Faşizmle Böyle Mi Mücadele Edilir?
AKP’nin iktidar olmasının üzerinden tam 15 yıl geçti…
15 yıl önceki Türkiye ile bugünkü Türkiye’yi karşılaştırır mısınız? Kıyaslar mısınız?
Bir dönüp bakar mısınız geriye?
Nereden nereye geldik… Tanıyabiliyor musunuz Türkiye’yi şimdi? Beğeniyor musunuz?
Hiç laf kalabalığına girmeden, sözü uzatmadan söyleyelim:
Arabistan’a döndük… Afganistan’a döndük… Yakında “Şifa veriyor” diye “Deve sidiği” içmeye de başlarsak, sakın şaşırmayın…
Türkiye’nin en büyük kentinin Milli Eğitim Müdürlüğünde, İstanbul’da artık çarşaflı bayan memurlar görev yapıyor… Dikkat edin, türbanlı değil, çarşaflı bayanlar…
Sakallı, poşulu polisler, devletin resmi arabasının direksiyonuna oturmuş. Poz veriyorlar…
Tarikatlar, cemaatler ayrık otu gibi çoğalıyor. Birbirleriyle rekabet ediyorlar… Birbirleriyle yarışıyorlar. “Benim şeyhim seninkinden iyi… Benim şeyhim ulema… Âlim… Nefesi kuvvetli…”
Yabancı bir ülkeye büyükelçi tayin edilen bir bayan, tarikat liderinin önünde diz çökmüş, hayranlığını, sadakatini dile getiriyor. Bir süre sonra göreve başlayacak… Ülkemizi temsil edecek…
Koca koca devlet adamları, bakanlar cemaat şeyhlerinin elini eteğini öpüyor. Sevgisini dile getiriyor…
Artık Ata’mızın önünde, Anıtkabir’de dua seansları da başladı. Geçenlerde, YAŞ öncesi ziyaret ettiği Ata’mızın huzurunda Başbakan Binali, ellerini açarak dua etti. Bu bir İLK’ti…
Hem de Generallerin önünde… 15 yıldan bu yana iktidar olan AKP şimdiye dek, hiç böyle bir girişimde bulunmamıştı… Yakın bir zamanda YAŞ öncesi ATATÜRK ZİYARET programı da gündemden çıkarılabilir…
Adım adım, yavaş yavaş, sessiz ve derinden yol alıyorlar…
Gerçi bu dinsel tören Türk ordusunun bazı subaylarının yaptığı dinsel gösteriler ve eylemler yanında çok masum kalır.
Üniformasıyla namaz kılanlar mı ararsın, tarikat liderlerinin ziyaret edip ellerini öpenler mi, iktidar yanlısı tutucu köşe yazarları ile karşı karşıya oturup, sırıtarak poz veren üst rütbeli subaylar mı?
Yargı, Milli eğitim, yazılı – görsel basın, resmi kurumlar teslim alındı… Şimdi sıra orduya geldi. Ordunun dinci bir yapıya, AK ORDUYA dönüştürülmesine… Bunun için son sürat hazırlıklar, girişimler yapılıyor…
İktidara yakın komutanlar üst makamlara yerleştiriliyor… Birkaç yıl sonra göreve gelecek Genel Kurmay Başkanı, kuvvet komutanları, önemli askeri makam subayları şimdiden ayarlanıyor…
Jandarma, İçişleri Bakanlığına; kuvvet komutanlıkları, Savunma Bakanlığına bağlandı… Bütün bu düzenlemeler 2019 seçimlerine ve 2023 Federal İslam Cumhuriyetine bir hazırlık gibi görülüyor…
Bu hedeflere ulaşmak için, ordunun AK Orduya dönüşmesi gerekiyor. Bunun için de epey yol kat edildi… Epey önemli aşamalardan geçildi…
İşte bu düzenlemeleri ve hazırlıkları göz önüne alan, eski AKP MKYK üyesi Ayhan Oğan, meydanı boş bulup, “İster kabul edin, ister etmeyin biz yeni bir devlet kurduk, kurucusu da Recep Tayyip Erdoğan’dır…” diyerek, AKP’nin ağzındaki baklayı çıkardı… AKP diyoruz, çünkü kimse ondan habersiz kendi başına hareket edemez… Bu bir denemeydi… “Ya tutarsa hesabı…”
Oysa onlar devlet yıkanların, devlet kuranların hep solcular olduğunu söylerlerdi… Denizleri, Yusufları, Hüseyinleri bu yüzden darağacına göndermişlerdi…
O yıllarda hiç aksatmadan görevini yapıp, idam kararı veren savcılar, yargıçlar, her ne hikmetse bugün işlenen suçlar karşısında kıllarını bile kıpırdatmıyorlar… Dut yemiş bülbüllere döndüler… Ortalarda Cumhurbaşkanının üniversite mezunu olmadığı, hatta askerliğini ER olarak yaptığı iddiaları dolaşıyor, araştırmıyorlar, hatta dönüp bakmıyorlar bile…
Peki, bütün bunlar olup biterken Ana ve yavru muhalefet ne yapıyor?
