Angela Merkel ile Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel, Türkiye’ye Leopard tankı satışını durdurdu.
Hem tankları bize satacaksın, karını cebe indireceksin, sonra da diyeceksin ki, bunları benim istediğim ordulara karşı kullanacaksın.
Bu tankları kendi güvenliğimizi sağlamak için kullanamayacağız da ne için kullanacağız?
El altından söyledikleri şu; İran ve Rusya’ya karşı kullanabilirsin. Ya da ABD veya benim belirlediğim düşmana karşı kullanabilirsin.
NATO ittifakının garabet taraflarından birini yaşıyoruz. Bizi savunacağına söyleyen ittifak, Türkiye’ye saldırı olduğunda, bana “kendini savunma talimatı” veriyor.
İkinci garabet; PKK’nın elindeki tanksavarların da Alman malı olduğu yazıldı. Alman basını bu iki haberden de haberdar. Lakin Leopar tanklarını kullanma diyor.
Ama PKK’nın elindeki tanksavar silahları için hiçbir açıklama yapmıyor.
Kendi silahını kendin üretmezsen, kendi savunma sanayini kendin işletmezsen olağandışı günlerde elden gelen silahlar, ya işe yaramaz ya da böyle talimatlar gelir.
Savunma sanayimizin öteden beri kurulamamasının nedeni NATO içinde olmamız ve NATO üyelerinin ittifak gereği bizi bir tehdit karşısında koruyacağı güvencesidir.
1952 de, Amerika bize dedi ki, siz silah üretmeyin ben size sizin üreteceğiniz silahlardan daha iyisini vereceğim.
NATO’ya girmeden, ABD ile ikili antlaşmaları yapmadan önce, Kırıkkale Silah Fabrikalarında 22 bin çalışanımız vardı.
Şimdi Kırıkkale Fabrikalarında bin iki yüz civarında çalışanımız var.
Patriotları kiraya verip bir de bizden kira alıyorlar.
Bunların hepsi neden oluyor?
Emperyalizm hem sana silah vermez. Hem de kendinin yarattığı tehditlerde silah kullanmamızı istemez.
Piyasa ekonomisi bizim silah üretmemizi istemez. Ekonomimiz piyasa yoluyla ABD ve AB bağlı olduğundan, sömürüye dayalı bir piyasa şartlarından ötürü, üretim ekonomisi gelişmez. (Bu cümleyi artık TÜSİAD kuruyor)
Teknoloji altı üretim yapmamız istenir.
Emperyalist ülkelerden ithalat, üretimin ekonomisinin önündeki temel engeldir. Üretim ekonomisi olmayınca, ona bağlı olarak savunma sanayisi de gelişmez.
Böyle durum olunca, elin oğlu da istediği silahı kendi karı için satar. Kendisi için tehdit olabilecek silahın ne kendisini verir ne de satar.
Bu durumda üretim mecburidir. Ancak önceden üretmeye başlamamış olmamız sebebiyle, bugün üretelim desek en az on sene gereklidir.
Üretmeyen ülkelerin teknoloji üretmesi de imkansızdır. Teknoloji açığı bilgi açığıdır.
Bilgi üretilirken elde edilen bir olgudur. Bilgi uygulaman çıkar. Bilim çevrelerinde üretilen bilgiler üretimde kullanılır. Lakin siz her şeyi ithal ediyorsanız, bilim kurumlarına da ihtiyaç yoktur. Sadece dışarıdan satın alınan ürünlerin kataloğunu okumayı bilen elemanlar yeterlidir.
İthalatçının dediğini yapmanız yeterlidir.
Ama güvenliğin esas olduğu günlere geldiğiniz de ne üretip ne üretmediğiniz sizin en önemli sorununuz olur.
Ürettiğinizin güvenliğini temin etmek için de ordunun elinde üretim güvenliği sağlayacak silahlar olması gerekir.
Milli savunma sanayi dediğimiz olgu budur.
Hayatta kalmamız ve varlığımızı sürdürmek için üretmeye mecburuz.
25.1.2018
Bir yanıt yazın