BM GENEL KURULU’NDA “ULUSLARARASI DÜZEN” OYLAMASI

Amaç: “Güvenlik, Refah, Değerler” bileşeninde ABD’nin liderlik ettiği Uluslarararası Düzen’in  gelişimidir.
Batı; bu sınırsız dünyayı askeri gücünü yedekte tutarak etkili ekonomik ve siyasi gücü ile demokrasi, yetki devri, yeniden yapılandırmalar gibi yöntemlerle oluşturmaktadır.

*

Bu noktada 2018 ABD Ulusal Strateji Belgesi’nin, Rusya ve Çin’i  “ABD değerlerine meydan okuyan rakipler ” olarak kabul ettiğine,
Ama işbu amaç doğrultusunda;
Rekabetin koordinasyonla geliştirilip bu ülkelerle ortaklığının oluşturulması halinde, bölgesel krizlerin daha az tehdit oluşturacağı, bölgesel çalkantıların büyük oranda önleneceğini kurguladığına işaret etmek gerekiyor.

*

Halbuki AKP Genel Başkanı R.T.Erdoğan; rasyonel aklın egemenliği dışında kalmış, kendi savaşını veren ama bu savaşta mütemadiyen yenilen bir kısım  insanın romantik ve acıklı başkaldırışının lideridir.
Onun kümesindekiler, küresel zenginliğin başlıca hammaddesi ve ürünü olan “Bilgi”nin yaratılması ve sermaye hareketlerine cazibe oluşturması anlamında “İletişim”i  anlamaktan çok uzaktır.

*

Onlar Batı’nın aydınlama yöntemlerini tersliyorlar.
Ya? Dinamik bir toplumsal yapının inşa edilmesi yerine  nifakçı, ikiyüzlü ve takiyyeci  karakterleri ve ekonomik ve siyasal yönetim anlayışlarıyla bireysel ve toplumsal hafızayı zayıflatıyorlar.
Ancak tuhaf ve rahatsız edici sosyo-kültürel yapılar kurabiliyorlar…

*
Artık bu kümenin;
1- “İslamcılık İdeolojisi” üzerinde inşa ettiği “Türkiye’den İslam coğrafyasında” siyasi ve ekonomik durumda istikrar ve büyüme için gereken çok yüksek maliyetin tedarikinde stratejilerin eksikleri nedeniyle kilit sorunları asla çözemeyecekleri,
2- Bu lider ve kadroların İslam Birliği felsefesinde hizmetkârlar olduğu ve kitlelerini Batı tipi düzenin gayri İslami bir istibdat düzeni olduğuna azmettirdikler ve İslami radikalizmi ürettikleri,
3- Bu lider ve kadroların oluşturduğu dinamiklerin kapsamlı bir Ortadoğu barışının fiilen beklemede kalmasına ve ülkeler arasındaki izolasyonunu büyütmesine neden oldukları,
4- Halbuki Ortadoğu’nun parçalanmasının son perde olduğu,
5- Bu yüzden bölgeyi bir arada tutma ve hoşgörü, özgürlük ve demokratik istikrar temelinde yeniden inşa etmek fırsatının kaçırılmaması gerekliliği,
6- Batı’nın bir zaman önce bazı hesaplar uğruna ya da  aldanarak İslamcılığın demokrasiye aykırı olmadığı öngörüsüyle yol verdiği İslamcı siyasetin nirengi noktası olan İslam Birliğinin ne menem bir küresel tehdit olduğu bihakkın anlaşılmıştır.

*
Şimdi bu amaçta fakat uygulama yöntemlerinde farklılıklarına rağmen Batı;
1- Bu İslamcı İdeolojiyi ve IŞİD  benzeri İslamcı terör örgütlerini ortadan kaldırmak,
2- Ortadoğu’da İsrail ve Filistin arasında barışı sağlamak,
3- İran’ın nükleer bomba kullanma olasılığını engellemenin siyasetini yürütüyor.