Ana muhalefet, sanki Türkiye’nin hiç sorunu kalmamış gibi, HDP’nin “Vicdan ve Adalet Nöbeti”ni ziyaret ediyor… Eski MKYK üyesi Ayhan Oğan’ın AKP’den atılmasını istiyor. Genel Başkan Kılıçdaroğlu, “yeni bir devlet kurduk” sözleri karşısında Recep Tayyip Erdoğan’ın ne düşündüğünü ne söyleyeceğini merak ediyor… Sanki çok önemliymiş gibi… Ayhan Oğan partiden atılsa ne olur, atılmasa ne olur…VATAN KURTULACAK MI?
Sen bu saldırı karşısında yapacağın direnişten haber ver bize…
İktidara koltuk değnekliği yapan, onu her düştüğü çukurdan çıkarıp kurtaran Devlet Bahçeli ise, tabanına, kendisini destekleyenlere ŞİRİN GÖRÜNMEK için, “Türkiye’de yeni bir devlet kuranlar daha anasının karnından doğmadı” diye esip yağıyor…
Sanki Anayasanın, Kemalist düzenin değişmesinde kendisinin hiç rolü yokmuş gibi, “Sütten çıkmış ak kaşıkmış” gibi hareket ediyor…
İşte Türkiye bu günlere bu muhalefetin sayesinde, desteğinde ulaştı.
CHP, tam yüksek bir oy alacağı sırada, önemli bir konuma gelip, güçleneceği sırada, Kılıçdaroğlu, “Türbanı, cemaatleri – tarikatları savundu, Kemalist Cumhuriyetin Dersim Katliamı yaptığından söz etti.” Ben “DERSİMLİ KEMAL’İM” diye bas bas bağırdı…
O sıralar biz de ona dedik ki “Yapma Kemal bey, bu yol çıkar yol değil, bu yolla oy kaybedersin, Atatürkçüleri kaybedersin, başarmak istiyorsan Atatürk’e, ALTI OK’A… sahip çık…”
Tam da dediğim gibi oldu. Hem oy, hem de Atatürkçüleri kaybetti.
Sonra bir “ADALET YÜRÜYÜŞÜ” yaptı. Mutlu olduk. Sevindik. Destekledik. Yanına geçtik. Çünkü AKP’yi 7 şiddetinde deprem gibi gerçekten sallamış, sarsmıştı. Sevincimiz kısa sürdü…
Yine de diyoruz ki: Herkes aklını başına alsın. Türkiye’de eğer AKP yıkılacaksa bu, CHP’li Atatürkçüler, milliyetçi MHP’liler ve Vatansever Vatan Partililer tarafından gerçekleştirilecektir…
Doğu Perinçek işbirlikçi, Atatürk düşmanı, faşist AKP’yi desteklemekten vaz geçmeli, Kılıçdaroğlu o “ADALET YÜRÜYÜŞÜ” gibi gerçek ve doğru muhalefet hareketlerine yeniden dönmelidir…
DÖNMÜYORLARSA İŞGAL ETTİKLERİ MAKAMLARI BOŞALTMALARI SAĞLANMALIDIR…
Kimse, Türkiye’yi uzaydan gelip, kurtaracak güçleri beklemesin… Çünkü böyle bir güç yoktur…
Bir yanıt yazın