TAKKE DÜŞTÜ KEL GÖRÜNDÜ
Hüseyin MÜMTAZ
Sinirlenmeyin, Trump’ın Kudüs çıkışı aslında iyi oldu, öyle bir ayna tuttu ki, kimin ne mal olduğu meydana çıktı, bin yıllık defterler açılıp kirli hesaplar ortaya döküldü.
Konuyu geçmişte orasından burasından defalarca kurcalayan bir kişi olarak meselenin tam bir isabetle “ceddin-deden” noktasına gelmiş olmasına da fazlasıyla memnun oldum.
Trump’a tepki olarak Türkiye’nin İstanbul’da topladığı İslam İşbirliği Teşkilâtı’nda sergilenen “katılanlar/katılmayanlar/düzeysiz katılanlar” cetveli bir anlamda ilk işaret fişeği idi.
57 üye ülkeden şu 8’i hiç katılmadı; Benin, Guyana, Türkmenistan, Kamerun, Surinam, Gine Bissau, Mozambik, Suriye (üyeliği askıda).
Katılan 49 ülkeden 28’i “üst düzey”; 21’i “alt düzey”den temsil edildi.
“Düşük seviyede” katılan 21 İslam ülkesi arasında Umman, Bahreyn, BAE, Tunus, Mısır, Suudi Arabistan’ın bulunması özellikle dikkat çekti.
Mısır ve Suudilerin, Trump’la beraber Riyad’da ışıklandırılmış yer küreye el koyduklarını/el bastıklarını unutmadınız değil mi?
İşte o “lideri katılmayan” BAE’nin Dışişleri Bakanı Abdullah bin Zayed bir hafta sonra; “Iraklı bir Twitter kullanıcısının şu paylaşımını” kendi Twitter sayfasında tekrarladı;
“1916 yılında Türk Fahri Paşa’nın Medinetü’l Münevvere halkının hakkına girdiğini ve onların mallarını çaldığını, onları kaçırdığını, Şam’dan İstanbul’a ‘Seferberlik’ ilan ederek, Medine’deki el yazması eserleri çaldığını biliyor muydunuz?” dedi.
Ve çanak çömlek patladı.
Torun Abdullah Bin Zayed ceddinden-dedesinden intikal eden, bizim ise defalarca dile getirdiğimiz “Irak havaleli” 1000 yıllık miras kinini kusuyordu.
Sevseniz de sevmeseniz de şimdi o mehterin tam zamanıdır;
“Ceddin deden neslin baban
Hep kahraman Türk milleti
Orduları pek çok zaman
Vermiştiler dünya’ya şan”
“Türk” Fahri Paşa’nın ceddi, dedesi bellidir, Türkoğlu Türktür; soyadı bile “TÜRKKAN”dır.
Ya senin ceddin nedir bin Zayed?
General Fahri Türkkan hem öyle Türk’tür ki; “Padişahımız Efendimiz” tarafından İstanbul’da kurulan Kürt/Nemrut Mustafa Paşa Divan-ı Harbince ölüme bile mahkûm edilmiştir.
Yâni Fahri Türkkan da paşadır, Nemrut Mustafa da.
Biz meğer ne paşalar görmüşüz!
Öyle paşalar görmüşüz ki omuzlarında rütbe var; öyle rütbeler görmüşüz ki altında kimse yok.
Ha bu arada; bin Zayed’in “retweet” ettiği metnin asıl sahibinin “Iraklı” olduğu arada kaynamasın lütfen…
Demek ki özelde TÜRKKAN, genelde TÜRK düşmanlığı Basra’dan Bağdat’a uzanan 100 yıllık saklı bir kin.
Basra harap olmuş haberimiz yok.
Neyse ki bin Zayed’e hakettiği cevap, devletin en üst kademelerinden itibaren silsile-i meratib usülünce ânında ve defalarca, üstelik anlayacağı dilde verilmiştir.
“Adi, alçak, şımarık, terbiyesiz” bin Zayed…
Lâfı toparlarken içimiz acıtan o can alıcı soruyu bir daha soralım;
1000 yıllık bu coğrafyada Türkleri, Kürtleri, Pomak ve Romanları, Lâzları, Çerkezleri ve sair mozaik renklerini birleştiren, birleştirebilen bir çimento olan İslâmiyet; Araplarla Arapları ve Araplarla Türkleri neden bir türlü birleştiremiyor?
Yoksa gerçekten “Ümmet Kudüs Yorgunu”mu? (Ahmet Hakan)
Fahrettin Paşa’nın hayat hikâyesi bir haftadır her yerde defalarca yer aldığı için tekrarlamayacağım ama üzerinin örtülmemesini dilediğim bir nokta var.
Paşa çekirge bile yiyerek “Padişah fermanına rağmen” Medine’yi işbirlikçi Araplarla-İngilizlere teslim etmez. Fakat bir gece ansızın “bazı subaylar” tarafından derdest edilip, İngiliz’e teslim edilir.
Kendi komutanlarını düşmana teslim eden o hainlerin isimleri elbette bir yerlerde vardır.
Kimdir onlar? Kimlerdir, kaç paralık adamlardır? Bilinmesinde, cedlerinin, dedelerinin kimliklerinin sonraki nesillere aktarılmasında büyük fayda görüyorum.
Ya İstanbul’daki İİT toplantısında alçak profil sergileyip, BM Genel Kurul oylamasında “evet” diyen Arap ülkelerinin tutumuna ne diyeceksiniz?
“Geleneksel diplomatik kıvraklık” mı?
*****
Evet, bitirirken gündemdeki soruyu tekrar soralım;
Bre âdi, alçak, petrol parası şımarığı, terbiyesiz, şerefsiz, dangalak herif;
Benim dedem, babam, yedi ceddim belli de seninki kim, neredeydi “ecdadın” yedi düvelle çarpıştığımız o cehennem yıllarında? 22 Aralık 2017
Bir yanıt yazın