ın –KAHRAMANLARIN ÖLÜMÜ- şiirinden alındığını yazmamıştı).
Bu kadar tesadüf olabilir mi?
Lâf ATSIZ’dan açılmışken, bu vesileyle üzerine atladıkları “Kızıl Elma şirktir” safsatalarını da bir kenara bırakıp onun YAKARIŞ’ından ufak bir alıntıyla bitirelim;
“Bir gün olur, elbette eski beğler dirilir;
Yine kılıç kuşanır tarihteki paşalar.
Yine şanlar alınıp nice canlar verilir,
Yiğit akınımızdan yine dünya şaşalar.
Yiğit Harbiyeliler! Öğrenin dersinizi:
Kahraman göz kırpmadan düşmana saldırandır.
Vazifeniz: Kanije, Silistire, Pilevne,
Niğbolu, Kosova, Malazgirt, Çaldıran’dır”.
Vesselâm…26 Ocak 2018