NECDET BULUZ
Suriye’de “savaş bitti” derken, iki yeni gelişme, yanı başımızdaki sıkıntı ve tehlikenin habercisi oldu. İki süper güç Amerika ve Rusya’nın Suriye’deki bilek güreşinden öyle görünüyor ki en rahatsız olan ülke Türkiye olacak.
Rusya ile Suriye rejiminin Türkiye’nin de destek verdiği Özgür Suriye Ordusu (ÖSO)’ya karşı başlattığı operasyonlarda sivillerin zarar görmeye başlaması ile sınırımızda yeni bir göç dalgası tehlikesini de beraberinde getirdi.
Şimdi gelişmelere kısaca göz atalım:
Hama kırsalında Rusya destekli hava saldırılarını sürdüren Suriye rejimi, 10 gün içinde 100’den fazla yerleşim birimini ele geçirdi. Bir yandan hava saldırılarından kurtulmak diğer yandan ise rejimin ele geçirdiği köylerden kaçan 300 bin Suriyeli, muhaliflerin kontrol ettiği İdlib bölgesine yöneldi.
Soğuyan hava ve devam eden bombardımanlar nedeniyle şartlar her geçen gün daha fazla ağırlaşıyor. İdlib Yerel Meclisi, mevcut durumun devam etmesi halinde 2 milyondan fazla sivilin Türkiye sınırına sığınmaktan başka çaresinin kalmayacağı uyarısı yapıyor.
Giderek şiddetlenen rejim bombardımanı sebebiyle sınıra giden yollarda kargaşa yaşanıyor. Daha iç bölgelerden Maaret el-Mısriyn ile sınır kasabası Sermede arasındaki 22 kilometrelik yol, mülteci izdihamı ve rejim uçaklarının tacizlerinden dolayı araçla 4 saatte alınabiliyor.
7 yıllık katliam serisini sürdüren Rusya ve İran destekli Esed rejiminin 10 günlük katliam bilançosu ise 170 sivilin öldürülmesi oldu. Suriye’nin birçok bölgesinde ABD, Rusya, Esed ve İran destekli Şii milisler tarafından gerçekleştirilen geçmiş katliamlarda olduğu gibi gibi Hama kırsalı ve İdlib’de de vurulan yerler arasında birçok hastane, okul, cami, pazaryerleri bulunuyor. Morek, Han Şeyhun, Serakıp, Resmel Abiyd, Cebriyye bölgelerinde 3 hastane, 2 cami ve 1 pazaryeri son saldırıların hedefi oldu.
Türkiye sınırına akın eden 100 bin kişinin açıkta kaldığı da gelen haberler arasında yer alıyor. Suriye Yardım Koordine Birimi Derneği Başkanı Muhammed Hasno, yardım kuruluşlarının sivillere çadır yetiştirmek için büyük çaba gösterdiğini, ancak sınırda kamp alanı kalmadığını söyledi.
Suriye’de Beşşar Esed rejiminin başkent Şam’da ablukada tuttuğu Doğu Guta’ya saldırıların devam ettiği de bildiriliyor. Rejime ait Rus yapımı savaş uçakları, gerginliği azaltma bölgeleri içinde yer alan Doğu Guta’nın Arbin ve Harasta beldelerine hava saldırısı düzenledi. Saldırıda 26 sivil hayatını kaybetti.
İnsani yardım görevlisi Muhammed Hasno, insanların dalga dalga tehlikeli bölgeden kaçarak sınıra yöneldiğini ve bölgede herkesin durumun daha fazla ağırlaşmaması için ‘yağmur yağmasın duası’ yaptığını kaydetti.
Hava saldırılarına maruz kalan bölgelerden sadece biri olan Temenna bölgesinden yüzde 60 oranında sivilin evlerini terke mecbur kaldığını ve sınıra geldiğini belirten Hasno, “Harem, Sermede, Dar’et Izze, Eriha, Cebel Saman, Cisr’eş Şuğur ve Sıkılbiyye gibi sınıra sıfır noktalara 300 binden fazla sivil geldi. Bu sivillerin sadece yüzde 16’sı sistemli yerleştirmeye tabi tutuldu. Ancak halkımızın yüzde 84’ü malesef rastgele yerlerde barınmaya çalışıyor” diye konuştu
Şimdi gelelim yanı başımızdaki ikinci büyük tehlike ve sıkıntıya:
“DEAŞ ile mücadele bitinceye kadar destek vereceğiz” diyerek Türkiye’yi oyalayan Amerika, şimdi de Suriye’deki PKK/ YPG ‘lileri düzenli orduya çevirmek için son derece tehlikeli bir adımı atmış bulunuyor.
İlk aşamada özel eğitim verilen 400 teröristin örgütün özel güçlerine katıldığı tespit edildi. Amerika’nın verdiği son teknoloji ürünü silahlarla donatılan bu özel eğitimlilerin “sınır muhafızları” olarak görev yapacağı ifade ediliyor “Kuzey Ordusu” olarak da adlandırılan bu terörist grupların özellikle Türkiye’yi hedef alabileceklerine de dikkat çekiliyor.
Bunun anlamı şudur:
PKK, artık yanı başımızda düzenli ordu haline getiriliyor.
Amerika Savunma Bakanlığı ve CIA’nın ortaklaşa eğittiği PKK/ PYD’li teröristlere daha önce olduğu gibi şimdi yeni silah ve teçhizatların verilmesine de devam edileceği açıklandı.
Özetle, Amerika’nın Türkiye düşmanlığı bütün hızı ile sürüyor.
Şimdi, Türkiye’nin İdlib’e askeri müdahale edip etmeyeceği tartışmaları daha da alevlenmiş görünüyor. Çünkü sıkıntı giderek büyüyor.
Esed rejiminin İdlib’e düzenlediği saldırıları tırmandırması üzerine, Türkiye devreye girdi. Rusya ve İran büyükelçileri Dışişleri Bakanlığına çağrılarak saldırılardan duyulan rahatsızlık dile getirildi.
Son olarak diplomatik kaynaklardan alınan bilgiye göre, Astana’da rejimin garantörlüğünü üstlenen Rusya’nın Ankara Büyükelçisi Aleksey Yerhov ile İran’ın Ankara Büyükelçisi Muhammed İbrahim Taherian Fard’a Türkiye’nin bu konudaki tepkisi ile rahatsızlığı güçlü ifadelerle dile getirildi.
Görebildiğimiz kadarı ile Suriye üzerinden oynanmakta olan oyun yeni gelişmelerle devam edecek gibi.
necdetbuluz@gmail.com
www.facebook.com/necdet.buluz
.
Bir yanıt yazın