*
O yüzden, İsrail ile Filistinliler arasında bir kez ve herkesin barışacağı  “nihaî anlaşma” dan bahsediliyor.
Herkes anlaşmanın İsrail’in Arap Dünyası ile geliştirdiği ve yürüttüğü ilişkilere dayandırdığı yeni strateji çerçevesinde olduğu biliyor.

*
Buna göre, ABD 6 Aralık’ta Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak kabul ederek bir adım atmıştır.
Bu kararın altındaki ana hatları;
1- İsrail ve Suudi Arabistan önderliğinde,
2- İsrail’in 1967 savaşında işgal ettiği tüm topraklardan çekilmesi,
3 -Filistinli mülteciler sorununa adil bir çözüm için çağrıda bulunulması,
4- İsrail’in Batı Şeria ve Doğu Kudüs’teki yasa dışı yerleşimlere son vermesi,
5- 1967 sınırlarında kurulacak ve başkenti Doğu Kudüs olacak bağımsız bir Filistin devletiyle beraber “iki devletli çözüm” oluşturuyor.

*
Ne ki, bu karar; Batı’nın kendisini mutlaka tasfiye edeceğini bilen “İslamcı İdeoloji” nin lideri Erdoğan’da bir kez daha,
“Madem beni sevmeyecektin, beni neden yarattın?” infiali oluşturmuştur.

*
Nitekim, Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak kabul eden ABD’yi  kararından döndürmek amacıyla,
Türkiye ve Yemen’in talebi üzerine gerçekleşen ve Güvenlik Konseyi’nin aksine hiçbir ülkenin veto hakkının bulunmadığı ve bağlayıcı olmayan tasarı için üçte ikilik çoğunluğun arandığı,
Perşembe günü (bugün) BM Genel Kurulu’nda Kudüs oylaması öncesinde;

*
ABD Başkanı D.Trump, Kudüs tasarısına destek verecek ülkeleri “maddi yardımları” keseceklerini belirten,
“Dün Nikki’nin (ABD’nin BM Daimi Temsilcisi Nikki Haley), BM’de paralarımızı alıp sonra da Güvenlik Konseyinde bize karşı oy kullanan ya da Genel Kurulda aleyhimize oy kullanma potansiyelini taşıyan ülkelere gönderdiği mesaj hoşuma gitti.
Yüzlerce milyon hatta milyarlarca dolar alıp sonra bize karşı oy kullanıyorlar. Peki, bu oyları takip edeceğiz. Bırakalım aleyhimize oy kullansınlar, biz de parayı muhafaza etmiş oluruz. Umrumuzda değil” ifadesi karşılığında,

*
Erdoğan’ın Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun;
“Ne yapacaksınız isimleri alacaksınız da? O ülkelerin de işgal edilmesine müsaade edeceksiniz ya da onları cezalandıracak mısınız?
Artık dünya değişti. Artık ben güçlüyüm, o nedenle de haklıyım anlayışı değişti. Artık dünya haksızlıklara isyan ediyor. Artık hiçbir onurlu millet, hiçbir şerefli devlet bu tür baskılara boyun eğmez” tepkisinde yer alıyor.

*

Perşembe günü (bugün) BM Genel Kurulu’da bütün dünyanın gözü önünde,
AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın aslında “Kurtuluşu ” için “İslamcı İdeolojisi” doğrultusunda kendisini Müslüman dünyasının liderlik pozisyonuna getirmesi,
ABD’nin BM Daimi Temsilcisi Nikki Haley’in bu oylamayı ülkesinin ” Unutulmayacak bir Hakaret” sayan çabası arasında,
Kaybedenin yakın gelecekte Türk Milleti’nin olacağı deli bir oylama sahne alıyor…

22. 12. 2017

* - 2016122000365119 b6cd9a985a26721049b8bc84a57fcd2b

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir