NECDET BULUZ
ABD Başkanı Trump Suriye’deki PYD/ YPG yapılaşmasına artık silah yardımında bulunmayacaklarını söylüyor. Pentagon sözcüsü Eric Pahon “PKK/PYD ile işbirliğine devam edeceğiz” diyor. Bitmedi, Dışişileri Bakanı Tillerson da Türkiye’den Rusya ve İran ile olan işbirliğinden vaz geçmesini istiyor.
Daha açık bir ifade ile Türkiye’yi tehdit ediyor. Gözdağı veriyor.
Tam bir curcuna ve her kafadan bir ses çıkıyor.
Amerika’nın Türkiye’ye karşı izlediği politika ve tutarsızlığını bundan daha iyi gösterebilen bir tablo olabilir mi?
Belli ki, Beyaz Saray ile Pentagon arasında görüş farklılıkları var ve kimse kimseyi dinlemiyor. Bu nedenle “Bizim yetkililer Başkan Trump’u bırakıp, doğrudan Pentagon ile iletişim kurmalıdır” bile denilebilir.
Konu ile ilgili daha önce yazdığımız yazılarda “Kime inanacağız?” diye sormuştuk.
Her şey çok açık ve saklanabilecek bir şey de yok.
PKK/PYD’ ye 3 bin 500 TIR’dan fazla silah veren Amerika, halen silah sevkiyatını sürdürüyor. Bu kadar silah kime karşı kullanılacak? Bu soruya yanıt işe aranıyor. DEAŞ ile mücadelede sona gelindi. Bu silahların Türkiye’ye karşı kullandırılacağı kuşkularının artması endişe yaratmıyor mu?
Sanki bunlar yetmiyormuş gibi Amerika, terör örgütünün propagandasını yapması için bir de televizyon kurdu.
Türkiye’nin parasıyla talep ettiği silahları Türkiye’ye vermeye, hatta Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın korumalarının gereksinim duyduğu tabancaları bile satmaya yanaşmayan ancak süper gelişmiş silahları cömertçe üstelik de bedava olarak terör örgütü PYD/YPG’ ye sağlayan Amerika’nın samimiyetine inanılabilir mi?
Artık bu konuda söylenecek söz kalmadı.
Bu nedenle Amerika’nın dostluğu ve müttefikliği tartışılıyor.
Zaten bütün gelişmeler ve yapılan açıklamalara bakacak olursak, Amerika yönetiminde de bir tutarsızlığın olduğunu görmüş oluruz. Hiç kuşkusuz bunun Türkiye’deki yansımaları bizim için çok daha önemlidir.
ABD Dışişleri Bakanı Tillerson Washington merkezli Wilson Center adlı düşünce kuruluşunda düzenlenen panelde Amerikan dış politikasından Türk-Amerikan ilişkilerine kadar birçok konuda açıklamalarda bulundu.
Türkiye’nin önemli bir müttefik olduğuna işaret eden Tillerson, “Bir NATO müttefikimiz olarak Türkiye’den, ittifakın ortak savunmasını öncelemesini istiyoruz. İran ve Rusya, Batı toplumlarının sağlayabileceği ekonomik ve siyasi faydaları Türk toplumuna sunamaz.” değerlendirmesini yaptı.
Suriye’de Cenevre süreci merkezli bir müzakere sürecine öncelik verdiklerini vurgulayan Tillerson, Beşşar Esed’in bu ülkenin geleceğinde rolünün olmadığı şeklindeki pozisyonlarını bir kez daha yinelediklerini dile getirdi.
Suriye ve Irak’ta İran’ın “bozucu” etki yapmaya devam ettiğini savunan Tillerson, “Tahran’a karşı Avrupa ülkelerinin de desteğini beklediklerine” dikkati çekti.
Tillerson, “Avrupalı ortaklarımızdan, İran’ın zararlı adımlarına karşı bizimle beraber durmalarını istiyoruz. İran rejimi Batılı ilkelerle uyumsuzdur. Ne ABD ne de Avrupa, kucağında bir başka Kuzey Kore tehdidi bulmak ister.” diye konuştu.
Ukrayna bağlamında Rusya’nın politikalarını eleştiren Tillerson, “Avrupalı dostlarımız ile son dönemde dirilen Rusya tehdidinin farkındayız. Bundan dolayı ABD, Avrupa’daki savunma ve caydırıcılık taahhütlerini güçlendirmiştir.” ifadesini kullandı.
Tillerson’un bu açıklamalarını alt alta koyduğumuzda ortaya şu tablo çıkıyor:
Amerika bölgede Rusya ve İran’dan son derece rahatsız. Her ne kadar Suriye konusunda Rusya ile ortak değerleri olsa da, Türkiye-Rusya yakınlaşması uykularını kaçırıyor.
Tillerson, tüm anlaşmazlıklara rağmen Suriye’de belli alanlarda Rusya ile çalışabileceklerini, özellikle terörle mücadelede ortak çıkar alanlarının olduğunu söylemeden de geçemiyor.
Bir noktada Rusya’ya da “zeytin dalı” uzatmadan geçemiyor.
Bu arada Türkiye ile İran arasındaki ittifaka varan ilişkilerin de Amerika’da çok büyük rahatsızlıklara neden olduğunu görmekteyiz.
[email protected]
www.facebook.com/necdet.buluz
Bir yanıt yazın