Kime inanalım?..

NECDET BULUZ - Pentagon Building in Wash 007

NECDET BULUZ

ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) ve Beyaz Saray’dan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ABD Başkanı Donald Trump arasında geçen gerçekleşen telefon görüşmesinde gündeme gelen “ABD’nin PKK/YPG’ye silah desteğinin kesilmesi” konusunda açıklamalarda bulunuldu.

Pentagon’un açıklamaları ile Başkan Trump’un açıklamaların birbiri ile çatıştığını görüyoruz. Amerika’daki askeri kanat, öyle görünüyor ki, bölgede kendi çizgisini ön planda tutuyor. Kafaları karıştıran açıklamalardan şu soruyu sormaktan kendimizi alamıyoruz:
“Kime inanalım?”
ABD yönetimi, Suriye’de terör örgütü PKK/YPG’ ye yaptığı doğrudan silah yardımını Rakka geri alındığı için sona erdirmeyi değerlendirdiğini ancak örgütle iş birliğine devam edeceğini açıkladı.

ABD’nin PKK/PYD’ye silah desteğinin kesilmesine ilişkin AA muhabirine açıklama yapan Pentagon Ortadoğu Masası sözcülerinden Eric Pahon, örgüte başta Rakka olmak üzere sadece operasyon bazlı silah desteği verildiğini savundu.
Örgüte verilen desteğin “değerlendirildiğini” kaydeden Pahon, “Türkiye’ye her zaman, Kürt unsurları dahil SDG’ye (PKK/PYD) sınırlı, göreve özel ve askeri hedefleri yerine getirmek üzere silah verdiğimiz konusunda açık olduk. Bu politikamızla tutarlı olacak şekilde de DEAŞ’ı yenmek ve geri dönmesini engellemek üzere yapılan istikrar çabaları için Kürt ortaklarımıza (PKK/YPG) verdiğimiz askeri desteğe yönelik yapılması gereken ayarlamaları yeniden değerlendiriyoruz.” dedi.
Beyaz Saray Sözcüsü Sarah Sanders, günlük basın brifinginde, ABD’nin PKK/YPG’ye yaptığı doğrudan silah yardımını Rakka geri alındığı için sona erdirmeyi değerlendirdiğini belirterek şunları söyledi;

“DEAŞ’a karşı mücadeleyi kazanmaya başladığımız noktada, planımız her zaman belli gruplara sağladığımız desteği azaltmaktı. Şu anda fiziksel anlamda halifeliğin kendisini (Rakka’da) eziyoruz, dolayısıyla belli bazı gruplara askeri destek vermeyi durdurma noktasındayız. Ancak bu, bu gruplara tüm askeri desteği keseceğimiz anlamına gelmiyor. Tüm amaç, DEAŞ’ı yenmekti. Cephede (DEAŞ’a karşı) ciddi mesafe katettik ve ilerleme kaydedildiği zaman plan hep buydu ve bu plan değişmedi.”
Demek oluyor ki dış ilişkilerde ülkelerle dostluk ve müttefiklik sadece kağıt üzerinde sınırlı kalıyor. Her ülke kendi çıkarını ön planda tutuyor, politikalarını da buna göre geliştiriyor. Bölgede Amerika ile yaşananlar bizi bu gerçeği de öğretti.
Aşağıda verdiğimiz haberi okuduğunuzda Amerika’nın “Terörle mücadelede Türkiye ile birlikte hareket edeceğiz “açıklamalarının da ne kadar boş olduğunu göreceksiniz.
Reuters haber ajansı, Suriye’nin Rakka kentinde terör örgütü YPG’nin DEAŞ’tan ele geçirdiği Rakka’dan kamyonlarla ve silahlarıyla birlikte kaçırılan 250 DEAŞ’lı ve ailesinin biyometrik verilerinin alındığını yazdı.

ABD’nin terör örgütü ile yaptığı kirli anlaşma gündeme bomba gibi düşmüş ve Ankara’nın da sert tepkisiyle karşılaşmıştı. 14 Kasım’da BBC’nin ortaya çıkardığı terörist örgütler arası anlaşmadan sonra ABD’nin YPG aracılığıyla aldığı retina ve parmak izi gibi bilgileri söz vermesine rağmen Türk yetkililerle hâlâ paylaşmamayı sürdürdüğü anlaşıldı.
Reuters’a konuşan iki üst düzey Türk güvenlik yetkili böyle bir veri görmediklerini söylerken, “Eğer ABD ya da koalisyonun DEAŞ’lılarla ilgili verileri varsa ve bunu bizimle paylaşmıyorlarsa terörizmle birlikte nasıl mücadele edeceğiz” ifadesini kullandı.
ABD daha önce teröre karşı ortak mücadele kapsamında bilgi paylaşımı yapılacağına söz vermişti.
Kaçırılan teröristlerin kimlikleri saklanıyor. Bunun ne anlama geldiğinin yorumunu da sizlere bırakıyoruz.

necdetbuluz@gmail.com
www.facebook.com/necdet.buluz


Yazıları posta kutunda oku


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir