Birleşmiş Milletler’in mevcut eğilimlere göre hesapladığı Dünya Nüfus Tahmini Raporu’nun 2017 güncellemesine göre dünyada 7,6 milyar kişi yaşamaktadır. Dünya nüfusunun 2030’da 8,6, 2050’de 9,8 ve 2100’de 11,2 milyarı geçmesi beklenmektedir. 7,6 milyar kişi arasında en zengin 8 kişisinin serveti, dünyadaki en yoksul 3.6 milyar insanın toplam servetine eşittir. Bu gerçek karşısında irkilmemek mümkün değildir. Bunun anlamı, dünyada 7,6 milyar insan adaletsiz bir dünyada yaşamaktadır. Böyle bir dünyada barış, huzur ve güvenliği sağlamak çok zordur.
Forbes’in Mart 2016’da yayınladığı rapora göre dünyanın en zengin 8 milyarderi şunlardır: Bill Gates 75 milyar, Amancio Ortega İspanyol, Inditex ve Zara’nın kurucusu 67 milyar, Warren Buffett, Berkshire Hathaway’in büyük ortağı, 60.8 milyar, Carlos Slim Helu, Meksikalı, Grupo Carso sahibi 50 milyar, Jeff Bezos, Amazon’un kurucusu, 45.2 milyar, Mark Zuckerberg, Facebook ortak kurucusu 44.6 milyar, Larry Ellison, Oracle’ın ortak kurucusu 43.6 milyar, Michael Bloomberg, Bloomberg’in kurucusu 40 milyar dolar. Dünyanın en zengin yüzde 1’lik kesiminin serveti, geri kalan yüzde 99’luk kesimin servetinin toplamına eşittir.
İsviçre’nin Davos kentinde devam eden 48’nci Dünya Ekonomik Forumu’nda (WEF) dünyadaki servet ve gelir dağılımındaki bu dengesizlik, tartışılacak konular arasındadır. Parçalanan Dünyada Ortak Gelecek Oluşturmak temasıyla düzenlenen Davos Zirvesi’nde, 400’ün üzerinde oturum gerçekleştirilecektir. Zirve’nin ana konuları arasında küresel ekonominin durumu ve refah paylaşımı da vardır.
100’den fazla ülkeden 3 bine yakın iş adamı, siyasetçi, akademisyen ve sivil toplum kuruluşu temsilcisinin katılımıyla başlayan Zirve’ye Türkiye’den Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi ve Merkez Bankası Başkanı Murat Çetinkaya katılmıştır. Ekonomik Gelişmelerden Sorumlu Kurul’a bu yıl üye olarak giren Mehmet Şimşek belirli ülkelerin yer aldığı kurulun gerçekleştireceği toplantıda Türkiye’yi temsil edecektir.
Zirve’nin açılış konuşmasını Hindistan Başbakanı Modi yapmış, kapanış konuşmasını ABD Başkanı Trump yapacaktır. Davos Zirve’sine geçen yıl Çin damga vurmuştu. Çin Devlet Başkanı Şi Cinping zirvenin açılış konuşmasında küreselleşmeyi savunarak korumacı ekonomi politikalarına karşı çıkmıştı. Bilindiği gibi Cumhurbaşkanı Erdoğan 29 Ocak 2009 tarihinde Başbakan sıfatıyla katıldığı Davos Zirvesi’ne “one minute” çıkışıyla damga vurmuştu.
Dünya Ekonomik Forumu öncesi 16 Ocak’ta Oxfam’ın Berlin’de açıkladığı rapora göre dünyadaki gelir ve servet dağılımındaki eşitsizlik hızla artmaktadır. Rapor’da, eşitsizlik konusunda harekete geçme uyarısında bulunulmuştur. İngiltere’nin Oxford Üniversitesi bünyesinde 1942 yılında kurulan Oxfam, 90 ülkede faaliyet gösteren 17 uluslararası kuruluşu çatısı altında bir araya getirmekte ve yoksulluğun ortadan kaldırılması, kıtlık, felaketzedelere yardım gibi alanlarda çalışmalar yürütmektedir. Oxfam’ın raporunda Credit Suisse’in Ekim ayı ile Forbes’in verileri kullanılmıştır.
Davos Zirvesi’nde yeryüzündeki adaletsiz gelir ve servet dağılımına dikkat çekmek isteyen raporda, dünyadaki gelir ve servet dağılımı adaletsizliğiyle ilgili çarpıcı sonuçlar yer almıştır. Bu eşitsizlik, dünya ekonomisi ve halkları için önemli bir sorundur. Oxfam’ın Başkanı Max Lawson, Brexit kararı ya da dünyada yükselen popülist siyasetin temelinde itekleyeci gücün, artan gelir dağılımı adaletsizliği olduğuna inanmaktadır: “Kapitalizmi çoğunluğun daha fazla yararına olacak şekilde çalıştırmanın birçok yolu var”.
Rapor’a göre en zengin 8 kişinin serveti 426 milyar, en yoksul 3,6 milyar kişinin sahip olduğu varlıkların toplamı ise 409 milyar dolardır. Gelir ve servet dağılımındaki adaletsizliğin giderek artığına dikkat çekilen raporda, 1988- 2011 yılları arasında küresel gelir 11.9 trilyon dolar artarken, en zengin yüzde onluk dilimin bu artışın yüzde 45’ini elde ettiği belirlenmiştir. 2010 yılında en zengin 43 kişinin serveti en yoksul yüzde 50’nin servetine eşitti. Oxfam, açılan bu farkı korkunç olarak tanımlamıştır. 2009 krizinden bu yana ücret artışları büyük bir durgunluk içinde iken, süper zenginlerin serveti her yıl ortalama yüzde 11 artmıştır. Dünyanın en zengin kişisi olan Bill Gates’in serveti 2006’dan bu yana yüzde 50 oranında artarak 75 milyar dolara ulaşmıştır.
Oxfam, daha öncede zenginlerle yoksullar arasındaki gelir ve servet eşitsizliğinin artarak devam ettiğini belirtmiş, 2016 yılında dünyanın yüzde 1’lik nüfusuna denk gelen 70 milyon kişinin dünyanın geri kalan yüzde 99’undan (yaklaşık 7 milyar insan) daha fazla servete sahip olacağını açıklamıştı. Oxfam, 62 süper zenginin toplam servetinin, dünya nüfusunun en yoksul olan yarısından daha fazla olduğunu belirlemişti.
Oxfam’a göre dünya nüfusunun yüzde 20’si aşırı yoksulluk sınırı olan günlük 1.90 dolar gelir ile yaşamını sürdürmektedir. Bu rakam 1988 – 2011 döneminde değişmemiştir. Servet piramidinin tepesinde yer alan yüzde 10’luk kesimin geliri bu dönemde yüzde 46 artmıştır. Buna engel olmak için maaşlarda cinsiyet ayrımına son verilmeli, ilaç fiyatları düşürülmeli ve tüketimden çok varlıklar vergilendirilmelidir. Oxfam, 2016 yılında da dünya nüfusunun yüzde 1’ini oluşturan en zenginlerin toplam mal varlığının, kalan yüzde 99’nun toplam gelirine eşit hale gelmesinin beklendiğini açıklamıştı.
Aynı dönemde dünyanın en zengin 62 kişisinin varlıkları da 500 milyar dolardan 1.76 trilyon dolara çıkmıştır. Rapor’da 2010 yılında dünyanın en zengin 388 kişisinin varlıklarının en yoksul yüzde 50’ye denk geldiği belirtilirken, bu oranın 2014 yılında 80’e düştüğü, 2015 yılında da düşmeye devam ettiği açıklanmıştır. Oxfam, geçen yılda en zengin yüzde 1’lik kesimin servetinin geri kalanların toplam varlığından daha fazla olacağı öngörüsünde bulunmuş, “Herkesin refahı için işleyecek bir ekonomi yerine, gelecek kuşaklar ve gezegen için, yalnızca yüzde 1’lik kesim için bir ekonomi yarattık” denilmiştir.
Oxfam, işçilerin geçinebilecekleri bir maaş almaları üzerinde durmuş, gelir dağılımdaki eşitsizliğin daha da büyümesinin önüne geçmek için ülkelerin daha fazla önlem almaları gerektiğini açıklamıştır. Bunun için; vergi kaçakçılığının önüne geçilmeli, emeğin yerine sermaye vergilendirilmeli, asgari ücret uygulaması benimsenmeli ve kamusal hizmetlerin iyileştirilmesi teşvik edilmelidir.
Dünya ekonomisinde servet dağılımındaki eşitsizlik, Hurun Report’un 2015 yılında hazırladığı raporda da tespit edilmiştir.
Küresel Zenginler Listesi’ne göre dünyadaki dolar milyarderlerinin sayısı 2014 yılında 414 kişi artarak (68 ülke) 1867’e çıkmıştır. ABD, 72 kişiyle listede birinci, Çin 41, İngiltere 22 kişiyle üçüncü sıradadır. Sektörel olarak listenin tepesinde teknoloji yer almıştır. Üretim ve perakende bu iki sektörü izlemiştir. Listede 32 Türk milyarderi de bulunmaktadır. Dünya milyarderlerinin toplam serveti 6.9 trilyon dolara çıkarak Japonya’nın milli gelirini geride bırakmıştır.
