Babaları Ali Yardım tarafından öldürülen 4 yaşındaki Elif Mina ile 2 yaşındaki Miray Hira’nın annesi Dilek Yardım, çocuklarının musalla taşına konulan tabutlarına sarılarak uzun uzun ağladı, gözyaşı döktü. İki çocuğunun yanında getirdiği emziklerini öptü.
Acılı anne feryat ediyordu: “İki çocuğum öldü benim, emziği elimde kaldı. Kimsecikler sahip çıkmadı bana. Korudum, kolladım, sığınma evlerinde kaldım ama sahip çıkamadım çocuklarıma. Şu anda hiç kimsem yok. Polise, savcıya ‘Beni bu adamdan kurtarın’ diye yalvardım. Kim sahip çıkacak bana, kim verecek o çocukların hesabını?”
Dilek Yardım, babası Hasan Yardım’a da isyan etti: “Kapınızı çaldım, kimse yardım etmedi. Cenazeye ne yüzle geldiniz. Hepinize yalvardım. Hiçbiriniz sahip çıkmadı bana. Hiçbirinizi istemiyorum, gidin buradan” diye bağırdı.
Maltepe’de cinnet geçiren 29 yaşındaki Ali Yardım, pompalı tüfekle iki kızını vurduktan sonra intihar etti. İki çocuğun babası Ali Yardım içki içiyordu. Çalışmıyordu. Kadın, eşine boşanma davası açmıştı. Adam direndi. Eşine tehditler savurdu. Hatta onu bıçakladı. Dilek yine boşanma davasından vaz geçmedi.
Sonunda olan oldu. Geriye gözü yaşlı, kimsesiz, yalnız, paramparça olmuş bir anne kaldı.
Şu anda her evde pompalı tüfek var. Hangi kafayla izin verildiyse. Çarşıdan kavun karpuz alır gibi alıyorlar. Diledikleri gibi kullanıyorlar…
Hepiniz suçlusunuz.
Gelen felaket, ölümler karşısında hiçbiriniz önlem almadınız. Ne anayı ne çocukları koruyabildiniz…
Çünkü Türkiye bir Arabistan, bir Afganistan, bir İran olma yolunda hızla ilerliyor. Şeriata giden yolda taşlar hızla döşeniyor.
Kadın her geçen gün değer yitiriyor. Aşağılanıyor. Küçük görülüyor. Adam çıkıp ulu orta bağırıyor: “Karım değil mi döverim…” Anneler küçücük kızlarıyla önce bıçaklanıyor, sonra üzerlerine benzin dökülerek yakılıyorlar…
Çünkü anaokullarında başlatılan din dersleri ile bebelere “Cinsel eşitsizlik” öğretiliyor, gencecik beyinlere “Erkeklerin kadınlardan üstün olduğu yerleştirilmeye çalışılıyor.“ Her üç dinde de kadın, erkeğin kaburgasından yaratıldığı inancı ile güçsüz, zayıf, yeteneksiz gösterilmek isteniyor.
Sosyal Doku Vakfı Başkanı “6 yaşında kızla evlenilebilir” diyor.
Furkan Vakfı Kurucusu çıkmış konuşuyor:
“Ne diyor İslam, annen de olsa diz kapağının altından göbeğine kadar ve sırtına bakamazsın. Annen de olsa, diz kapağının üstü tahrik eder. İslam gerçeği konuşuyor. Hayal âleminde değil İslam. Tozpembe hayallerde gezmiyor İslam. ‘Olmaz canım, annesiyle olur mu, bacısıyla olur mu?’ İslam hayal kurmuyor, gerçeği söylüyor. ‘Olur’ diyor. Biri yapmazsa biri yapar. ‘Olur mu?’ diyenlerin başlarına geliyor.”
