15 Temmuz’daki hain darbe girişimi bir şeylerin çok eksik kaldığı, yetkililerin görevlerini hiçte başarılı şekilde sürdürmediği sonucunu ortaya koymuştur. Yılların…
‘15 Temmuz’ un adını, ‘Demokrasi ve Milli Birlik Günü’olarak kabul etmedik mi? Ettik…
Neden ettik?
Hepimizin içtenlikle bağlı olduğu ideal yönetim biçimi olduğunu kabul edip durmaksızın ilerici yeni uygulamalarla yaşam bulacağına inandığımız için…Hal böyleyken;
“Bu nasıl demokrasiye sahip çıkmaktır?” demek zamanı…
Atatürk’e, devrim ve ilkelerine dil uzatanlara ,hakaret edenlere sessiz kalın;
tüm okulları İmam Hatip ‘ e çevirip, din dersini okullarda mecburi kılın;
cumhuriyetin kültür- sanat kurumlarının kapatılmasına olanak sağlayın ;
din derslerinde şeriat, cihat öğreterek ehlileştirdiğinizi sanın;
Cadde de, sokakta ülkesine, hükümetin güveni altında olduğuna inanmış kadınlarımızın, kızlarımızın giyim-kuşamlarını beğenmeyen sokak magandalarının saldırılarına maruz kalmasını ya görmezden ya da duymazdan gelip ağzını açıp tek eleştiren söz söylemeyin…
Görevleri, Kuran kurslarında kutsal kitabımızı öğretmek olan ve bu nedenle kendilerine dindar diye emanet edilen çocuklarımıza tecavüz eden sapıklarla ilgili “Bir kereden bir şey olmaz” diyen sözde olayı irdelediğini sananlar dahil, en az cezayı veren yargıçları ibreti alem için en ağır sözlerle eleştirmek yerine suskun kalın;
Hele utanç sözcükleri olan; “Küçük çocuğun isteği vardı” diyen edepsizin savunmasına karşı yeri göğü inletmek varken yine görmezden duymazdan gelerek tınmayın;
Tüm ülkenin birleşip 15 Temmuz’ da demokrasi için direnmesi, 249 Şehit vermesi yüzlerce gaziyi ortaya çıkartması; ideal olan, olması gereken gerçek demokrasi için değil miydi?
O zaman soralım: “Bu nasıl demokrasiye sahip çıkmak ?! “
” FTÖ ” fetö terör örgütünün istedikleri de bunlar ve daha nice vahim yıkım değil miydi? O da, laik cumhuriyeti ortadan kaldırmak için sinsi sinsi yıllarca devlete sığmamış mıydı?, Atatürk İlkelerini yok etmek , bireysel özgürlüğü bitirmek , devletin üniter yapısını bozup bağımsızlığına gem vurmak ilk hedefleri değil miydi?
O zaman şunu da soralım: “Bu nasıl Fetö ile mücadele etmek o zaman ?”
Kanunda da, hukukta da geçerli ” Kazanılmış haklar geriye döndürülemez, gasp edilemez ” Hukuk diliyle Makable şamil olmaz..” diye.
Herkesin inanmaktan son derece mutlu olacağı bir vaadiniz var: “Bu ülkede bir daha darbeler olmayacak…”diyorsunuz. Kesin ve kararlı olarak bu sözlerin söylenmesi herkese güven veriyor, herkes inanmak istiyor ama, zaman zaman dillendirilen bu ve benzeri sözleri yıllar önceden söyleyenlerinn olduğunu anımsayınca, ansızın ortaya çıkan 15 Temmuz’daki hain darbe girişimi bir şeylerin çok eksik kaldığı, yetkililerin görevlerini hiçte başarılı şekilde sürdürmediği sonucunu ortaya koymuştur. Yılların hükumetleri ve özellikle son 15 yıldır iktidarı elinde bulunduran AKP,” Artık darbeler olmayacak” derken, koskoca Cumhuriyet Türkiyesin’deki darbe elebaşı Feto ve hain işbirlikçilerini ne yazık ki tam olarak görmek başarısından uzak kalmıştır.
Bugün, karşı devrim yapmak için Cumhuriyetin temel ilkelerini, Atatürk devrimlerini, kaldırmak için tüm iğrenç yüzü ortaya çıkan Feto’nun hedefleri bir bir ortadan kaldırılırken bir yandan da yukarıda özetle sıraladığımız Cumhuriyet ilke ve devrimlerine farklı farklı uygulamalarla adeta bir başka koldan yıkım çalışması yapılıyor iması yankılanıyorsa; iktidar edenlerin hemen duruma el koyup gerçek demokrasiye Cumhuriyet kazanımlarının yok edilmesi ile ulaşılamayacağının güvencesini vermesi gereklidir, buna zorunludur…Aksi takdirde, “Artık darbeler geride kaldı, bir daha bu ülkede darbe olmaz” sözü havada kalacaktır. Zira, darbeler yalnızca silahlı eylemlerle yapılmaz; kaldır parmak, indir parmak usulü ile kılıfına uydurularak çıkartılan yasalarla da rahatça yapılır ki, çıkan yasaların uygulanması anında kimin yararına, kimin zararına olduğu, ülkenin yüzde kaçının mutlu ve kabulcü, kaçının da karşısında olduğu asıl ölçüttür…İktidarların görevi, yüzde yüze yakın mutluluk getirecek, sahiplenilecek ortak değer olacak yasaları irdeleyip, inceleterek çıkartması ve uygulaması olmalıdır. İşte o zaman darbe heveslileri de, darbe girişimcileri asla ve asla ortaya çıkamazlar…Unutulmamalıdır ki; tüm ülke darbelere karşıdır ve hükümete bu konuda tam destektir…Yeter ki, hükümet bu güveni tek yanlı kullanarak, muhalefette de olsa kendisine verilen bu destek kredisini heba etmesin!
Refhan İRTEM