Dünyayı Yahudi ailelerin yönettiğini biliyor musunuz? Bunların içinde en büyüğü Rotschild ailesidir. Ya da ABD dolarında resmi olan kişilerin ya Yahudi, ya da Yahudi asıllı olduğunu? Büyük Mason üstatları, İllumunati, Siyan tarikatı liderlerinin de ABD’li olmadığını? Amerikan Ulusal Merkez Bankasının (FED) ABD’nin resmi bankası olmadığını. Peki bu banka Amerikalıların değil de kimin? 150 bankanın katılımı ile kurulmuş ve büyük kurucu hissedarları Rockfeller, Rotschild, Bronfman aileleridir. Özetle ABD Merkez Bankası kurucuları olan 150 bankanın ve yukarda belirttiğimiz Yahudi ailelerin kontrolü altındadır. Başka bir ayrıntıda Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası da dahil olmak üzere çok sayıda ki ülkenin Merkez Bankalarında 12 Yahudi ailenin hissesi bulunur. Bu aileler dünyada tedavülde olan ABD dolarının kontrolünü de ellerinde tutarlar. Bu nedenle FED in faiz arttırımı veya indirimi dünyada dikkatlice takip edilir. Çünkü yerel paraların paritesi FED faizlerine göre iniş ve çıkış gösterir. Doların üzerinde’’ In God we Trust-Tanrıya inanıyoruz’’ yazar. Bu tanrı bizim anladığımız Tanrı değil, Doların tanrısıdır. Görülüyor ki Dünya finans piyasaları Yahudilerin kontrolü altındadır. Güç onlardadır. ABD’yi bile dize getirme güçleri vardır. Nitekim getiriyorlar da. Durup dururken ABD başkanı emlak kralı D.J.Trump Kudüs’ü İsrail’in başkenti ilan etmedi!.
Konunun biraz daha geçmişine gittiğimizde İsrail diye bir devlet bulunmaz. Tek bilinen Ortadoğu topraklarında yaşamakta olan Yahudilerin buradan dünyanın her yerine dağıldığıdır. Osmanlı döneminde, Osmanlıdan toprak talebinde bulundular, ret cevabı alınca bugün ki İsrail topraklarını para ile satın alarak İsrail devletinin temellerini atmış oldular. Osmanlının bölgeden çekilmesi ile birlikte bölgedeki Yahudi yerleşimi hızla çoğalmaya, genişlemeye başladı. İkinci Dünya harbinde Almanlar tarafından yapılan soykırımdan kurtulanlar İsrail’e gelerek yerleştiler. ABD’nin daha doğrusu ABD’de yaşayan Yahudi para babalarının desteği ile İsrail Devleti kuruldu. Müslüman Araplar kuruluşu tribünde seyrettiler. Sonrası malum topraklarından, yerlerinden oldular. Yıllardır süren Filistin konusu çözüme kavuşmadı. Kavuşmayacak da. Ne zaman İsrail hedeflediği Büyük İsrail gerçekleşirse o zaman bölge huzura kavuşacak. İsrail’in önünde en büyük engel İran ve Türkiye’dir. Ortadoğu’da ki Müslüman Arap Devletleri İsrail için çerezdir. Krallık, şeyhlik, emirlikler, prenslikler, sultanlıklar ile yönetilen bu devletler tarihte hiçbir zaman bir araya gelip birlik ve güç olmadılar, öyle bir özellikleri, niyetleri de yok.
Müslüman Arap Ülkelerinin ve Ortadoğu’da bulunan yeraltı zenginlikleri ABD ile İsrail’in koruması ve güdümündedir. Arap kral, prens, emir ve şeyhlerinin servetleri, paraları İsrail bankalarındadır. Kudüs’ün başkent ilan edilmesine bu yöneticiler mi karşı koyacak? Birlikte mücadele edecek? Konuyu biraz daha genişletelim. Suudi Arabistan krallığı, Birleşik Arap Emirlikleri, Dubai, Kuveyt şeylikleri. Ürdün krallığı İngiltere’nin güdümündedir ve İngilizlerin arzu etmediği hiçbir işe girişemezler. Zaten adı geçen ülke yöneticileri Osmanlının dağılması üzerine İngilizler tarafından göreve getirildiler. Sınırlarını İngilizler çizdi. Dikkat edilirse yöneticilerin eşleri İngiliz’dir. Suriye, Ürdün’de olduğu gibi. Ortadoğu’nun mali yönden batıya bağlanması, yönetimlerine ABD, İngiltere ve Fransa’nın müdahil olması yanında artık Rusya’da müdahil konuma gelmiştir. Zaafları ve zayıflıkları çok iyi bilen ABD ve yandaşları Kudüs’ü başkent ilan etti. Peki Türkiye’de ki bu ölçüsüz aşırı tepki niye. Arap liderlerini toplayarak Kudüs’ün İsrail’in başkent olmasına karşı eylemi tetiklemek istemektedir. Yukarda açıkladık her yönüyle, mali, idari yönlerden batının uydusu olan bu ülkeler Türkiye’nin arkasından gelir mi? Peşinen söyleyelim Hayır! Bu kesin hükme nereden varıyoruz? Hangi Arap-Müslüman devlet Türkiye için hayati konu olan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni tanıdı, temsilcilik açtı? Hiç biri. Durum böyle iken Türkiye bu konuda boşa kürek çekiyor. Bir sonuca ulaşmayacağını bile bile neden kürek çeksin ki? İstanbul’da yapılan toplantıya 56 ülkeden Türkiye’de dahil sadece 26 başkan katılmıştır. Diğerleri başkan altı görevliler bir kısmı da hiç katılmamıştır. Bu işin galibi gene İsrail olacak gözüküyor.
2002’den bu tarafa iktidarda olan AKP ve sayın Erdoğan, kendilerinin de ifade ettikleri gibi metal yorgunluğu yaşıyorlar. Bu kadar uzun süre iktidarda olan her parti ve yönetici aynı şeyi yaşar. Ayrıca Türkiye’de ki yolsuzluklar, rüşvetler, suiistimaller, Türkiye’yi demokrasiden uzaklaştırmak, dinci kabile devleti yapmak gibi gayretlerin içinde olunması ayrı bir etkendir. Hane halkının geliri düşmüş, yoksulluk sınırının altında seyretmektedir. Enflasyon frenlememekte, iki haneli rakamlarda seyretmektedir. Döviz ise Türk Lirasını değersizleştirmektedir. Hayat pahalanmış, emeklisi, sabit gelirlisi şaşkın ve umutsuzdur. Gençleri işsizdir. Eğitimi felçtir. Özgürlüklerin kısıtlanması, muhalefet ve basının susturulması ayrı bir handikaptır. OHAL denilen ucube uygulama devam etmektedir, ne zaman biteceği bilinmemektedir. Sayın Erdoğan bütün bunları yakından bildiğinden Kudüs konusunda bayraktarlık yapmaya soyunmuştur. Böylece dış ülkelerde kaybettiği prestiji yeniden kazanma ve içeride muhalif bütün kesimleri susturmak hedefindedir. Yara aldığı yolsuzluk ve dış ülkelerin es geçmesini önlemek için Kudüs konusuna dört elle sarılmıştır. Önümüzdeki günler çok daha ses getirici çıkışlar yapacaktır. İç kamuoyu algı yanılması ile avutulurken, dış kamu oyunda ise çok fazla bir çıkış yapamayacaktır. Kudüs’ün başkent olmasına birkaç Arap-Müslüman ülke cılız tepki verecek ve sonra kabullenecektir. Erdoğan’ın bütün gayretleri ve enerjisi de boşa gidecektir. Bunun için falcı olmaya gerek yok. Halep orada ise arşın burada. Para ve güç kimde ise düdük onda. Kolay gelsin Türkiye’m
Bahattin Ayhan