Türkiye’nin her tarafı gibi Çeşme’nin de beton yığını haline getirilme projesi son hızla devam ediyor.
Türkiye genelindeki doğa katliamından bir şekilde birazcık kurtulmuş olan Çeşme’de yakında tek bir yeşil alan, deniz kıyısı, mavi koy filan gibi gereksiz unsur kalmayacak inşallah.
Çeşme’yi Betonlaştırma çalışmalarımız son dönemde büyük bir hız kazanarak zirve yapmıştır.
Yaptıkları gökdelenlerle, AVM’lerle, “Rezidans”lar la Türkiye’nin diğer şehirlerini bir beton güzellik şahaserleri haline getiren tüm büyük İnşaatcı firmalar Çeşme’de faaliyete geçtiler.
Bu firmalar baş yaradan mimarımız tarafından milyonlarca yıl önce oluşturulan eşsiz doğa, deniz ve rüzgarın ender bir şekilde bir araya geldiği Çeşme’nin doğal ve kutsal mimarisini beğenmediler.
Temiz deniz, el değmemiş doğada neymiş dediler. Önce Allah’ın bize hediye ettiği bir dağı yerle bir ederek Çeşme’nin ortasına sanayi limanı yaptılar, buraya her gün iğrenç (pardon çok estetik) RO-RO gemileri gelerek yüzlerce güzel TIR kamyonunu Çeşme’nin içine salıyor.
Sonra dünyada başka yer kalmamış gibi yüzlerce rüzgar enerjisi türbinini milletin bahçesine evinin önüne diktiler. Allah’a şükür, arı, kuş, böcek gibi zerzevattan kurtulduk. Şimdi buralarda bu pervaneler bize Mozart senfonisi gibi nefis uçak sesi gibi müzikler üretiyor.
Şimdi büyük İnşaatcı firmalarımız tanesi 300-500 bin dolara yedi katlı “Rezidans”lar üretiyor.
Ne demek lan bu rezidans ?demeyin…
Rezidans dediğin, 1 – 2 odalı, 20 katlı bir beton blokta kibrit kutusuna tıkılıp, hayat boyu kazık yemenin yabancı bir lisanda söyleme şekildir.
Şimdi tam da Çeşme’de rezidans kazığı yemenin vaktidir vatandaş, sakın bu kazığı yemeden Çeşme’den ayrılmayın.
Çeşme’yi beton yığını haline getirme çalışmalarımız hayırlara vesile ola…
Dr.Ahmet Güler (29.08.2017)
Yazıları posta kutunda oku