SÖZDE DEĞİL, “ÖZDE ATATÜRKÇÜ” OLMAK VE ONUN YOLUNDA GİTMEK KOLAY DEĞİLDİR.
Mustafa Kemal Atatürk çocukluğunda Osmanlı Devletinin her geçen gün iyiye gitmediğini fark ederek, bu ülkeyi ben kurtara cam düşüncesini beynine sokmuştu.
Bugün içerisinde bulunduğumuz durum son derece açık ve seçik belli.
Osmanlı Birinci Dünya Harbinden sonra yıkıldı ve gitti. Onun yerine Mustafa Kemal Atatürk ve yakın arkadaşları ile birlikte aynı düşüncede olan kişilerle Türkiye Cumhuriyeti Devleti kuruldu.
Kısa zamanda halkın çoğunluğunun benimsediği Türkiye Cumhuriyeti Devleti tüm dünyanın kabul ettiği güçlü bir devlet yapısına büründü.
Mustafa Kemal Atatürk’ün vefatından ve 2.Dünya savaşından sonra yeni akımların etkileri, ülkeyi yöneten yeni partiler ve siyasi kadroların Atatürk’ün çizgisinden, düşüncelerinden, siyasi iradesinden uzaklaşmaları, ne yazık ki, içerisinde yaşadığımız bugünleri yaşamamıza sebep oldu.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti, hem içte sıkıntılı günler yaşarken, hem de dış devletler nezdinde itibar ve güvenini yitiren bir devlet haline geldi.
Üstelik emperyalist güçlerin Lozan’da aldıkları yenilginin intikamı ile ülkemiz üzerine saldırmaları da gözler önündedir.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti, şehler, şıhlar, müritlerin kıskacı içerisinde Mustafa Kemal Atatürk’ün çizgisinden uzaklaştırılmaya çalışılmaktadır.
Bu gerçeği maalesef çok kişi de bilmesine rağmen, sessiz ve suskun kalmaktadır.
Kemalist düşüncede olan kişiler, hem dinlerine bağlıdırlar, hem de vatanına, bayrağına milli ve manevi değerlere bağlıdırlar.
Ülkelerine ve topluma zarar vermekten korkarlar. Devletin tüm kurumlarının güçlü ve kararlı olmasından yanadırlar.
Yurtta barış, dünyada barış isterler. Komşuları ile iyi geçinmek, sosyal ve iktisadi iş birliği içerisinde olmak isterler.
Kan ve gözyaşı ile kazanılmış Anadolu toprağının bir karışını kaybetmek, bölünmek, parçalanmak istemezler.
Hırsızlık, yolsuzluk, yalan, sahtekârlık, ülkesine ve vatandaşına zarar verecek her türlü pislik ve belalardan uzak dururlar. Allah’tan korkarlar, kul hakkı yemezler.
Onların tek amacı ülkelerinin Laik ve Demokratik, hukuk Devleti olarak, eşit şartlarda kalkınmış ve müreffeh bir ülkede yaşamak, torunlarına güzel bir gelecek bırakmaktır.
Mustafa Kemal Atatürk’ü iyi anlamak ve iyi tahlil etmek gerek.
O yok olan bir imparatorluğun, nasıl ve kimler tarafından yok edilişini ve çok iyi tahlil etmiş, ulusuna güvenmiş, halkın güvenini kazanmış, ihtiras ve menfaatlerden uzak bir yönetim anlayışını ortaya koymuştur.
Ben değil, biz demiştir.
Türk Gençliğine hitabesi ile de kendisinden sonra gelebilecek tehlikeleri ve bu tehlike karşısında Türk Gencinin nasıl hareket etmesi gerektiğini, kimseye güvenmemelerini, muhtaç oldukları kudretin, damarlarındaki asil kanda mevcut olduğunu söylemiştir.
Demokrasilerde siyasi partiler iktidar yarışı yaparlar. Halka kendisini kabul ettirenler iktidara gelir ve Devleti yönetmeye başlarlar. Halkın itimat ve güvenini kazanamayanlar, iktidara gelemezler.
Mustafa Kemal Atatürk, ümmet olan bir milletin güven ve itimadını kazanarak Kurtuluş Savaşını kazanmış ve Türkiye Cumhuriyetini kurmuştur.
“Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır. Ama Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.” Diyerek, Allah’ın bir kulu olduğunu, her fani gibi bu dünyadan göç edeceğini, ancak kurmuş olduğu Türkiye Cumhuriyetinin sonsuza kadar yaşayacağını söyleyerek, Türk Milletinin ve Türk gencinin değerlerine sahip çıkmasını istemiştir.
ATATÜRKÇÜYÜZ DEMEKLE ATATÜRKÇÜ OLUNMAZ.
Atatürkçü olanlar vatana ihanet etmezler.
Dini çıkarları için kullanmazlar.
Milli değerlerini satmazlar.
Dincilik, mezhepçilik, ırkçılık yapmazlar.
Toplumu kandırmazlar.
Yolsuzluk, hırsızlık, yapmazlar.
Devletin malı deniz yemeyen domuz demezler.
Vatanı bölmeye, parçalamaya çalışmazlar.
Misakı Milli sınırları içerisinde kalkınmış, müreffeh bir ülkede yaşamak isterler.
Vatanın her karış toprağı onlar için önemlidir.
Bir karış topraklarının işgal edilmesini ve ellerinden alınmasını istemezler.
Bayraklarının gönderden indirilmesini, minarelerden ezan sesinin susturulmasını istemezler.
Devletin yönetiminde sen ben ayırımı yapılmamasını, herkese eşit muamele yapılmasını isterler.
Egemenliğin kayıtsız, şartsız halkın elinde olmasını isterler.
Tek adam değil, ben değil, biz, bizler, hep birlikte istişare ile en iyi kararı alalım ve uygulayalım isterler.
KISACA: Mustafa Kemal Atatürk’ün yolunda ve izinde giderek, onun siyasi görüşünü, ülkesi için yaptıklarını ve yapmak isteyip de yapamadıklarını yapmak isterler.
“NE MUTLU TÜRKÜM DİYEBİLMEK, TÜRK KİMLİĞİ ALTINDA ANADOLU’DA YAŞAYAN TÜM İNSANLARLA BİRLİK VE BERABERLİK İÇERİSİNDE, KARDEŞCE, DOSTCA YAŞAMAK. MİLLİ VE MANEVİ DEĞERLERİNE SAHİP ÇIKARAK, İLİM VE BİLİM YOLUNDA İLERLEYEREK, ÇAĞDAŞ, MEDENİ BİR TOPLUM OLMAK VE DE KOMŞULARI İLE İYİ GEÇİNMEK İSTERLER.”
07.12.2017
Zekeriya Tümer
[email protected]
Bir yanıt yazın