Mafya, Tarikat, Gladyo düzeni…

15 yıldan bu yana sözlüğümüz, sözcüklerimiz, konuşmalarımız değişti.

Toplum kuralları, toplum düzeni değişti…

Toplum yapımızı, toplumun DNA’sını, ahlak anlayışımızı bozdular…

Diyanet fetva veriyor: “Babanın öz kızına şehvet duyması haram değildir…” Tarikat Şeyhi ve imam fetva veriyor, “7 yaşındaki kızı erkek hoca okutamaz, 3 yaşındaki kız çocuğu amcasının yanına külotla çıkmamalı…”

Ondan sonra toplumda “Küçük çocuklara tecavüzler, sapıklıklar neden artıyor?” diye soruyoruz…

Şaşkınlık içindeyiz. Sudan çıkmış balığa döndük…

“Haram parayla, yolsuzluk parasıyla hacca gidilir mi?” diye soruyorlar, diyanet “helaldir gidilir” diyor.

Bir AKP milletvekili de çıkmış “Günah işleme özgürlüğü”nü savunuyor.

Şunları söylüyor:

“İnsanların günah işleme özgürlüğünü elinden alacak şekilde bireylerin hayatlarına müdahale etmek anlayışı, düşünce biçimi, muhaberat devletinden öte bir anlayıştır…”

Ne zaman söyledi bunu? 17 Aralık operasyonlarında…

Bu sözle, ayakkabı kutularından ve evlerden çıkan milyarların, para sayma makinelerinin, çelik kasaların günah olduğu kabul ediliyordu bir bakıma…

Şimdi ben de soruyorum:

Günah işlemenin özgürlüğü olur mu?

Talanın, vurgunun, yolsuzluğun özgürlüğü olur mu?

Hırsızlığın, yalan söylemenin, haram yemenin özgürlüğü olur mu?

Ne yazık ki, her çeşit toplumsal yaşam değerlerinin ayaklar altına alındığı bir dönemden geçiyoruz…

Kanun hükmündeki kararnamelerle ülke yönetiliyor… İşlerine gelen yasaları en kısa sürede çıkarıyorlar, işlerine gelmeyenleri sümen altı yapıyorlar ve “Yolsuzluk, vurgun” araştırmalarını en kısa sürede engelliyorlar…

Bir mecliste, bir yolsuzluğun araştırılması niçin yapılmaz?

Sövme, sayma, hakaret, kaba kuvvet günlük konuşma dilimiz oldu. Her yerde, otobüste, sokakta, caddede, otelde… Giyimini, kuşamını beğenmedikleri insanlara saldırıyorlar.

Bu saldırı sonucunda suçlular yakalanıp, gözaltına alınıyorlar, ama 2 saat sonra da serbest bırakılıyorlar…

Cangıl ormanına döndük. Gücü yeten gücü yetene… Bileği kuvvetli olan hakkını, hakkından fazlasını alıyor… Altta kalanın canı çıkıyor.

Hoşgörü, incelik, nezaket uçtu gitti.

İçişleri Bakanı Muhalefet Partisi liderine kürsüden “Sen bittin” diye bağırıyor…

Mafya ağzıyla…

Sonra ardından Parti Başkanı çıkıyor, Muhalefet Partisi Başkanına “Man Kafa” diyor…

Türkiye, Türkiye olalı, ne böyle bir iktidar, ne böyle bir yönetim, ne böyle bir Başkan ne böyle Başbakan, ne bakanlar ne de milletvekilleri gördü.

Değerli Sümerolog, yazar Muazzez İlmiye Çığ bile, bir zamanlar:

“100 yaşına geldim, böyle başbakan görmedim” demişti.

Biz de şimdiye dek böyle bir meclis görmedik.  Birbirine kafa, tekme atan, yumruk sallayan, ağza alınmayacak küfürler savuran milletvekilleri kapladı her yanımızı…

Böyle bir Türkiye’yi rüyamızda görsek inanmazdık.

Türk Toplumu değişiyor artık. Hem de hızla değişiyor.

Türkiye, eski Türkiye değil şimdi… Yoz Batı kültürüyle,  çağ dışı ümmet kültürünün yan yana, iç içe yaşadığı; ulus devlet, ulusallık, vatan kavramlarının değer yitirdiği bir dönemden geçiyoruz… Sisli, puslu, bulanık bir ortam. Televizyon adları, işyeri levhaları İngilizce. Dil hızla kirleniyor. Kültür hızla kirleniyor… İnsanı insan yapan değerler yok ediliyor…

Toplumsal değerlerin yerini para aldı şimdi. En yüce değer para…

Bir yanda görkemli arabalar, katlar, yatlar, havuzlu villalar, Amerika’nın, Avrupa’nın lüks mağazalarından giyinen sonradan görme zenginler; öte yanda giyimiyle, kuşamıyla, yaşantısıyla Ortadoğu’nun Arap ülkelerine benzeyen mahalleler, caddeler, sokaklar…

Bazı kentlerde, mahallelerde Arap mülteciler Türklerden daha fazla… Milyonlarca insanımız yokluk, yoksulluk, sefalet içerisinde yaşarken onlara milyarlar akıtılıyor…

İki eşli, üç eşli milletvekilleri…

En sert namus bekçiliğinin ve ahlak savunuculuğunun yapıldığı bir dönemde namus ve ahlak ayağa düştü… Bedenini satanlar hızla çoğalıyor…

Toplumda gerginlik, bunalım, kriz, ahlak çöküntüsü, adam öldürmeler, cinnet geçirmeler, intiharlar en yüksek düzeyine ulaştı. Bu kötü gidişe bağlı olarak, fuhuş, ırza geçme ve çocuklara cinsel taciz en yüksek düzeyine ulaştı.

Bu ülkede devrimciler, yurtseverler yeniden “Ateşten gömleği” sırtlarına giymeden, yeniden birleşip bütünleşerek, yeni bir Kurtuluş Savaşına başlamadan, bu hızlı çöküş, parçalanma, ulusal onur kaybı devam edecektir…

(alieralp37@gmail.com)

15 yıldan bu yana sözlüğümüz, sözcüklerimiz, konuşmalarımız değişti. - 5 300x283 1

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir