Attila İlhan bir konuşmasında şunları söyler:
“En büyük kötülük şu; Batı son 50 sene içinde Türkiye’de küçük küçük siyasi guruplar yaratarak bizi birbirimize düşürdü. Hâlbuki her şeyden önce bunların birleşmesi lazım ki vatan dokusu oluşsun.
Gazi’nin Ankara’da oluşunu bir düşünün. Gazi’nin bir tarafında Ziya GÖKALP vardı. Bir tarafında Yusuf AKÇURA, arkasında Mehmet Akif vardı ve Mustafa Suphi’yi de çağırmıştı.
İslamcı, Türkçü, Kemalist ve Komünist hepsi beraber olmasaydı bu savaşı kazanamazdı. Şimdi de aynı espri içine girmemiz lazım…”
Ama biz hala birbirimizi yemeye devam ediyoruz…
Herkes birbirini “Vatan Hainliği” ile suçluyor… Ağzı olan konuşuyor…
Küçük küçük partiler, küçük küçük gruplar kendilerini Türkiye’nin en iyi, en doğru ve en gerçekçi partisi ilan ediyor…
“Benim arkamdan gelin, bana üye olun, bana güvenin çünkü bu ülkenin sorunlarını ben çözerim…” diyor…
Bu parçalanma 50 – 60 yıldan bu yana sürüp geliyor… Bundan da en çok emperyalizm yararlanıyor… Tıpkı Latin Amerika’da, Ortadoğu’da, Asya’da, Afrika’da yaptığı gibi…
Şu anda yurdumuzda ve dünyada en güçlü paylaşım, bölüşüm, yardımlaşma, haberleşme, görüş bildirme yeri olan “SOSYAL MEDYA” ise daha çok çiçek – böcek, boş tartışmalarla zaman harcıyor, zaman öldürüyor…
Bir bakıyorsun, bir “Atatürk resmi beğenme” kampanyası başlatıyorlar ve fotoğrafın en üstüne yazıyorlar:
“Hadi beğenelim, 5 milyona, 10 milyona çıkaralım…”
İyi güzel… Çıkaralım. İmzalayalım. Paylaşalım… Peki, bu vatanımızı, Türkiye’mizi kurtaracak mı? Aydınlığa çıkaracak mı?
Daha az ve öz, daha açık ve net söyleyelim:
“Bu kampanya, Sevgili yurdumuzu haramilerin elinden kurtaracak mı? Şu kötü ve çağ dışı gidişi, Ortaçağ yürüyüşünü durduracak mı?”
Kurtaramayacak…
Peki, o zaman ne yapmalı?
Birleşmeli, bütünleşmeli… Vatanın kurtuluşu yolunda asgari müştereklerde, “Tam bağımsızlık ve gerçek demokrasi” çatısı altında bir araya gelmeli…
Yurdumuzu sömürgeci ülkeler karşısında bölüp parçalayarak, güçsüz düşüren, onların ekmeğine yağ süren PKK ve HDP gibi kuruluşlardan da uzak durmalı…
Yani, bir taraftan onun 15 yaşındaki gençlerimizin katledişini kınarken, bir taraftan da HDP toplantılarına “Özgürlük, eşitlik, demokrasi, adalet sağlama” gerekçesi ile katılmamalı…
Bir çocuğun ömrünün baharını bile yaşamasını izin vermeyen bir örgütün her yanı demokrasi, özgürlük olsa ne çıkar?
Türkiye hızla karanlığa doğru yol alıyor… Türkiye bugün hızlı bir dönüşüm yaşıyor… Tarikatçı, dinci eğitim ve kadro hemen hemen tüm devlet kurumlarına egemen olmuş durumda…
Atatürk, Kurtuluş Savaşları, Türk, Türklük, millet, milliyetçilik, laiklik kavramları süratle yok ediliyor… Atatürk’ün ordusu Atatürkçülerden temizleniyor…
Bu oluşumların yerini süratle ümmet, kul, cemaat, din kavramları alıyor… Okullar bir taraftan imam hatipleştirilirken, bir taraftan da bu kurumlara mescit zorunluluğu getiriliyor… Müfredata şeriatçılık, cihat dersleri konuluyor…
Hedef 2023’te kurulacak bir “Din Devleti”dir… 2019 bu nedenle “Bir kırılma noktası, 2023’e bir hazırlık aşaması” olarak seçilmiştir.
Bu gidişi önlemenin ise bir tek yolu ve çözümü vardır:
Ulusalcıların, milliyetçilerin, vatanseverlerin parti, sendika, dernek farkı gözetmeksizin bir çatı altında toplanmalarıdır. Giderek, parti bayrak ve simgelerini bir yana bırakıp “Gezi Direnişi, Adalet Yürüyüşü”nde olduğu gibi etkin ve ses getirici eylemlere imza atmalarıdır…
Bu ise Meral Akşener’i “Gladyo’nun Kraliçesi”, CHP başkanını ve yönetimini BOP Eşbaşkanı ve Başkanlığı ilan ederek gerçekleştirilemez…
CHP geçmişte birçok yanlış yapsa da bugün önemli bir aşamaya gelmiştir…
Bir zamanlar “Gezi direnişlerini bile kuşkuyla karşılayan ve ona gönülsüz destek veren CHP Başkanı bugün, “Sokaksa sokak” diyebilmektedir…
Üç beş CHP milletvekilinin HDP toplantılarına katılmasını tüm partiye mal edip, tüm CHP teşkilatını yerden yere vurmak asla bir çözüm yolu değildir…
CHP’nin sonuçta Atatürk’ün kurduğu bir parti olduğunu ve onun görüşlerine, ilkelerine üyelerinin büyük bir çoğunluğunun değer verip, ona bağlı kaldığını unutmamak gerekir.
Bunun yanında, Kasımda kurulacağı ilen edilen Meral Akşener’in partisine ben, MHP ve AKP tabanından önemli katılımların olacağı düşüncesindeyim… Bu katılımlar AKP’ye zor günler yaşatacaktır…
Bu ülke, CHP, Vatan Partisi ve Akşener’in kuracağı parti ile birlikte, solda ve sağda Atatürk’ü kabul eden tüm milli partilerin bir araya gelip, etkin mücadele vermeleri ile ancak kurtulabilir…
Boş tartışmalar ve sataşmalarla, ağız dalaşı ve gevezeliklerle AKP’nin ilerleyişini durduramayız…
Bir yanıt yazın