Türk milyarderlerin ilk sırasında 3,7 milyar dolarlık servetiyle Ferit Şahenk gelmektedir. Şahenk dünyada 451’nci sıradadır. İkinci 3.4 milyar dolarla Murat Ülker’dir. Üçüncü sırada 3.3 milyar dolarla Hüsnü Özyeğin bulunmaktadır. Ülker ve Özyeğin’in dünya listesindeki yeri ise sırasıyla 493 ve 510’dur. İsviçre merkezli UBS adlı finans kuruluşunun raporuna göre 2014 yılında 38 dolar milyarderi bulunan Türkiye, dünya üzerinde en fazla dolar milyarderine sahip 14’ncü ülkedir ama IMF verilerine göre kişi başı gelir bakımından 67’nci sıradadır.
Türklerin ortalama serveti 2014 yılında yüzde 6 düşmüştür. Bunun sebebi, gelişme yolunda olan ülkelerdeki yerel para birimlerindeki değer kaybıdır. Döviz kurundaki artış yüzde 19 olarak alındığında Türkiye’de servetteki düşüş yüzde 6’dır. Benzer ülkelerden Endonezya’da kur yüzde 20 artarken, servet yüzde 12 gerilemiştir.
Dünyadaki en zengin yüzde 1’lik kesimin varlığı, 2009’da yüzde 44 iken, 2014 yılında yüzde 48’e yükselmiştir. 2014 yılında zengin kesimde kişi başına düşen servet 2.7 milyar dolardır. Oxfam, 2016 yılında dünyanın yüzde 1’lik nüfusuna denk gelen 70 milyon kişinin dünyanın geri kalan yüzde 99’ndan (yaklaşık 7 milyar insan) daha fazla servete sahip olacağını açıklamıştır. Rapor’da, servetin giderek küçülen bir insan grubunun elinde toplandığı belirtilerek, dünyanın en yoksul yüzde 50’sinin toplam servetinin 2010’da en zengin 388 kişinin servetine denk geldiği ve geçen yıl bu sayının 80’e, bu yıl da 62’ye düştüğü belirtilmiştir.
Oxfam raporunda 62 süper zenginin toplam serveti, dünya nüfusunun en yoksul olan yarısından daha fazla olduğu yer almıştır. Bir yıl önce dünya nüfusunun en yoksul olan yarısının serveti 80 süper zenginin servetine denk gelirken, 2010-2015 yıllarında dünyanın en yoksul yarısının nüfusu 400 milyon artmasına rağmen servetleri yüzde 41 oranında (1 trilyon dolar civarında) gerilemiştir.
Oxfam, gelir eşitsizliğindeki patlamanın yoksulluğa karşı verilen savaşı olumsuz yönde etkilediğini açıklamıştır. Küresel servetin son 14 yılda 2 kat artarak 263 trilyon dolara ulaştığı tahmin edilmektedir.
Küresel dünya ekonomisinde gelir ve servet dağılımındaki bozukluk yoksulların sayısını arttırırken, yolsuzlukların da giderek çoğalmasına ortam hazırlamaktadır. Ekonomide gelir ve servet dağılımında eşitsizlik büyük ve yoksulluk yaygın ise, o toplumda yoksulların sayısı artarken, yolsuzluklar da fazlalaşır. Dağılımının adaletsiz olduğu bir ülkede toplumsal huzursuzluğun olması kaçınılmazdır.
Var olan eşitsizlikleri azaltma ve gelir seviyesi düşük kesimlerin gelirlerini ekonomik gelişmeye paralel olarak arttırmak önemlidir. Servet ve özellikle gelir dağılımı ülkedeki tüketimi, tasarruf hacmini ve tüketimin bileşimini etkilemektedir. Bu sebeple gelir dağılımındaki bozulmanın derecesinin ve nereden kaynaklandığının bilinmesi gerekir. Etkin bir gelir dağılımı politikasının uygulanmaması mevcut durumu daha da kötüleştirir. Bölüşüm sorunu sadece var olanı paylaşmak olarak görülmemelidir. Ülkede toplam kaynakların dengeli dağılması sonucunda piyasa genişlemesinin sağlanacağı, ekonomide üretim potansiyelinin artacağı unutulmamalıdır. Gelir ve servetin adil dağılmadığı bir dünyada gerçek bir demokrasiden de söz edilemez.