NECDET BULUZ
Dost ve müttefikimiz Amerika, doğrudan PKK ve onun Suriye uzantısı PYD’ye destek veriyor. Baskılarımız ve ortaya koyduğumuz tavırlar nedeni ile “Hayır biz teröre destek vermiyoruz, teröristlerle mücadelede birlikte hareket ediyoruz” diyorlar. PYD’ye IŞİD ile çatışmalar nedeni ile de verdikleri silahları daha sonra geri alacaklarını da vurguluyorlar.
Biz, bu açıklamalardan sonra yazdığımız yazılarda “Keşke inanabilsek” demiştik. Amerika’nın verdiği hiçbir sözü tutmadığını, Türkiye’yi oyaladığını da yazımızın sonunda dile getirmiştik.
Nitekim, geçen süre içinde dost ve müttefik gördüğümüz Amerika’nın oyun içinde oyun oynadığı gerçeğini bir kez daha gördük.
“Onlar kendilerine resmi olarak YPG diyorlardı ki Türkler, bunun PKK ile aynı olduğunu söylüyor ve ‘Benim terörist bir düşmanımla muhatap oluyorsunuz, bunu müttefik olarak nasıl yapabilirsiniz’ diyordu. Biz de bunun üzerine onlara isimlerini değiştirmeleri gerektiğini söyledik. Bir gün sonra adlarının ‘Suriye Demokratik Güçleri’ olduğunu ilan ettiler”
Bu sözler, ABD Özel Kuvvetler Komutanı Orgeneral Raymond Thomas’a ait.
“Adlarının ortasına ‘demokratik’ifadesini koymalarının zekice bir hamle olduğunu düşündüm. Bu, onlara bir miktar itibar sağladı. Bu yüzden onları askerileştirdik ve Brett McGurk, onları bu şekilde görüşmelerin içinde tuttu ve bizim iyi bir ortağımız olmaları için onlara gerekli meşruiyeti sağladı ” diyen Thomas, DEAŞ’la mücadelede PKK/PYD’yi etkin ortak gördüklerinikaydederek, ABD’nin DEAŞ’la Mücadele Özel Temsilcisi Brett McGurk’ün de bu süreçte kendisine çok yardımcı olduğunu söylüyor.
Washington yönetimi, Türkiye’nin uyarılarına rağmen PKK’nın Suriye kolu YPG ile kol kola olmayı sürdürüyor. ABD Özel Kuvvetler Komutanı Orgeneral Raymond Thomas, Türkiye’nin, terör örgütü PKK ile ilişkili görmesi sebebiyle YPG’ye “isim değiştirme” tavsiyesinde bulunduklarını, bunun üzerine örgütün, adını “Suriye Demokratik Güçleri” (SDG) olarak değiştirdiğini söyledi.
Şurası çok açık ve net:
Amerika’nın yönetimi ve dış politikasını askerler yürütüyor. Başkan Trump’u da her konuda rahatlıkla ikna edebiliyorlar.
Daha önce Obama yönetiminde de dış politika ve askeri konularda üstünlüğü olanlar, şimdiki Trump yönetiminde de aynı noktadalar ve Obama dönemindeki politikalarını aynen sürdürüyorlar.
Dikkat edilecek olursa, biz Trump yönetiminden daha umutluyduk ve bekledik. Gerek dış politikada, gerekse Amerikan-Türkiye ilişkilerinde önemli değişiklikler olabileceğini umuyorduk. Ancak geçen zaman içinde bu umutlarımızı da yitirmeye başladık. Amerika, politikalarını değiştirmediği gibi, Türkiye ile olan gerginliğini de sürdürüyor.
Bizim düşmanımızla birlikte hareket eden, bunların adlarının değiştirilerek ilişkilerini kurnazlıkla sürdürenlere “dost” ve “müttefik” gözü ile bakabilir miyiz? Bundan sonra yapılması düşünülen işbirliğinde bunlara nasıl güveneceğiz?
Kaldı ki, Amerika’nın PYD ve onun silahlı gücü YPG’ye verdiği silahlar bugün PKK’lıların elinde ve bize karşı kullanılıyor.
Göz göre göre düşmanımızla işbirliği yapıyorlar.
Verdikleri hiçbir sözde durmadılar. Oyalama ve kandırmada sınır tanımıyorlar.
Son olarak PKK/YPG’lilerin isimlerini Suriye Demokratik Güçleri olarak değiştirerek bizi kandırma ve yanıltma yolunu seçtiler.
Böyle bir kandırmaca ve yanıtmacaya gittiklerini de utanmadan, sıkılmadan açık şekilde itiraf ediyorlar.
Gelin, bunlara güven duyun. Gelin bunlara “dost” ve “müttefikimiz” deyin.
Bundan sonra atılması gereken adımlar ve yapılması gerekenler vardır. Bu kadar pişkinliğe ve adam kandırmacılığına karşı sessiz kalmamamız gerekiyor. Bize silah doğrultanlarla işbirliği yapanlar da bize göre onlardan farksız değildir.
PKK’yı üzerimize salıyorlar. Silahlandırıyorlar. Kuzey Suriye’deki PYD kamplarında da eğitim bile veriyorlar. Tüm bu bilgi ve belgeleri kendilerine verdiğimizde bile bunları göz ardı edip bildiklerini okumayı sürdürüyorlar.
Şimdi de Suriye’de PKK ve PYD’lilere karşı yapmayı düşündüğümüz operasyonları önlemek için yeni oyunlar peşindeler. PKK ve PYD’lileri koruma altında tutuyorlar.
Cumhurbaşkanı Erdoğan da yapılanlar karşısında suskun kalmadı ve şunları söyledi:
“Ha Ali, ha Veli. Değişen bir şey yok. Biz kimin kim olduğunu gayet iyi biliyoruz. Her ikisi de aynı. Bunların nerede nasıl cirit attığı ortada. Aslolan tabelayı değiştirmek değil, içeride ne var budur. Bunları zaten istihbaratı ile takip eden Türkiye var. Kollarındaki kokartlarla terör örgütünün elebaşının fotoğarflarını taşıyanları da biliyoruz. Dostlar birbirini aldatmamalı. “
Neler mi yapmalıyız? Bu konudaki görüş ve önerilerimiz de bir başka yazımızda.
[email protected]
www.facebook.com/necdet.buluz
Bir yanıt yazın