Değerli Yurtseverler,
Çok ilginç gelişmeler oluyor. Her gün FETÖ ÖRGÜTÜ’nün yeni bir icraatine tanık oluyoruz. Tabi örgütü bizim kadar tanımayan çevreler bu durum karşısında şaşkınlıklarını gizleyemiyorlar. Bu doğal bir durum. Ama bizim için değil. Eğer sizler de yıllarca CIA’nin ve taşeronu FETÖ ÖRGÜTÜ’nün yakın markajında kalsaydınız sizler de şaşırmazdınız. FETÖ ÖRGÜTÜ, Rus Büyükelçi Karlov’a suikast düzenlemeden önce bu köşeden kamuoyunu uyarıp REZERVE TETİKÇİKLERİNher an bir eylem yapabileceğini söylemiştik ama medya bu uyarımızı es geçti ve nihayetinde KARLOV SUİKASTİ oldu. Grup Sözcümüz Erkut bey 2001 yılında FETÖ ÖRGÜTÜ tarafından kaçırılıp 3 gün ağır işkence gördü, başka kaçırılma vakaları da olabilir dedik, nitekim o da oldu. Dün bu köşeden kaçırılma vakalarını yazdık. Yine daha önce efsane istihbaratçı ve Ergenekon Sanığı Kaşif Kozinoğlu’nun FETÖ ÖRGÜTÜ’nün önemli bir hedefi olduğunu ve elektro-manyetik suikaste uğradığını söyledik – isteyen 2011 yılında yazdığımız aşağıdaki yazımızı tekrar okuyabilir – şimdi o da doğrulandı. Kaşif Komutanımız çok önemli bir nedenden ötürü FETÖ’cülerin önemli hedefleri arasındaydı.
Neyse, biz lafı uzatmadan usta Gazeteci Uğur Dündar’ın yazısını dikkatinize sunalım. Okuduktan sonra İstihbarat Uzmanı ve Grup Sözcümüz Erkut beyin 2011 yılındaki yazısına da bir göz atın.
DİPNOT : Ama bir şey net olarak ortaya çıktı. Bu ülkede sözünüzün dinlenmesi için 1 karış sakalınız olması gerekiyor. Biz de yönetim olarak karar verdik, topluca sakal uzatacağız. Başka türlü ciddiye alınmıyoruz maalesef ulusal medya tarafından J
UĞUR DÜNDAR : BU YAZIYI OKURKEN ‘OLMAZ BU KADAR’ DİYECEKSİNİZ !. . (14 Aralık 2017)
Yıl 1991…
Genelkurmay Özel Kuvvetler Komutanlığı’nda görevli iki bordo bereli üsteğmen yeni mezun olan teğmenler arasından birliklerine katılacak iki adayı seçmek üzere Eğirdir Komando Okulu’na gidiyorlar.
Üsteğmenlerden biri daha sonra Milli İstihbarat Teşkilatı’na (MİT) geçip başarılı görevler yaptıktan sonra FETÖ kumpasıyla atıldığı Silivri Zindanı’nda hayatını kaybedecek olan efsanevi istihbaratçı Kaşif Kozinoğlu’dur.
Üsteğmen Kozinoğlu ve görev arkadaşı 10 günlük bir çalışma sonucunda komando kursuna katılan yaklaşık 400 teğmen içinden en başarılı buldukları iki adayı belirliyorlar.
Ancak Ankara’ya döndüklerinden kısa bir süre sonra ilginç bir sürprizle karşılaşıyorlar!. .
Çünkü kendilerinin seçtikleri adaylar yerine iki başka teğmenin gönderildiğini öğreniyorlar!
* * *
İlk şaşkınlığı atlattıktan sonra torpilli teğmenlere sağlanan bu ayrıcalığın nereden kaynaklandığını öğrenmek amacıyla haklarında istihbarat çalışması başlatıyorlar. Araştırma sonucunda bunlardan birinin o zamanki adıyla Fetullah Gülen Cemaati ile bağlantılı olduğunu tespit ediyorlar.
Bunun üzerine oturup rapor yazıyorlar.
Bilgi kaynağım olan üsteğmen bu kişi için “Takip ve kontrol edilmesi gerekir müstakil görev yapamaz” diyor Kaşif Kozinoğlu ise daha sert bir ifade kullanıyor:
“Bağlantıları nedeniyle TSK’da barındırılmayıp derhal ihraç edilmeli!. . ”
* * *
Ancak bu teğmenin arkasındaki gizli el raporları sümen altı ediyor!
Ve FETÖ’cü subay terfi kademelerini jet hızıyla geçmeye başlıyor…
* * *
Buraya kadar anlattıklarımdan Kaşif Kozinoğlu’nun 2011 yılında hayatını kaybedeceği Silivri Zindanı’na FETÖ kumpasıyla gönderilmesinin nedeni ortaya çıkıyor.
* * *
Yıllar geçiyor takvimlerin 2013 yılı Mayıs ayını gösterdiği günlerde dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel kurmay albay rütbesine yükselerek generallik terfisi bekleyen ve o FETÖ’cü teğmen hakkında “görev yapamaz” raporu veren yurtsever Atatürkçü subayı çağırıyor.
“Seni Askeri Şura’da general yapacağım” diyor.
Ancak yurtsever askerlere yönelik kumpasların had safhaya varması üzerine o albay daha birkaç yıllık süresi olmasına rağmen Şura’yı beklemeden çok sevdiği Silahlı Kuvvetler’den kendi isteğiyle emekli oluyor…
* * *
Ta teğmenliğinden itibaren arkasındaki sihirli güç sayesinde sürekli el üstünde tutulan ordudan atılması gerekirken kurmay albaylığa kadar tırmandırılan FETÖ’cü ise ne oluyor biliyor musunuz?
2014 yılı Yüksek Askeri Şurası’nda general oluyor!. . Hem de birinci sıradan!. .
Peki bu kişinin kim olduğunu biliyor musunuz?
15 Temmuz gecesi gerçekleşen hain kalkışma sırasında Özel Kuvvetler Karargahı’nı ele geçirmek üzere Diyarbakır’dan emrindeki özel harekatçı askerlerle geldiği sırada Şehit Astsubay Ömer Halisdemir tarafından vurulan FETÖ’cü Tuğgeneral Semih Terzi!. .
* * *
FETÖ’cü Terzi’nin önlenemez yükselişini tüylerim ürpererek dinledim ve yazdım.
Bu vesileyle kahraman Astsubay Kıdemli Başçavuş Ömer Halisdemir başta olmak üzere 15 Temmuz Şehitleri’ni sevgi saygı ve rahmetle anıyorum.
LİNK :
Şimdi de Erkut Ersoy’un 2011 yılında yazdığı yazıyı aşağıda dikkatinize sunuyoruz.
Değerli Yurtseverler;
Ergenekon Sanığı Kaşif KOZİNOĞLU Duruşmasına 10 gün kala iddiaya göre YOĞUN SPOR nedeniyle 13 Kasım 2011 tarihinde kalp krizinden öldü. İddia bu şekildedir ama tespit doğru değildir. Otopside herhangi bir zehirlenme belirtisine de rastlanmamıştır. Rahmetli Kozinoğlu’nu öldürenler ile rahmetli BBP LİDERİ Muhsin Yazıcıoğlu’na suikast düzenleyenler aynı gruptur.
Ek’te CIA ve NSA’deki dosya ismi olan MK ULTRA ya da diğer adları olan TELEGRAM, BETATRON, ELECTRO-MAGNETIC SURVEILLANCE hakkında bilgi yer alıyor. İncelediğinizde küresel gizli teknolojilerin ne boyutta olduğunu daha iyi kavrayacaksınız.
DÖKÜMANI BURADAN İNDİREBİLİRSİNİZ.
KAŞİF AĞABEY’imizin kanı yerde kalmıştır. Öldürenlerin cezalandırılmasıyla rahmetli abimiz yattığı yerde huzur bulacak.
Neden öldürüldüğüne gelince;
Fetullah Cemaati dünyanın her yerinde ılımlı islam maskesini takarak adeta bir maymuncuk gibi islam ülkelerinde istediği yere gelebiliyordu. Cemaat üyelerinin CIA ve NSA akademilerinde casus yetiştirme programları ile yetiştirilerek hedef ülkelere sızdığını kendi kaynaklarından öğrenip bunu MİT’e raporlamıştı. O zamanlar AK PARTİ ve FETULLAHÇILAR kanka durumdaydılar ama MİT’e gelen bir çok rapor cemaatin başka planları olduğunu gösteriyordu. Ama AK PARTİ başlarda müdahale etmedi. Ne zaman ki meşhur Hakan Fidan’ı tutuklama darbesi ve yolsuzluk olayı patladı Tayyip Erdoğan o zaman cemaatin fişini çekti.
Biz, Fetullahçıların gerek sivil olanlarının gerekse polis olanlarının CIA tarafından sıkı bir AJAN EĞİTİMİ’nden geçirildiğini taa 2009 yılında ki ERGENEKON DAVASI duruşmalarında o zamanki Hakim heyetine (Başkan Hakim Köksal Şengün, Heyet üyesi Hakim Hasan Hüseyin Özese, Hakim Sedat Sami Haşıloğlu, Hakim Hüsnü Çalmuk’a) ayrıntıları ile ve delilleri ile anlattık. İçlerinden sadece Başkan Köksal Şengün bey anlattıklarımızı can kulağı ile dinledi ve verdiğimiz ayrıntı ve deliller üzerine ikna oldu ve sanıkların çoğunluğu için tam 8 ay boyunca TAHLİYE KARARI verdi, ama maalesef Fetullahçı diğer hakimlerimiz aldıkları talimatı yerine getirerek bu tahliye talebine karşı red oyu kullandılar. Bu şekilde benim de içinde bulunduğum 10 sanık, 8 ay daha boş yere hapis yattılar.
İsteyenler aşağıdaki linkten ne dediğimizi okuyabilir. Bugün daha doğrusu dün Ulusal Kanal bu konu ile ilgili yeni haber yaptı. İstihbaratçı Polislerin CIA AJANLARI’ndan aldıkları eğitimi anlattılar. Haberi sizin için kaynağı ile beraber aşağıya incelemeniz için koyduk.
/// ÖNEMLİ /// ERGENEKON SANIĞI, PARALEL DEVLETİ 2009’DA ERGENEKON MAHKEMESİNE İHBAR ETTİ AMA ÖRTBAS EDİLDİ ///
HABER BAŞLIĞI : Cemaatin ‘özel ekibi’nde görev alan polis memuru : ‘CİA’dan ajanlık eğitimi aldık’
HABER LİNKİ :
Gülen Cemaati içinde ‘seçilmiş eleman’lardan biri olan ancak örgütsel yapıyı farkettikten sonra bağlantısını koparan polis memuru A.İ.Y. tüm bildiklerini müşteki sıfatıyla savcılığa iletti
Aydınlık’tan Gamze Çınlar’ın haberine göre, Fethullahçı Terör Örgütü’ne (FETÖ) yönelik ‘casusluk’ iddianamesinde, mağdur ve müşteki olan polis memuru A.İ.Y.’nin çarpıcı ifadeleri yer aldı. Polis memuru, lise yıllarında Gülen cemaatinin içine girip daha sonra nasıl “seçilmiş eleman” seviyesine yükseldiğini, cemaat evlerindeki işleyişi, CİA ajanları tarafından aldıkları “ajanlık” derslerini, örgütün “özel ekibi”ni ayrıntılı biçimde ifadesinde anlattı. Örgütün en önem verdiği noktanın “tedbir” olduğunu vurgulayan A.İ.Y. “CHP ilçe binaları, İşçi Partisi, TGB gibi olan yerlerden kesinlikle cemaat evi tutulmaz” dedi. Cemaatin “kripto ve kozmik” yapılanmasını aktaran müşteki polisin savcılığa sunduğu ‘kod’ adları, ‘şifreli’ haberleşme notları da iddianameye girdi. İstanbul’daki ‘özel ekip’ içinde görev aldığını belirten müşteki polis, içinde bulunduğu yapının örgütlü bir yapı olduğunu anladıktan sonra tüm bağlarını kopardığını ve meslek hayatını bitiren polis şefleri Ali Fuat Yılmazer ile Erol Demirhan’dan şikayetçi olduğunu kaydetti.
AMERİKALILAR’LA BAKIRKÖY’DE BULUŞTUK
İstanbul Atatürk Hava Limanı Dış Hatlar Terminalinde görevliyken, kendisine hava limanı yolcu profilleri, bilgi taşımacılığı, kuryecilik dersleri verildiğini anlatan müşteki polis, “Bu dersler animasyon şeklinde canlandırmalı film tarzında idi ajanların tuvalete girmeleri, bilgi alışverişleri gibi çok geniş konuları kapsıyordu” dedi. Şirinevler’deki cemaat evinde tanıştığı bir şahsın kendisine bundan böyle “seçilmiş bir eleman, devletin milletin bir askeri” olduğunu, havaalanında da bu şahsa bağlı çalışacağını söylediğini aktaran müşteki polis, Ekim 2008’de Bakırköy İncirli Caddesi’nde bir apartmanın en üst katında tanık olduklarını şöyle anlattı:
“İki tane görsem tanıyabileceğim Amerikalı şahıs da evdeydi. Bu şahıslar bana İngilizce hava alanında ‘şut altı’ tabir edilen yerden kaçak bagaj nasıl çıkar, etiketler nasıl değiştirilir, hava alanında kamerasız alan nasıl oluşturulur. Kör noktalar nasıl tespit edilir, transit yolcuların pasaportlarının ve kimliklerinin nasıl değiştirileceği konusunda bana iki üç saat kadar ders verdiler…Amerikalılardan bir tanesine yeşil pantolon giymesi üzerine İngilizce ‘asker misiniz’ diye sordum. ‘hayır’ cevabı verdi….Ev çıkışında ‘biz niçin CIA’cılardan eğitim alıyoruz’ diye sordum. Bana ‘orasını karıştırma, biz elin gavurunu bile kendimiz için kullanırız’ dedi (yanındaki şahıs). Evin sahibi görüşme esnasında hiç yanımızda durmadı, ancak bu ev cemaat evi değildi. Çok lüks döşenmişti, klasik salon takımları vardı.”
AJANLARIN KENDİLERİNİ GİZLEME METOTLARI ANLATILDI
A.İ.Y, bu görüşmeden 15-20 gün sonra Amerikalılar’ın Şirinevler’deki cemaat evine geldiklerini ve yanlarında laptop getirdiklerini ve 4-5 saat ders yaptırdıklarını ifade etti: “Bu dersler laptoptan terminal binalarının kroki çizimleri, pasaport bankolarına geliş yönleri, gelecek ajanı seçtiğin polise yönlendirme, pasaportsuz giriş ve çıkışlarda en sağlam yöntemlerinin belirlenmesi, hava yolu şirketi uçuş görevlileri ile ilgili kurulacak bağlantılardan ve ülkeye alma ve çıkarmanın nasıl olacağından, gerekirse kabin crew ve yer hizmetlerinden personel seçimlerinden bahsediyordu.”
Bu olaydan yaklaşık bir ay sonra İ.Y. isimli şahsın kendisine ABD’nin havaalanı terminal uygulamaları ve ABD ajanlarının yurt dışı uçuş ağında kendilerini gizleme metotlarını anlattığını kaydeden müşteki polis, bu konuda ayrıntılı brifing verildiğini aktardı.
Polis memuru A.İ.Y. cemaat evlerindeki işleyişi şöyle anlattı: “2004 yılından sonra Cuma namazı akademide okuyan polislere yasaklandı. Bunun amacını bizlere ‘biz kadroların yedekleriyiz, kendimize bir zarar gelmesini’ istemiyoruz şeklinde izahını yaparlardı. Fetullah Gülen’in bu konuda ‘Her yerde her şeyde, işte, evde, sabah kalktığında, akşam yattığında tedbiri bırakmayacaksın, yoksa Rabbin seni bırakır’ şeklinde söylemi bütün cemaatçiler tarafından bilinir…Apartmanda ulusal cepheden yada ciddi sol bir yapılanmadan bilinen birisi varsa oradan ev tutulmaz, tutulduysa kapatılır. Bu araştırmaları geneldeki şubedeki polisler yapar. CHP ilçe binaları , İşçi Partisi, TGB gibi olan yerlerden kesinlikle cemaat evi tutulmaz. Cemaat evlerinde kalındığı hiçbir polis memuru tarafından dışarıdaki kimselerle ve arkadaş ortamlarında paylaşılmaz.”
‘KRİPTO ELEMANLARIN ÇOCUKLARI CEMAAT OKULUNA GİTMEZ’
Cemaatte bulunan emniyet mensuplarına hac ve umrenin kesinlikle yasak olduğunu ifade eden A.İ.Y., örgütün kripto ve özel yetiştirilmiş adamlarının çocuklarının cemaat okulları ve dershanelerine gitmediklerini belirtti. Kripto ve kozmik yapılanmayı ‘şifre’li haberleşme notları eşliğinde ifadesinde anlatan müşteki polis, şunları kaydetti:
“Kozmik yapılanma cemaatin üst düzey emniyet görevlileri arasından seçilmiş cemaatin özel bilgilerine sahip bulunmuş olduğu birim ile sivil yapılanma arasında bağı ve köprüyü kuran kimseye denir. Sohbet guruplarında emniyet klasmanında bulunanlar bu şahsın kozmik olduğunu bilmezler… Benim bildiğim Türkiye çapında emniyet içerisinde çok sağlam 40 tane kripto eleman bulunmaktadır. Bunlar özel seçilmiş ve yetiştirilmiştir.”
YILMAZER’İN KOD ADI ‘ŞEVKET’
Müşteki polis A.İ.Y, şüpheli polis şefleri Ali Fuat Yılmazer ve Erol Demirhan’n örgütün “özel ekibi” içinde görevli olduklarını, bu kişilerin farklı eğitimlerden geçtiklerini, mutlak itaat gösterdiklerini ve yeminle bağlandıkları görevlerini ölene kadar sürdürdüklerini anlattı. A.İ.Y., Yılmazer’in örgüt içindeki kod adının ‘Şevket’, Demirhan’ın ise ‘Şuayip’ olduğunu iddia etti.
Haber burada bitiyor. Yorumu siz değerli ilgililere bırakıyorum.
Ben devam edeyim.
Tabi Kaşif Ağabey’de cemaatin istihbari faaliyetleri ile ilgili deliller de mevcuttu, cemaat delillerin Kaşif ağabey de olduğunu fark edince TELEGRAM CİHAZI ile duruşmasına 10 gün kala infazı gerçekleştirdi. Arkasında hiçbir iz bırakmadan öldürüldü.
RAHMETLİ BÜYÜĞÜMÜZ KAŞİF AĞABEY ÇOK SIRADIŞI BİR İSTİHBARATÇIYDI.
ÖNEMLİ : KAŞİF KOMUTANIMIZIN ÖLÜMÜYLE İLGİLİ KOMPLO TEORİLERİ /// Bir MİT’çinin hikayesi… (Aşağıdaki linke VPN kullanarak erişebilirsiniz)
LİNK :
ÖZEL BÜRO GRUBUNU VE FAALİYETLERİNİ DE YAKINDAN BİLİR VE DESTEK OLURDU.
KENDİSİYLE İLK OLARAK 2002 YILINDA MALTEPE’DE BİR ÇAY BAHÇESİNDE TANIŞMA İMKANI BULDUM. AFGANİSTAN’DA VE DAHA BİR ÇOK YERDE TÜRK BAYRAĞINI ŞEREFLE DALGALANDIRMIŞ BİR ÖZEL KUVVETLER SUBAYIYDI VE EN SEÇKİNLERİNDENDİ. BEN 22 OCAK 2011 TARİHİNDE TAHLİYE OLDUĞUMDA O HENÜZ AFGANİSTAN’DAN GELMEMİŞTİ, BU NEDENLE ONUNLA AYNI KOĞUŞTA KALMA ONURUNA ERİŞEMEDİM AMA AYNI DAVADA YARGILANDIĞIMIZ DOSTUM VE AĞABEYİM EMEKLİ YÜZBAŞI HASAN ATAMAN YILDIRIM ONUNLA AYNI KOĞUŞTA KALDILAR.
ÖLÜMÜNÜN ARDINDAN BİR ÇOK TEORİ KONUŞULDUYSA DA ÖLÜM NEDENİ YOĞUN SPORA BAĞLI KALP YETMEZLİĞİ OLARAK AÇIKLANDI. TABİ BU DOĞRU DEĞİLDİ. ÇÜNKÜ O DA AYNI MERHUM BBP LİDERİ MUHSİN YAZICIOĞLU GİBİ TEKNOLOJİK BİR SUİKASTIN HEDEFİ OLMUŞTU. BU KONUDA BİLGİSİ OLANLAR ÇOK AZ VE KONUŞMUYORLAR. AMA GÜNÜ GELDİĞİNDE ARŞİVDEKİ TOZLU RAFLAR İNDİĞİNDE BU DA DİĞERLERİ GİBİ AYDINLANACAKTIR. EĞER BİRİLERİ BİZDEN ÖNCE DAVRANIP BİR RAF TEMİZLİĞİ YAPMAZSA TABİ.
Saygılarımla,
Erkut ERSOY
İstihbarat Uzmanı
Bu haber basında çok yankı buldu. İşte basından bir link :
LİNK :
MİT, 2004’te Gülen cemaatinin yurt dışı faaliyetlerini inceleyip Genelkurmay’a rapor sunmuş
İşte MİT’in mahkemeye sunduğu Kaşif Kozinoğlu raporu
90’lı yıllarda işlenen faili meçhul cinayetler davası kapsamında Ankara 1.Ağır Ceza Mahkemesi’ne cezaevindeyken kalp krizi geçirip ölen Kaşif Kozinoğlu’yla ilgili belgeler gönderen MİT’in, Ağustos 2004’te yapılan MGK toplantısına sunulmak üzere Gülen cemaatinin yurt dışı faaliyetlerini inceleyip Genelkurmay Başkanlığı’na rapor gönderdiği ortaya çıktı.
Eski MİT Dış Operasyonlar Dairesi Başkanı Kaşif Kozinoğlu’yla ilgili Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilen raporda, Oda TV soruşturmasında aramalarda bulunan bir DVD’de yer alan “MİT takdimi, Fetullah Gülen yurt dışı faaliyetleri” başlıklı dosya klasörü için şu değerlendirmeler yapıldı:
“Güvenlik İstihbaratı Başkanlığı’na yaptırılan incelemeden elde edilen bilgi ve belgelerin tetkikinden , 10 sayfalık dijital verinin , Milli Güvenlik Kurulu’nun 24 Haziran 2004 tarihli toplantısında sunulmak üzere Genelkurmay Başkanlığı ile kurulan koordinasyon neticesinde müsteşarlığımızca hazırlanan ve toplantının hazırlık çalışmaları çerçevesinde 21 Haziran 2004’te çıktısı alınarak, muhtemelen aynı gün Genelkurmay Başkanlığı yetkililerine intikal ettirildiği ifade edilen takdim metni olduğu, metni Milli Güvenlik Kurulu’na katılan diğer kurumlara da vermiş olabileceği, müsteşarlığımızdaki orijinal metnin ise bazı değişiklikler yapılmak suretiyle son olarak 22 Haziran 2004’te oluşturulduğu ve aynı gün çıktısının alındığı anlaşılmaktadır.”
90’lı yıllarda işlenen faili meçhul cinayetlerle ilgili Ankara 1.Ağır Ceza Mahkemesi’ne MİT’in gönderdiği belgeler arasında cezaevinde kalp krizi geçirerek hayatını kaybeden MİT’çi Kaşif Kozinoğlu ile ilgili rapor ve belgeler de yer aldı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın Ergenekon soruşturması kapsamında Kozinoğlu gözaltına alındıktan sonra yapılan aramalarda ve soruşturma kapsamında elde edilen belge ve bilgilerle ilgili MİT’e yazı yazarak bu bilgi ve belgelerin önem ve mahiyetini sorduğu ortaya çıktı. MİT Teftiş Kurulu’nun başsavcılığın yazısına istinaden 3.5.2011 tarihinde rapor hazırlayarak Başsavcılığa gönderildiği de yine belgelerde yer aldı. Belgede Kozinoğlu’nun MİT’e girişinden itibaren kurum içerisindeki başarısı ve geçirdiği soruşturmalara yer verildi. Öte yandan, Ergenekon soruşturmasında elde edilen 10 dijital veriden sorumlu tutulmaması gerektiği görüşü de savcılığa bildirildi.
İşte o rapordan bazı bölümler;
“Kozinoğlu’nun 1976 yılında Kara Harp Okulu’ndan mezun olduğu, TSK’den emekli olup ayrıldıktan sonra 1995 yılında teşkilata katıldığı, yurt içinde ve yurt dışında görevlerde bulunduğu, 1 Eylül 2010’dan bu yana müsteşarlık başmüşaviri olarak görev yaptığı belirlenmiştir.
Kaşif Kozinoğlu’nun teşkilatımızda görev yaptığı dönemde müsteşarlık makamı tarafından, 27 Aralık 2001, 29 Eylül 2006, 13 Aralık 2006, 5 Kasım 2007 ve 1 Nisan 2010’da teşekkür, 3 Nisan 2008 ve 10 Şubat 2010’da takdir ile ödüllendirildiği, Dışişleri Bakanlığı’nın yanı sıra bazı (okunmuyor) madalya ve takdirlerine de mazhar olduğu belirlenmiştir.
Diğer taraftan adı geçenin, 19 Ekim 1995 tarihinde “üst makamların bilgisi dışında teşkilatı zor durumda bırakacak faaliyetlere tevessül ettiği, amirlerle ilgili dedikodu yaptığı, çirkin ithamlarda bulunduğu, amirlerle memurlar arasında güven kırıcı senaryolar ürettiği, ahlaki değerlere önem vermediği, elemanlarla münasebetleri teşkilat usul ve metotlarına uygun yürütmediği, personele karşı küfürlü ve huzursuzluğa yol açacak şekilde davrandığı, operasyonel çalışmalarda talimat dışı bağımsız hareket etme alışkanlığı edindiği” gerekçesiyle Operasyon Başkanlığı Başkan Yardımcısı Mehmet Eymür tarafından kınama cezası ile tecziye edildiği, cezanın kanunla affa uğradığı,
Yargıtay Başkanı Eraslan Özkaya ile görüştüğüne ilişkin basında yer alan haberler üzerine Teftiş Kurulu Başkanlığınca başlatılan inceleme neticesinde 15 Ağustos 2004 tarih , 53 sayılı ve 24 Ağustos 2004 tarih, 2 sayılı raporlar çerçevesinde herhangi bir sorumluluğunun tespit edilemediği, müsteşarlık çalışma prensiplerine uygun hareket ettiği kanaatine varılmıştır.
İstanbul C.Başsavcılığı’nın 27 Ekim 2004 tarih ve Hz. No: 2004972 sayılı iddianamesiyle “çıkar amaçlı suç örgütüne yardım ve yataklık” ile suçlandığı
11 Şubat 2005 tarihli yazılı basında yer alan “Enerji Bakanlığındaki enerji yolsuzluğunda gözaltına alınan Ezgi İnşaat Firmasının sahibi İbrahim Selçuk’un alacaklarının tahsili için Alaattin Çakıcı ile birlikte devreye girdiği” haberleri üzerine Teftiş Kurulu Başkanlığınca başlatılan soruşturma neticesinde hazırlanan 10 Mart 2005 tarih ve 45 sayılı soruşturma raporunda kınama cezası ile tecziye edilmesinin ve 2937 sayılı kanunun 19.maddesi uyarınca başka bir kurum veya kuruluş emrine naklen atanmasının teklif edildiği, müsteşarlık makamının teklifleri çelişkili bulması nedeniyle uygulanmadığı,
İncelenen dosya münderecatından tespit edilmiştir.”
MİT Kozinoğlu’na yöneltilen sorular ve suçlamalar arasında olan belgelerle ilgili şu değerlendirmeleri yaptı.
MİT, Odatv aramalarında elde edilen “koz.doc” isimli belge ile ilgili, “Koz.doc şeklindeki ismi ve söz konusu not, Kaşif Kozinoğlu hakkında şüphe uyandırmakta ise de savcılıkta bu iddiayı destekler mahiyette başka herhangi bir bilgi belge olmadığı takdirde , adı geçenin ifadesine itibar edilmesi gerektiği, sadece bu not nedeniyle suçlamada bulunulamayacağı değerlendirilmektedir.”
MİT Odatv aramalarında ele geçirilen belgelerle ilgili Kozinoğlu’na bir sorumluluk yüklenemeyeceğini belirtirken, PKK ile ilgili belgeler konusunda da Kozinoğlu’nun bu alanda görev almadığının altı çizildi.
‘Gülen-Nurculuk belgesi MGK öncesi gönderildi’
Öte yandan, aramalarda bulunan bir DVD’de yer alan “MİT takdimi, Fetullah Gülen yurt dışı faaliyetleri” başlıklı dosya klasörü için şu değerlendirmeler yapıldı:
“Bu klasörün içinde ‘Milli İstihbarat Teşkilatı- Müsteşarlık Takdimi- Fetullah Gülen grubunun yurt dışı faaliyetleri-24 Haziran 2004’ başlıklı ‘gizlilik’ dereceli, 5 numaralı sayfası eksik, toplam 10 sayfalık bir doküman ile ‘Milli Güvenlik Kurulu’nun 24 Haziran 2004 tarihli toplantısı- Nurculuk faaliyetleri ve Fetullah Gülen konulu gündem maddesi için Genelkurmay Başkanlığı’nın takdim metni’ başlıklı, ‘gizli’ gizlilik dereceli, toplam 12 sayfalık bir dökümanın birlikte bulundukları görülmüştür.
