Günlerdir İzmit körfez geçişini kısaltacak Osman Gazi Köprüsü’nü konuşup duruyoruz. Kimine göre AKP iktidarının büyük bir hizmeti, kimine göre lüzumsuz. Bana sorarsanız büyük bir eserdir.
Tarihe geçmeyi hak etmiştir. Kızmayınız efendim. Bilâl’e anlatır gibi tane tane anlatayım, sizler ferasetinizle büyük bir eser mi değil mi değerlendiriverin.
Osman Gazi Köprüsü’nün maliyeti 1 milyar Amerikan Doları civarındadır. Yapımına harcanan bu paranın tamamı aralarında Halkbank ve Vakıflar Bankası gibi devlet bankalarının da olduğu dokuz bankadan AKP’nin verdiği gelir garantisi karşılığı kredi olarak temin edilmiş ve müteahhidin (yüklenicinin) cebinden hiç para çıkmamıştır.
Köprü dahil 12 km otoyol geçiş ücreti 35 USD + KDV’dir. Bu bedeli öder geçersiniz geçmezsiniz, o sizin cebinizdir beni ilgilendirmez.
Çok başarılı AKP iktidarı tarafından yükleniciye verilen araç geçiş garantisi günlük 40.000 araçtır. Şu anda İstanbul’da iki köprüden Anadolu istikametine geçen araç sayısı günde ortalama 200.000 araçtır. Sizce, bunların kaçı Bursa-İzmir istikametine gitmektedir?
KDV hariç Osman Gazi Köprüsü’nün günlük gelir garantisi 1.400.000 USD, yıllık gelir garantisi ise 511.000.000 USD’dir. Araç geçerse geçenler, geçmezse bütçeden yükleniciye ödenecektir.
Bu ödemeler her gün 15 Temmuz 2035 tarihine kadar taahhüt edilmiştir. Bu tarihe kadar toplam KDV hariç en az 9 milyar 709 milyon USD para yüklenicinin kasasına girecektir.
Özetle tekrar edeyim; yüklenici cebinden hiç para koymadan 2035 yılına kadar her sene 511 milyon USD parayı kasasına koyacaktır. Sizin hiç böyle gelir getiren bir işiniz oldu mu?
2016 yılının ilk 3 ayında Türkiye Cumhuriyeti’nin tüm köprü ve otoyollardan elde ettiği gelir ise 288 milyon 600 bin TL’dir. KDV’sini çıkardığımızda mevcut köprü ve otoyollarımızın yıllık geliri 340 milyon USD civarındadır.
Devletimizin sahip olduğu iki Boğaziçi Köprüsü ve tüm otoyollar Osman Gazi köprüsünden % 35 daha az para getirmektedir.
Ve gözüken odur ki Osman Gazi Köprüsü’nden garanti edilen ücretle bu kadar araç geçmesi mümkün olmadığından tüm köprü ve otoyol gelirlerimiz yükleniciye ödenecektir.
Sevgili Bilâl’ler ve sevgili okurlar, bilmiyorum yeteri kadar açık anlatabildim mi?
Şimdi yukarıda okudunuz, ne dersiniz Osman Gazi Köprüsü büyük bir eserdir derken, haksız mıyım?
Böylesi muhteşem bir soygun eserinin tarihte benzeri yoktur. En azından bizim tarihimizde. Bunu Sadık Paşa bile başaramamıştı. Yazının başlığındaki Sadık Paşa’nın kim olduğuna gelince.
1800’lü yılların ikinci yarısında görev yapmış bir Osmanlı devlet adamıdır. Tam üç kere Maliye Nazırlığı görevinde bulunduğu gibi Gümrük Nezareti, Valilik gibi görevlerde yapmıştır. Adı ayyuka çıkmasına rağmen padişahların gönlünü ve cebini hep hoş tuttuğu için kellesini kaptırmadan ölmeyi becermiştir. Kendisi borsa işlerinden çok iyi anlardı.
İşte bu Sadık Paşa’ya devrin sadrazamlarından Şirvanzade Rüştü Paşa herkesin içinde demiştir ki; Efendi, İrtikap (yiyicilik, rüşvet) iki çeşittir. Biri alaturka irtikâp diğeri alafranga irtikâp. Alaturka irtikâp küçük devlet memurunun işini gördüğü kişilerden ufak sebeplenmesidir. Bunların içinde öldüğünde bir kaç bin lira servet bırakanlar pek nadirdir. Alafranga irtikâp ise zengin yerlere mahsus irtikâptır. Mesela bir şirket-i nafıa ile mukavele olunurken filan maddede “şirketin opsiyon hakkı olacaktır, opsiyon hakkı ile 100.000 lira ödenecektir” gibi şeylerin yazılmasıdır. İşte bunları kabul edemeyiz. Bunlar zengine mahsus alafranga irtikâplardır. Bir memleketin her şeyinin kendisine uygun olması lazım geldiği gibi irtikâbının da kendisine uygun olması gerekir.
Şirvanzade Rüştü Paşa günümüzdeki bu Osman Gazi Köprüsü sözleşmesine görse AKP iktidarına “vay be, boynuz kulağı geçmiş” mi derdi, bilebilmek mümkün değil.
Lakin, ben fikrimi açıkça söyleyebilirim; “Ey AKP’liler, bu yaptığınız alafranga irtikaptır. Osman Gazi Köprüsü büyük bir soygun eseridir. Sizler devleti soyuyorsunuz…”
27.04.2016 – M. Şevket Atalay