Kıbrıs sorununa “seks” katmak!
YURDAGÜL ATUN
Konuya nereden gireceğimi bilemediğim bir yazı bu.
Koskoca gazetecilerin kitabı okutmak adına Kıbrıs meselesini manipüle etmelerinden mi, meselenin kendi içimizde dahi bilinmemesinden mi, tarihin içinden cımbızla çekilen bir olayın, meselenin esası gibi lanse edilmesinden mi başlasam bilemedim.
Neyse konumuza gelelim;
Gazeteci-Yazar Murat Yetkin, “Meraklısı İçin Entrikalar Kitabı” adlı kitabında, Kıbrıs meselesinin arkasında “bir seks skandalı” olduğunu iddia etmiş.
Siz bunu okuyunca ne anlıyorsunuz bilmem ama benim aklıma direk, “Rum tekfurunun kızıyla, Türk paşanın oğlunun aşkı” ve “bu aşkı kabullenmeyen tarafların arasında başlayan husumetin” Kıbrıs sorununun nüvesini oluşturduğu geliyor. Veya buna benzer, iki tarafın adının karıştığı bir skandalla ada birbirine girmiş, bugüne uzanan olaylar başlamış gibi…
İçinde seks olan şeyler iyi satıyor. O sebepten olsa gerek, Ayşe Arman, bundan 20 gün kadar önce Murat Yetkin’le, kitabı hakkında yaptığı röportajda, “Kıbrıs meselesinin arkasında bir seks skandalının olması çok şaşırtıcı” diyerek, Yetkin’in cevap vermesini bekliyor. Yetkin ise burada, “meselenin arkasındaki sebep değil ama Londra Zürih Anlaşmalarında Makarios’a özel hayatıyla ilgili bir şantaj yapılıyor” diyerek konuyu anlatmak yerine “Ya evet. O dönem İngiliz istihbaratı, herkesi dinlemeye alıyor. Hem Türk tarafını hem Rum tarafını.
Kanıtlamaya çalıştıkları da, silahlı örgütlerle bağları. Dinleme yaparken bambaşka bir şeye mi denk geliyorlar? Makarios’un renkli cinsel hayatına! Bir İngiliz belgesi diyor ki, ‘Oldukça sıradışı eşcinsel eğilimler içinde…’ Londra konferansı toplanıyor, Kıbrıs anlaşmasının bir önceki toplantısı. Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kuruluş anlaşması. Ama Makarios direniyor. Bir türlü imza atmıyor. Sonra İngiliz Sömürgeler Bakanı, odasına bir ziyarette bulunuyor ve orada bir takım belgeleri, bilgileri onunla paylaştığını öğreniyoruz. Bildiğimiz şantaj aslında. Bir gün önce ayak direyen Makarios, ertesi sabah tam saatinde gelip paşa paşa imzalıyor anlaşmayı” yanıtını veriyor.
Yani, Kıbrıs meselesi gibi onlarca boyutu ve yazılacak konusu olan mesele, magazin malzemesi boyutuna indirgeniyor.
Şimdi Kıbrıs meselesinin ne olduğunu, ne zamandır var olduğunu, olayların nerede başlayıp, nerede soykırım boyutuna geldiğini, Rumların, 1900’lü yılların başında başladıkları Enosis çalışmalarının 1950 yılında gerçekleştirilen “Enosis Plebisiti”nden sonra arttığını, Makarios’un, adayı Yunanistan’a bağlamak için 1950’den başlamak üzere tüm dünyayı fellik fellik gezerek, “Adanın Yunan adası olduğunu ve Yunanistan’a verilmesi gerektiğini” anlattığını bilmeyenlerin, bugün çıkıp “Kıbrıs meselesinin arkasında seks skandalı var” demesi ve Kıbrıs tarihini bilmeyen ama popüler kitaplar ve dizilerle tarih öğrenenlerin buna inanması çok doğal!
O yüzden haddim olmayarak ancak araştırma konum olması hasebiyle -1931 yıl yılında Rumların Enosis istenciyle çıkardıkları isyana kadar uzanmayayım- yeni başlayanlar için bir özet geçiyorum;
1950 yılında Rumlar adayı Yunanistan’a bağlamak adına bir halk oylaması yaparlar. (Enosis Plebisiti.) Bu plebisit ilk hafta pek rağbet görmeyince, Rumlar bir dahaki hafta bu plebisiti tekrarlar. Bu plebisitte yüzde 96 “evet” çıkar. Tabi İngiliz Yönetimi bu plebisiti yok sayar. Bunun üzerine Makarios, Amerika başta olmak üzere birçok ülkeye giderek, bu konuda kendilerine arka çıkmalarını ister. 1955 yılında EOKA Tedhiş Örgütü eylemlere başlar. Adada sürekli cinayetler, patlamalar olur. EOKA’nın hedefi önce İngilizler ve Enosis istemeyen Rumlardır. 1956’dan sonra Türkler de öldürülmeye başlanır. Ve en mühimi; “Kıbrıs meselesi” deyimi literatürümüze 1955’te girmiştir. Makarios, Avrupa Devletler Topluluğu’na bu konuyu götürür, 1956 yılında da meselenin görüşülmesi için BM’ye talepte bulunur lakin BM talebi kabul etmez. 1959 yılının Şubat ayının ilk haftası Zürih’te, ikinci haftası Londra’da Adada sulh ve sükunun sağlanması adına bir araya gelinir. Makarios Londra’da, Kıbrıs Türklerine eşit haklar veren ve Enosis’i bertaraf eden anlaşmayı imzalamak istemeyince, önüne bazı belgeler konularak şantaj yapılır. Sonrası malum. 1960’da Cumhuriyetin ilanı ve 1963’te, Makarios’un kerhen attığı imzaların malum akıbetinin tecellisi soykırım yılları…
Kıbrıs meselesi, gördüğünüz üzere, “seks skandalı” gibi elim bir gazetecilik kazasına da, tiraj kaygısına da kurban edilemeyecek kadar mühim ve acılıdır…
Yurdagül Atun