Savcılık, Kaşif Kozinoğlu’nun ifadesini alırken bu dijital veri için “MİT’e ait olduğu anlaşılan’ tabirini kullanmıştır.
Güvenlik İstihbaratı Başkanlığı’na yaptırılan incelemeden elde edilen bilgi ve belgelerin tetkikinden , 10 sayfalık dijital verinin , Milli Güvenlik Kurulu’nun 24 Haziran 2004 tarihli toplantısında sunulmak üzere Genelkurmay Başkanlığı ile kurulan koordinasyon neticesinde müsteşarlığımızca hazırlanan ve toplantının hazırlık çalışmaları çerçevesinde 21 Haziran 2004’te çıktısı alınarak, muhtemelen aynı gün Genelkurmay Başkanlığı yetkililerine intikal ettirildiği ifade edilen takdim metni olduğu, metni Milli Güvenlik Kurulu’na katılan diğer kurumlara da vermiş olabileceği, müsteşarlığımızdaki orijinal metnin ise bazı değişiklikler yapılmak suretiyle son olarak 22 Haziran 2004’te oluşturulduğu ve aynı gün çıktısının alındığı anlaşılmaktadır.
“Genelkurmay Başkanlığı Takdim Metni” başlıklı, 12 sayfalık diğer dokümanın ise müsteşarlığımıza ait olmadığı hususunda tereddüt bulunmamaktadır.
Veri transfer sisteminde 21-27 Haziran 2004 tarih aralığında yapılan incelemede, söz konusu dokümana ilişkin herhangi bir veri transferinin gerçekleşmediği belirlenmiştir.
‘“Depodaki kitabın nasıl çoğaltıldığı tespit edilemedi’
Raporun sonuç bölümünde ise şu değerlendirmelere yer verildi:
“Sonuç olarak, İstanbul C.Başsavcılığı tarafından , ODATV’den ve ODATV Genel Yayın Yönetmeni’nin ikametgahından ele geçirildiği ifade olunan ve müsteşarlık baş müşaviri Kaşif Kozinoğlu’nun şüpheli olarak ifadesinin alınmasına ve akabinde tutuklanmasına neden olan 8’i dijital veri, 2’si basılı evrak sureti olmak üzere toplam 10 adet dökümandan herhangi birisinin adı geçenle dolaylı ve doğrudan ilgisi tespit edilememiştir.
Bununla birlikte, müsteşarlığımıza ait olup, MİT Eğitim Merkezi’ndeki depoda muhafaza edilen “irticai faaliyetler” adlı kitapla ilgili tereddütler maalesef giderilememiştir, 1999 yılından bu yana kitabın kimler tarafından, ne zaman ve ne şekilde çoğaltılarak ODATV’ye intikal ettirildiği hususu açıklığa kavuşturulamamıştır.
Diğer taraftan bu durum, MİT Eğitim Merkezi deposunda mevcut gizlilik dereceli kitapların muhafazasında ve kullanılması sürecinde güvenlik zafiyeti olduğunu ortaya koymuştur.”
‘ODATV aramalarında bulunan belgelerden Kozinoğlu işleme tabi tutulmamalı’
Netice ve kanaat bölümde, ODATV soruşturmasında elde edilen 10 dijital veriden Kozinoğlu’nun herhangi bir işleme tabi tutulmaması gerektiği yönündeki MİT’in kanaatine yer verildi. Devamında ise şöyle denildi:
“MİT Eğitim Merkezi deposunda mevcut gizlilik dereceli kitapların muhafazasında ve kullanılması sürecinde güvenlik zafiyeti olduğu ortaya çıktığından, Muhabere Merkezi’nden faks cihazı marifetiyle dış kurumlara gönderilen evrakın güvenliğinin sağlanmasında bazı eksiklikler olduğu düşünüldüğünden, Her iki birim için yukarıdaki maddelerde sıralanan ilave kontrol unsurlarının uygulamaya konulmasında fayda mütalaa edilmektedir.”