Mustafa Acer (macer@ttmail.com)
Ülkenin geleceğinden ciddi kaygılar duyuyorum.
Türkiye öyle bir noktaya geldi ki, tam da “duvara tosladı” diye bir tabir vardır ya işte öyle.
Bugünlere gelirken, sürekli uyardık. Bu gidiş – gidiş değil. Yurt içinde ayrıştırma, gerginlik, yolsuzluk, liyakate dikkat edilmeden yapılan kadrolaşma ile ülke çözümü zor bir noktaya getirildi. Geldiğimiz bu noktada; toplumda, normalleşmesi çok zor derin yaralar açıldı.
Bütün bunlar; 15 yıldan beri AKP hükümetlerinin Egemen Dış güçlerin güdümünde uyguladığı politikaların sonucudur. Bugün artık Egemen Dış güçlerin güdümünden çıkmak için çabalaması, AKP Hükümetlerini kurtaramaz. Egemen Dış güçlerin de AKP yönetimine bu fırsatı vermesi mümkün değildir. Çünkü o kadar diyet borçları vardır ki; Egemen Dış güçlerin bu diyetleri ortaya koymadan AKP’nin “Ben size yaptığım taahhütlere uymuyorum, ben oynamıyorum” deme şansı vermeye niyetleri yok.
Bu noktaya gelirken Yurt içinde;
– Ülkenin yetişmiş kadroları birer birer harcandı. Ergenekon, Balyoz, Casusluk kumpasları ile Yurtsever insanlar mücadele edemez hale getirildi. İnsanların Ülke yönetimine güveni kalmadı.
– Türk Silahlı Kuvvetlerin itibarı zedelendi. Askerlerin başına çuval geçirilerek, suikastlarla uçakları düşürülerek, uydurma davalarla suçlanarak, çözüm süreci diye teröristlere destek verilerek, Ordunun gücü yok edilmeye çalışıldı.
– Ülkenin aklı başında, çalışan, fikir üreten, katma değer yaratan kadrolarına imkan verilmediği için Yurtdışına göçmelerine ve Ülkeden kaçmalarına fırsat verildi.
– Üreten, çalışarak ülke ekonomisine katkı sağlayanlar, ekonomik zorluklarla mücadele ettikleri için iş yapamaz, işlerini geliştiremez hale geldiler. Çoğunluğu iş yapamayacağını gördüğü için, işyerini kapatmak zorunda kaldı. Ayakta kalmak için zor şartlara dayananlar da işlerinde daralmaya gitmek, çoğu işlerini tasfiye etmek zorunda kaldı.
– İnsanlar borç içerisinde yaşar duruma geldi. Daha bir borcunu bitirmeden yeniden borç alarak birikmiş borçlarını kapatmaya çalıştığı için bir kısır döngünün içerisinde çıkış yolu bulamadığı için bunalımlara girdi. Sağlıklı düşünemeyen bir toplum yaratıldı.
– Ülkenin yeraltı ve yerüstü kaynakları değerinin çok altında Egemen Dış güçlere ve yandaşlara peşkeş çekildi.
– Cumhuriyet döneminde kurulmuş fabrikalar, tesisler, üretim alanları özelleştirme adı altında, rüşvet ve yolsuzluklarla değerlerinin çok altında Egemen Dış Güçlere ve yandaşlara satılarak, çoğunluğu çalışamaz hale getirildi.
– Kamu ihaleleri yoluyla Egemen Dış güçlere ve yandaşlara devlet kaynaklarından zenginleşme sağlandı.
– Bazı yardım kuruluşlarına ayni yardım yaparak, Devlete vereceği vergiden düşülmesi imkanı verilerek, yolsuzlukların önü açıldı.
– Vergiden kaçmak amacıyla vergi muaflığı olan ülkelerde kurulan firmalar, kazançlarından vergi vermemenin yolunu bulmaktadır.
– Yurt içinde üretici ekonomik zorluklarla uğraşırken, yurt dışından ucuz ürün getirilerek, dış ticaret açığının büyümesi, ülke ekonomisinin yok olması yönünde politikalar uygulanarak, Türk Milletine büyük zararlar verildi.
