15 Temmuz 2016 darbe girişiminin İstanbul’da yapılan 1.Yıldönümünde AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın konuşmalarını dinlerken inanın kahroldum.
Öylesine pervasız öylesine bölücü sözler ediyordu ki, sinir oldum.
Oysa ondan birleştirici halkın tümünü kucaklayıcı sözler duymak isterdik.
Önce, 15 Temmuz Darbe girişimini AKP ye yapılmış gibi, sonralarında bu girişimi durdurmanın kendi başarısıymış gibi göstermesi gerçeklerden çok uzak sözlerdi.
Her zaman söylemekteyim.
Erdoğan çok iyi bir hatip ve halkın bir kesimini çok güzel ikna ediyor.
Ve bu kitle sokak ağzını çok seviyor onu kendilerinden birisi olarak görüyor.
Bağırıyor, çağırıyor, hakaretler yağdırıyor böylece farklılığını gösteriyor.
Hedefinde yine Kılıçdaroğlu vardı.
Kılıçdaroğlunun “Kontrollü darbe “ sözlerine hakaretleri sıralamaya başladı
Onun ne utanmazlığını ne korkaklığını, ne mandallığını ve ödlekliğini bırakmadı.
Sonra da CHP lileri tenzih ederim diyor.
Mesela parti merkezinde yaptığı konuşmada “15 Temmuzu anlamayan gafillerin başında” ana muhalefet partisinin genel başkanının geldiğine ilişkin söylemleri…
Adalet Yürüyüşü için “sokakta protesto hakkının kullanılmasının devlete yönelik tehdit” olarak göstermesi ve CHP genel başkanı Kılıçdaroğlu’nun “sokağa çıkamaz hale geleceğini iyi bilmesi” gibi açıklamaları…
Ve yine İstanbul konuşmasında bu darbe girişiminin önlenmesi ile 50 milyonun hayatının kurtulmuş olmasını söylemesi halkı bölmek istencinin göstergesidir.
Bu ülkenin nüfusu 80 milyonun üzerindedir.
İyi niyetle yaklaşırsam acaba bu sayıyı unuttu mu yoksa! …
Velhasıl konuşması halkı birleştirici değil karşı karşıya, kamplaştırma çabalarıydı.
Peki, bu millet karpuz gibi ikiye, üçe bölünürse kime yarayacak?
Erdoğan bunu düşünüyor mu acaba?
Kılıçdaroğlu “kontrollü darbe” diyorsa ve yanılıyorsa o zaman araştırılmasına izin verirsin gerçekler ortaya çıkar, halk ta anlar.
O zaman onu halka karşı mahcup edersin, yine konuşursun.
Hem araştırılmasını istemeyeceksin hem de bangır, bangır bağıracak, hakaretler yağdıracaksın.
Hani referandum sonucu terör bitecekti?
Hani Türkiye’ye huzur gelecekti?
Her gün şehit haberleri geliyor yine.
Ve yoksul daha yoksul oluyor.
İşsizlik tavan yapmış, emekliler sürünüyorlar.
Sihirli değnek işe yaramadı demek ki…
***
Kılıçdaroğluna
Bu sabah Halk Tv de CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba’yı izledim.
Erdoğan’ın tüm hakaretlerine gülüp geçeceğiz ve ciddiye almayarak cevap vermeyeceğiz dedi.
Bu ne demek ya?
Olan örgüte oluyor.
Bizler sinir içinde kalıyor ve sözleri hazmedemiyoruz.
Ve artık yeter diyoruz.
Cevap vermemek kabullenmektir.
Bu hakaretlere ve ithamlara karşı söylenecek sözü yok mu CHP’nin?
Neden?
Şimdi susma zamanı değil konuşma zamanıdır.
İç Tüzük değişikliği ile CHP tamamen susturulacak.
CHP nin bir şehit cenazesinde çelengi kaldırılıyor ve terörle işbirliği içinde olduğu söyleniyor.
Meclis başkanının 15 Temmuzla ilişkin hazırladığı albümde CHP yok.
Şimdi konuşmayacaksınız ne zaman konuşacaksınız.
Bu sessizlik CHP’ye yakışmıyor.
Konuşacaksınız hem de aynı dilden konuşacaksınız ki kendimizi anlatalım.
Evet, bedeli ne olursa olsun halka doğruları anlatacaksınız.
Demokratik haklarımızı sonuna kadar kullanacağız.
Adalet Yürüyüşü ile milyonlarca kişiye umut dağıttınız.
Demokrasi nöbeti sokakta oluyorsa, Adalet, Hak, Hukuk aramak neden sokakta olmasın?
Mecliste konuşturulmuyoruz.
Basın ve televizyonlar onlarınsa, bundan böyle sokaklar da bizimdir.
Partilerin kapatılmasını beklemeden “ki gidişat onu gösteriyor” bir an önce harekete geçmeliyiz.
Taş atıldıktan, söz ağızdan çıktıktan, fırsat kaçtıktan, zaman geçtikten sonra, hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır.
Bu günleri aramamalıyız.
TünaySüer
17 Temmuz 2017
Yazıları posta kutunda oku