YÜRÜYÜŞÜN ARDINDAN

Bırakın onlar tartışakoysun,bir milyondu iki milyondu…Sayının ne önemi varki…Birilerinin deyimiyle atı alan üsküdar yoluna koyuldu.Beyler üçü beşi bırakında sonuca bakın.Bu yürüyüşten herkes payına düşeni alsın.

Bu yürüyüşün sonucundan benim çıkardığım üç önemli şey var.

Halk muhalefete:”Nerdeydin şimdiye kadar,neden şimdiye kadar sustun ve bekledin?Bizim bir lidere ihtiyacımız vardı ve yıllardır bunu bekliyorduk.”Halk kendi liderini yarattı…

Halk iktidara:”Yeter artık,adaletsiz yönetimine bir son ver,şimdiye kadar bizi vaatlerle,kömürle,makarnayla uyuttun!Artık uyandık,sonuçsuz vaatlere karnımız tok.Ya kendine gelir demokrasi kurallarıyla adil bir şekilde ülkeyi yönetirsin ya da biz mecliste bulamadığımız adaleti sokakta ararız” dedi.

Halk:Kavgasız-gürültüsüz,silahsız-palasız,kansız-ölümsüz,korkusuz-tehditsiz,makarnasız-kömürsüz,ölüm orucuna gerek kalmadan,tutuklanma korkusu olmadan,mesleğinden atılıp işsiz kalma endişesi olmadan da siyaset yapılabileceğini gördü ve öğrendi.

Kemal Kılıçdaroğlu partisinin adını bile anmadn üç kelimeyle yola çıktı:Hak-hukuk-adalet…Provakasyon yapanlara bile bu üç kelimeyle cevap verdi ve sadece alkışladı…Demekki neymiş,sokakta terör estirmeden de hak aranabiliyormuş ve siyaset yapılabiliyormuş.

Bu yürüyüş bitmedi,yeni başlıyor…Artık herkes anlasınki bu sonun başlangıcıdır.Birileri de sonunun yaklaştığının farkında…Panik yok…Bu ülkede demokrasiye ve adalete inanmış ve asla şeriata geçit vermeyecek koca yürekli insanların da yaşadığını hatırlattı bu yürüyüş.artık bıçak kemiğe dayandı ve sabırlar taştı.

Tarih sabrı taşan Türk Milleti’nin neler yapabildiğinin örnekleriyle doludur.Açın gözünüzü ve kendinize gelin artık…Halk uyandı…

 

Kemal Kılıçdaroğlu’nun ortaka koyduğu 10 maddeye bir gözatalım.

1- 15 Temmuz darbe girişimini açık bir şekilde lanetliyoruz. 249 şehidimizin aziz hatırası ve 2301 gazimiz için FETÖ terör örgütünün siyasi ayağı ortaya çıkarılmalı ve gerçek darbecilerden hesap sorulmalıdır.

İçinizde kaç kişi inanıyor 15 Temmuz un darbe girişimi olduğuna,bizim oralarda bir deyiş vardır”gelin -kayana döğüşü,ya da cingen -düğüşü”diye.Ben niye inanmıyorum böyle bir darbe olduğuna biliyor musunuz?Yakından tanıdığım insanlar var hem fetönün sağ kolu hem de şu an bile iktidarın yanıbaşında.

Eğer gerçekten bir darbe varsa içeriden yardım almadan bu darbe ne yapılabilirne de bastırılabilirdi,bunu hiç okumayan bir insan bile düşünebilir.Eğer geçekten darbe olduysa neden soruşturma açılıp içinizdeki fetöcülerin ortaya çıkmasından korktunuz ve soruşturma açılmasını engellediniz.Eğer gerçekten darbe falan yoksa yazık değil mi onca ölen yaralanan insanımıza…

2- İktidar tarafından 20 Temmuz’da getirilen OHAL ile biz buna sivil darbe diyoruz yasama yürütme ve yargı tek elde toplanmıştır. OHAL bir an önce kaldırılmalıdır.

Hadi bunun adına sivil darbe demeyelim,siz koyun o zaman adını.Bakın bakalım demokrasiyle idare edilen ülkelerde OHAL kaçgün sürmüş.Benim OHAL den anladığım savaş zamanı hükümetin,bir süreliğine kanunları dondurup,ülke güvenliğini ve çıkarlarını korumak amacıyla duruma el koymasıdır.Bir de kendi ülkemizdeki OHAL e bakalım.

Anayasa ve meclis yok sayılmış,yargı tamamen yönetimin elinde,basın susturulmuş,yönetim istediğini hapse atıyor,istediğini işten…Dolayısıyle OHAL e hemen son verilip ülke demokratik bir şekilde kanunlarla yönetilmeye başlanmalı

3- Yargıyı siyasetin emrine vermek demokrasiye ihanettir. Kollektif suç gibi insan haklarına aykırı uygulamalardan vazgeçilmelidir.

Demokrasilerde yargı bağımsızdır,o yüzden simgesinde gözleri bağlı ve elinde bir terazi vardır.Hakimlerin cübbelerinin düğmesidir kimsenin önünde eğilmesin,iliklemesin diye.Hatırlarsanız bir mahkeme salonuna girdiğinizde hakim gelirken bütün salon ayağa kalkar,biz bu yönetim sayesinde düğmesiz cübbesini iliklemeye çalışan adalet görevlililerini gördük bu ülkede…

4- OHAL mağdurlarının yargıya erişim ve sosyal güvenlik haklarını kısıtlayan tüm uygulamalara son verilmelidir.

Tüm engellemelere rağmen gerçek haber yayınlayabilen gazete ve televizyonlardan öğreniyoruz.İnsanlara bir suç bulunuyor,dosya-tutanak,sorgu-sual yapılmadan doğrudan tutuklanıp cezaevşne gönderiliyor.İnsanlar hakkını arayamıyor,neyle suçlandıklarını bile bilmiyorlar.Başvurup haklarını arayacakları bir mecra da bırakılmamış ortada…İşte o yüzdendir ki bu tür uygulamalara son verilmeli…

5- FETÖ ile hiçbir ilişkisi ile bulunmayan ama sırf hükümete muhalif olduğu için görevlerinden alınan akademisyenler görevlerine dönmeli ve tutuklu milletvekilleri serbest bırakılmalıdır.

Bir gece ansızın neyle suçlandığını bile bilmeden görevinden alınıyorsun,üstlik hakkını aramak için ölüm orucuna başladığında tutuklanıyorsun ve cezaevine koyuluyorsun.Benim kaçtane arkadaşım var bu konudan mağdur ve haklarını aramaya çalışıyorlar ama herşey sonuşsuz kalıyor.Milletvekilleri,akademisyenler artık işlerini yaparken korku içinde yaşıyor,acaba yarın ne olacak…

6- Mesleklerini yaptıkları için tutuklu bulunan gazeteciler serbest bırakılmalıdır.

Basını susturduğunuzda o ülkede demokrasinin varlığından söz edemezsiniz.Muhalefet partileri ve gazeteciler sizin yanlış yaptığınız şeyleri işaret edeceklerki siz kendinizi düzeltebilesiniz.Kusursuzluk sadece yaratana mahsustur.Unutmayın yaptığınız yanlışlar birgün gelip sizi bulacaktır.İnsanlar işlerini yaptı diye cezalandıramazsınız…Bu sadece dikta ile yönetilen ülkelerde olur.

7- OHAL ortamında ve devlerin tüm imkanları seferber edilerek yapılan anayasa değişikliği gayrimeşrudur. Bu bir mühürsüz seçimdir. Türkiye gayrimeşru bir anayasa ile yönetilemez, yönetilmemelidir.

Sizi seçen insanlar anayasayı rafa kaldırın,ülkenin gelir kaynaklarını istediğiniz gibi harcayın,ülkeyi istediğiniz gibi yönetin diye vermediler o oyları size.Bu ülkede sizi seçmeyen insanlarda yaşıyor ve siz sadece size oy verenlerin değil,tüm ülke vatandaşlarının yöneticisisiniz ve ona göre adil olup herkesi kucaklayıp,ona göre yönetmelisiniz.

8- Demokratik parlamenter sistem üzerindeki her türlü vesayet kaldırılmalıdır. Eğitimde laiklik ilkesinin aşındırılmasına son verilmelidir.

Özellikle eğitim konusu çok önemli. Bir eğitimci olarak,yaparak-yaşayarak,araştıran,düşünen,üreten bir eğitim sistemi olmalı bu ülkede;ezberci,biat eden,herşeye kafa sallayan,düşünmeye,üretmeyen,başka ülkelerin lisanına özendirilmeyen gerici bir eğitim sistemi değil

9- Sadece hukuk alanında değil toplumsal alanın tüm alanlarında adaletsizlik devam etmektedir. Yoksulluk, yaygın şiddet, terör gibi sorunlara karşı ortak irade geliştirilmelidir. Toplumsal adaletsizliğin en vahimlerinden olan kadın hakları konusunda ayrımcılığın önüne geçilmelidir.

Tarım ve hayvancılık ülkesi olan ülkemiz herşeyi dışarıdan hale gelmiş,çiftçi-köylü kredisini ödeyemez duruma getirilip açlığa mahkum edilmiş.Enflasyon düşecek denmiş,memur-işçi-emekli açlığa mahkum edilmiş.Kadın cinayetleri,çocuk tecavüzleri,çocuk gelinler hiç bir dönemde görülmediği kadar artış göstermiş ve görmezden gelinip üstü kapatılmaya çalışılmıştır.

Bize oy verirseniz terör bitecek denmiş,hava raporu gibi her akşam haberlerde acaba bugün kaç kişi şehit oldu diye yüreğimiz sızlayarak bekler olmuşuz.Ama bir yanda hiç bilmediğimiz türedi zenginler türemiş ve görgüsüzlük,sonradan görmenin verdiği şımarıklık almış yürümüş…Hani toplumda adalet…Hani toplumda eşıtlik….

10- Son zamanlarda uygulanan saldırgan dış politika ülkemiz içindeki sorunları da kökleştirmiştir. Türkiye coğrafyasındaki tüm halklara  kardeşçe yaklaşan adilane bir dış politikaya dönüş yapmalıdır.

Etrafımıza bir bakalım,kavgalı olmadığımız bir komşumuz kaldimi?Halbuki bizim kültürümüzde vardır”komşu komşunun külüne muhtaçtır”sözü.Dünya siyaset dünyasi,artık kimseyle kavga etmemeli tam tersine “ne kızı verip,ne dünürü küstürmeliyiz”

Bu adalet çağrısı adaletin insan haysiyetinin temeli olduğu inancıyla hazırlanmıştır. Biz Türkiye’yiz. Adalet isteyen, barış isteyen Türkiye’yiz. Biz kavga değil huzur isteyen Türkiye’yiz. Biz halkız. Bu mücadele adalet mücadelesidir. Bu çağrıdaki taleplerimiz karşılanana kadar durmayacağız. Korku duvarı artık yıkıldı. Bu bağlamda yasama yürütme ve yargı erklerini kullanan tüm kesimlere bu taleplerimizi iletirken herkesi çağrımızı.

Şimdi bize düşen birbirimizi ötekileştirmeden,hatalarımızla,kusurlarımızla birbirimizi kucaklayıp,ülkemizi karanlığın eşiğinden döndürüp yeni aydınlık yarınlara ulaşmak için biz olmayı başarabilmektir.Haydi Türkiye…Elele…Yanyana…Cancana…Kardeşçesine yumak olmak zamanı…Ülkemizin ve çocuklarımızın yarınları için….

Bırakın onlar tartışakoysun,bir milyondu iki milyondu...Sayının ne önemi varki...Birilerinin deyimiyle atı alan üsküdar yoluna koyuldu.Beyler üçü beşi bırakında sonuca bakın.Bu yürüyüşten herkes payına düşeni alsın. - umran unlu

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir