Ukrayna sorunu ne tek başına Batı yanlısı halkın demokrasi, ne de Rusya yanlısı federasyon isteyenlerin talebidir.
Sorun iktidar ya da muhalefet partilerinin dinamik güçlerle birlikte ülkenin gelecekteki yönünü belirleme mücadelesidir.
Ama bu siyasi tercih; tarafların yönelimlerini refah, kalkınma ve ulusal güvenlik gerekçeleriyle açıklaması tezlerinin daha kuvvetli olduğu anlamına gelmiyor…
*
Rusya; Ukrayna’yı Avrupa’ya giden en önemli stratejik su ve karayollarının üzerinde doğazgaz transit terminali olması, Batı’nın hammadde kaynaklarına ulaşımındaki tampon işlevi nedeniyle yakın çevresi olarak görüyor.
Bu bakımdan Ukrayna, Avrasya’nın hem batısı hem de doğusundaki dengeyi tartıyor…
*
Burada bir çözülüş halinin bir domino etkisiyle bütün Avrupa’yı etkileyebileceği öngörülüyor.
Rusya’nın Batı’ya ilerlemesi hali bütün Avrupa- Atlantik’i ilgilendiriyor.
Sonuçta Ukrayna’nın Baltık’tan Karadeniz ve Hazar’a kadar bütün bu bölgedeki rolü;
ABD-Rusya arasındaki güç dengesinin nasıl etkileneceği: Rusya’nın yeniden eski Sovyet bloku ülkelerini eline geçirme potansiyeli: ABD’nin Doğu Avrupa ve Kafkasya’yı Rusya’ya mı terk edeceği sorularıyla gündemi belirliyor…
*
Eylül 2014’de ilan edilen ateşkesin ardından Ukrayna parlamentosu Verhovna Rada’da bir dizi karar alındı.
Rusya yanlılarıyla çatışmaların sona ermesi ve ülkenin bölünmemesi hedeflendi.
Donetsk ve Luhansk Halk Cumhuriyetleri’nin bazı kısımlarına üç yıl süreyle geniş özerklik tanıyan yasa kabul edildi…
*
Yerel makamlara kendi polis gücünü kurma, yargıçlar ve savcıları atama hakkı tanındı.
Donbass olarak bilinen bazı ilçelerde yeni konseyler oluşturmak için seçim yapılmasının önü açıldı.
Çatışmalarda en çok zarar gören bölgelere sosyo- ekonomik yardım yapılması ve yıkılmış altyapının onarılması vaadedildi.
Resmi kurumlarda Rusça konuşulması hakkı garanti edilirken, yerel makamların Rusya’nın sınır bölgeleriyle ilişkilerini güçlendirmelerine izin verildi.
Ağır suçlar işlememiş hükümet güçlerine ve ayrılıkçılara af sözü verildi…
*
Daha o günlerde çok sayıda ayrılıkçı ancak tam özerkliğe razı olacaklarını dile getiriyordu.
Donbass’da tam öz-yönetim uygulanacağı, çünkü bu bölgenin Ukrayna ile hiçbir bağı kalmadığı inancı giderek pekişiyordu..
Ve Donetsk ile Luhansk Halk Cumhuriyetleri’nde sorunların çözülmediğine ilişkin yaygın kanaat bugüne erişti…
*
Nitekim Ukrayna’dan tek taraflı bağımsızlığını ilan eden Donetsk ve Luhansk Halk Cumhuriyetleri;
Bölgede Donbass Malorossiya (Küçük Rusya) Devleti’nin kuruluşunu ilan ettiler…
*
Ukrayna Dışişleri Bakanı P. Klimkin, Rusya’nın Donbass’ta Abhazya senaryosunu hayata geçirmeyi planladığını iddia etti.
“Partnerlerimiz ile birlikte buna müsade etmeyeceğiz. Kremlin’in kukla oynatıcıları, Donbasslı kuklaları ile Küçük Rusya’yı naftalinden çıkararak bir temsili oyun daha sergilediler” dedi.
*
Peki, bunca şey Ukrayna’nın geleceği için ne anlam ifade ediyor?
*
Şubat 2014’de, Maidan Nezalezhnosti (Bağımsızlık Meydanı) gösterileri sırasında Ukrayna Cumhurbaşkanı Viktor Yanukoviç, Kiev’deki sarayından kaçmıştı…
Ülke yönetimini Batı yanlısı geçici bir hükümet devraldı.
Bir çoğu, Ukrayna’nın Rusya ile tarihi bağının dağıldığına ve bu gelişmenin tarihi bir kopuşu temsil ettiğine inandı:
Ukrayna bir daha asla Rusya’ya bağımlı olmayacaktı!
*
Aslında olayların üç yıl öncesinden gelen makul bir yorumu vardı.
Ukrayna’nın Rusya ve Batı arasında taraf değiştirmesi ilk kez olmuyordu.
Aralık 1991’deki bağımsızlıktan bu yana Ukrayna iki büyük blok arasında art arda bağlılık değiştiriyor, bu adeta bir sarkacı andırıyordu…
*
İlk cumhurbaşkanı Leonid Kravchuk’tu, üç yıl sonra sıkı bir özelleştirmeci ama Rusya yanlısı Leonid Kuchma cumhurbaşkanı oldu.
Bir süre sonra L.Kuchma Rusya’ya iyice yaklaşınca, ABD tarafından “İstenmeyen adam” ilan edildi…
Onun yerine Batıcı Viktor Yuşçenko’nun yıldızı parlatıldı.
Zaten Batı, hangi ülkede sıkıntısı varsa işte tıpatıp böyle bir yöntemi uygulardı…
*
Ukrayna’da önce Dünya’nın en önemli yatırım fonu Quntum Fon’un sahibi ayrıca kurduğu vakıflarla soğuk savaş sonrasında dünyada yatırımın şekillenmesine katkıda bulunan George Soros devreye girdi.
Adamın Açık Toplum Enstitüsü’nün Ukrayna’daki ayağı Uluslararası Rönesans Vakfı idi ve “Özgürlükler Evi” de Kiev’deydi.
İngiliz Westminster Demokrasi Vakfı, Alman Marshall Fonu’nun da ekonomik desteği ve manüplasyonlarıyla medya ve sivil toplum harekete geçirildi.
*
Bu ortamda V.Yuşçenko, Donetsk ve Lugansk bölgelerinde seçimlere hile karıştırıldığını açıkladı ve Ukraynalılar sokağa döküldüler.
Aralık 2004′ te seçimler yenilendi ve “turuncu devrim” gerçekleşti, Viktor Yuşçenko cumhurbaşkanı oldu…
2010’da Donetsk Bölgesi ve Rusya’nın desteklediği Cumhurbaşkanı V.Yanukoviç ülkeyi Rusya’nın alanına geri getirdi.
2014’teki devrim Cumhurbaşkanı Petro Poroshenko’ya geldi ve Ukrayna bu kez resmi olarak AB ve NATO’ya entegrasyonunu sürdürdü…
*
Bu çerçevede birkaç yıl içinde yeni bir sarkaç salınımının Ukrayna’nın rotasını yeniden temelden değiştirip- değiştirmeyeceği soruluyordu.
*
Çünkü böyle bir hipotezi destekleyen bir takım faktörler dikkat çekiyordu.
Öncelikle Ukrayna yüzünü Batı’ya döndüğünden beri ortalama Ukraynalı ekonomik gelişim sağlayamamıştı.
Dünya Bankası verilerine göre kişi başına düşen GSYİH, 2013’ten bu yana yüzde 50 oranında azalmış ve 2115 dolar cıvarındaydı.
Fiyatlar artarken, Ukraynalıların üçte ikisinin ekonomik durumu şu an bu grupların kendilerini marjinalize hissettiklerinde kolayca devlete karşı dönebileceklerini gösteriyordu…
*
Bu potansiyel gelecekte istikrarın daha da bozulabileceği anlamına geliyordu.
Bu yüzden mevcut hükümet ve seçkinler, aleyhlerinde gelişen tepki ve protestolardan hoşnutsuzdu, sürekli özgüvenlerinden tükeniyorlardı.
Teorik olarak Rus yanlısı bir aday Ukrayna toplumundaki bu tutumlara girip sarkacı Rusya’ya geri döndürebilirdi….
*
Ama öte yanda, Ukrayna’nın yöneliminin sallanan sarkacının durduğu ve Batı yönünün kalıcı olduğu hipotezini de güçlendiren bazı faktörler de bulunuyordu.
Her şeyden önce, basit seçim matemerinde bir bütünün bölümlere ayrılmış kısımları olarak Kırım’ın ve Donbass’ın kaybı, Rus yanlısı adayları ve partileri geleneksel olarak destekleyen milyonlarca seçmenin artık Ukrayna ulusal siyasetine katılmaması anlamına geliyordu.
*
Bu yüzden Ukrayna’da Batı yanlısı bölgelerinde siyasi güc güçlendirilmeye, son derece aktif sivil toplumun ülkenin mevcut yönünü desteklemesine ve Avrupa tarzı ekonomik ve bürokratik reformları zorlamaya çalışılıyordu…
Ayrıca, Kırım’daki Rus askeri katılımı ve Donbass; Ukrayna devletinin temel ikilemi olan tutarlı bir ulusal kimlik eksikliğini de çözmüştü.
Görünüşe göre, dış düşmanın algılanışı geleneksel olarak bölünmüş Ukraynalı bir toplumu bir araya getirmişti.
Bu bağlamda, doğuda Charkov, Mariupol, Odessa gibi Rusca konuşan büyük nüfuslu kentlerde dağılma ve bölücü hareketlere karşı devam eden dayanıklılık dikkat çekiyordu.
*
Bütün bunlar ülkedeki ön koşulların, sürdürülebilir biçimde değiştirildiğini ve böylece Rusya yanlısı istikrarlı bir yöne doğru basit bir “geleneksel” salınmanın mümkün görünmediğine delalet sayılıyordu..
Aynı zamanda Ukrayna, muhtemelen Polonya ya da Çek Cumhuriyeti tarafından uygulanan örneği takip etmeyecek ve doğrudan doğruya sonunda AB’ye gideceği öngörülüyordu.
*
Ne ki, bütün bu gelişmeler sonucunda öngörülebilir bir gelecek için Ukrayna sıkışıp kalmış gibi görünüyor.
Üstelik Batı krizdedir, başka bir zayıf ekonomiyi entegre etmek ve sübvanse etmek için hevesli değildir.
Rusya ise Ukrayna’nın mevcut Avrupa yanlısı yolunu raydan çıkarmaya çalışıyor.
Bunlar, daha uzun bir durgunluk ve yoksulluk döneminden sonra Ukrayna’da gelecekte Batı ile bir yorulma sürecine ya da liberal ekonominin ortaya çıkmasına işaret ediyor.
*
Ukrayna’nın geleneksel sarkaçlı salınımları, değişim sürekliliğini belirlemeyi hâlâ sürdürüyor…
Türkiye Ukrayna’yı ne de çok andırıyor…
20.7.2017