– Tarım ve Hayvancılık desteklenmediği için, tarım arazileri işlenmez oldu, Hayvan çiftlikleri dağıtılmak zorunda bırakıldı.
– FETÖ ve Diğer Cemaatlerle “aynı amaca yürüyen teşkilatlar” diye işbirliği yapıldı.
– Cumhuriyet döneminin demokrasi, insan hakları, serbest düşünme hürriyeti gibi kazanımları yok edildi.
– Atatürk’ün İlke ve Hedefleri yok sayıldı. Milli değerler Milli Eğitim Programlarından çıkarılarak, ne olduğu belli olmayan bir eğitim sistemi uygulanmaya başlandı.
– Eğitimde birlik olmadığı gibi, Cemaat ve Tarikatlara terk edilen Araplaştırma kursları sayesinde, Milli birliğimizin yok edilme çabalarına fırsat verildi.
– Türk Milletinin güven duygusu kalmadı. İnsanlar: ne zaman, nerede, nasıl bir şiddete maruz kalabileceği konusunda sürekli endişe duyar hale geldi.
– Adalet duygusu yok oldu. İnsanlar yargıya yapılan müdahalelerle yargıdan adil bir sonuç çıkabileceğini düşünemez oldu… ve diğerleri.
Uluslararası alanda ülke ne durumda;
– Nasıl oluyor da daha AKP kurulmadan, R. T. ERDOĞAN Beyazsaray’da ağırlanabiliyor?
– BOP yürütülürken 22 Müslüman ülkenin parçalanacağı açıkça söylenmesine rağmen, nasıl oldu da AKP Hükümetleri BOP Eş başkanlığını kabul edebildi?
– AKP Hükümeti BOP’a destek vermeseydi, Türkiye’nin hiçbir menfaati olmayan Ortadoğu’da, bu kadar yıkım, kan, gözyaşı, ızdırap yaşanmazdı.
– Nasıl oluyor da Yahudi kuruluşlarından, Üstün cesaret ödülleri alınabiliyor?
– Nasıl oluyor da Türkiye Cumhuriyetinin Cumhurbaşkanı Abdullah GÜL İngiltere’den madalya alabiliyor?
– Süleyman Şah Türbesi neden yerinden taşınıyor?
– Türkiye topraklarının işgaline yol açacak, 1 Mart Tezkeresi ne amaçla TBMM’ne getirildi?
– Neden Ege ve Akdeniz’de irili ufaklı 152 adanın Yunanistan tarafından işgal edilmesine ses çıkarılmıyor?
– Neden Atatürk’ün ortaya koyduğu, “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh” ilkesi ile hareket edip saygınlığımızı koruyamıyoruz?
– Neden bütün komşularımızla kavgalı durumunda yaşamak zorundayız?
– Neden bütün Dünya ulusları, Türkiye Hükümetini güvenilmez olarak görüyor?
– Neden uluslararası ilişkilerde çözümün bir parçası olamıyoruz da, sorunun bir parçası gibi görülüyoruz?
– Uluslararası ilişkilerde karşılıklılık esastır. Ülke menfaatleri her şeyin üzerindedir… ve diğerleri
AKP Hükümetlerinin geldiğimiz noktaya kendi hatalarının sonucu geldiğimizi kabul etmesi ve eleştirilere kulak vermesi gerekiyor. Yapılan yanlışların söylenmesi; Türkiye Cumhuriyetinin itibarını zedelenmesi değil, bilakis bugüne kadar ülkeye yapılan yanlışların giderilmesi amacıyla yapılmaktadır.
Artık bu noktadan sonra Türk Milletinin; AKP Hükümetleri ile sorunların çözülemeyeceğini görmesi ona göre geleceğine şekil vermesi zamanı gelmiştir.
AKP Hükümeti ülkeyi çıkılmaz bir yola sokmuş bir bataklığa sürüklemiştir. Yapılan bu hataların altından kalkması mümkün değildir. Bataklıkta ne kadar çabalarsanız daha fazla batarsınız.
Türkiye’nin kurtuluşu AKP ile olamaz. Tek kurtuluşumuz; Atatürk gibi düşünüp, onun gibi yapmak ve Türk Milletinin kendi gücüne güvenmesidir.