Konya’nın Selçuklu İlçesi’ndeki Ayşe-Kemal İnanç Kız Anadolu İmam Hatip Lisesi’nin felsefe öğretmeni, “KIZ ÖĞRENCİNİN GİYDİĞİ EŞOFMAN ONU ÇIPLAK YAPAR!” diyor ve ekliyor:
-Beden eğitimi dersi bu ümmetin kızlarını soyma dersi olarak konuldu ve yine öyle devam ediyor… Hem de zorunlu, bu zillet bu ümmete yeter… Bir beden eğitimi öğretmeninin karşısında vücut kıvrılıyorsa ne kadar olması önemli değil, onun adı zinadır!..
- yüzyılda şu din ulemasının (!) söylediklerine bakar mısınız? Tümünün de hedefinde kadın var… Tümünün de hedefinde kadının örtünmesi eve hapsedilmesi, evine ve erkeğine köle edilmesi var… Gizlenmesi var… Tümünün de hedefinde kadın gövdesi, bacak, göğüs, saç, kol, diz, cinsellik, tahrik, don var…
Anasının diz kapağının üstü bile onu tahrik ediyormuş…
Hiçbirisi de kadını kendisine eşit bir cins, erkekle eşit haklara sahip bir toplumsal varlık olarak görmüyor… Yar, ana, kız kardeş olarak görmüyor… Onu sadece ve sadece tahrik unsuru, seks metaı olarak görüyor…
Onu bir cinsel obje, bir cinsel tahrik aracı gibi algılıyor…
Diyanet çıkıyor fetva veriyor: “9 yaşında kız evlenebilir, çocuk doğurabilir…” Toplumdan gelen tepkiler karşısında bu söz, son sürat siteden kaldırılıyor… Diyanet geriliyor. Düşüncesinden vaz geçiyor. Daha sonra da evlilik yaşının alt sınırının 17 olduğunu açıklıyor.
Belki de bir yerlerden gelen emirle önce ileri atılıyor, sonra da söylediklerini yutuyor. Bir çeşit şeriatçı taktiği bu. Toplumu yoklaya yoklaya, test ede ede, alıştıra alıştıra ilerliyorlar.
Ve zamanla söylediklerini hayata geçiriyorlar.
Devletin en yetkili kişisi, Başbakan Yardımcısı ve hükümet sözcüsü de diyanetin bu çıkışını bakın nasıl savunuyor. Bunu yaparken Türkiye Cumhuriyeti anayasasında yer alan laiklik ilkesini tamamen unutuyor. Yasalarımızdaki evlenme yaşını çöp kutusuna atıyor…
Şunu söylüyor: “Diyanet’in uygulayacağı tek kanun var fetva verirken, Allah’ın kanunlarıdır…”
Onlara göre kadın bir tapulu mal gibi, erkeğinin mülküdür, emir kuludur, hizmetkârıdır… Döver de söver de öldürür de…
Bir zamanlar, “Kadın evinin süsüdür…” diyordu eski savunma bakanı… Ve kendisinden iş isteyen bir bayana, Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, “Evdeki işler yetmiyor mu?” diye soruyordu… Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ise, “Kadınlar iş aradığı için işsizlik yüksek.” Gerekçesi ile memleketteki işsizliği, açıklamaya çalışıyordu…
Dünya Cinsiyet Ayrımcılığı Raporu’na göre Türkiye’nin 136 ülke arasında yeri 120. sırada bulunuyor. Sıralamada Türkiye’den hemen sonra gelenler ise Gana, Tanzanya, Katar gibi ülkelerdir…
AKP’nin kadını aşağılayan bu politikaları sonucunda “kadına yönelik şiddet yüzde 1500 artış göstermiş, fuhuş, cinsel taciz, erken evlenmeler sonucu intiharlar, aldatmalar, boşanmalar” doruğa ulaşmıştır… Ölümler, zulümler karşısında gözyaşı sel olup akmaktadır.
Bütün bunlara sebep olanlara diyoruz ki:
“HEPİNİZ SUÇLUSUNUZ… VAKTİ, SAATİ GELDİĞİNDE HEPİNİZ YARGILANACAKSINIZ…
(alieraslp37@gmail.com)