Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, “Adalet Yürüyüşü” ile ilgili sözlerinin çarpıtılmasına çok sert tepki göstererek, “Adalet Yürüyüşü’nü kötülemişim gibi yayın yapmak sahtekarlıktır, yalancılıktır, ahlaksızlıktır” dedi.
Feyzioğlu, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun başlattığı “Adalet Yürüyüşü” ile ilgili açıklama yaptı. “Adalet Yürüyüşü”nün toplumsal bir ihtiyaç olduğunu ifade eden Metin Feyzioğlu, “Adalet Yürüyüşü’ne karşı tek cümlem yoktur. Sanki Adalet Yürüyüşü’nü kötülemişim gibi yayın yapmak sahtekarlıktır, yalancılıktır, ahlaksızlıktır.” ifadelerini kullandı.
Metin Feyzioğlu’nun açıklaması şöyle:
“1. Defalarca açıkladım: Adalet Yürüyüşü, toplumsal bir ihtiyaca işaret ediyor.
2. Adalet Yürüyüşü’ne karşı tek cümlem yoktur. Sanki adalet yürüyüşünü kötülemişim gibi yayın yapmak sahtekarlıktır, yalancılıktır, ahlaksızlıktır.
3. Bu önemli faaliyet, bir siyasi parti tarafından organize edilmektedir. Zaten yol boyunca da grup, parti meclisi ve MYK toplantıları yapılmıştır. Yani: Faaliyetin değerli ve önemli olması ayrı siyasi parti faaliyeti olması ayrıdır.
4. TBB; kanuna göre yargının en üst kurumlarından biridir. Bu sebeple hiçbir zaman hiçbir siyasi partinin hiçbir faaliyetine katılmamıştır, katılamaz. Katılırsa, sözünün değeri azalır. TBB’nin sözünün değerinin azalması, topluma faydasını azaltır.
5. Bu gerekçe, bazılarını tatmin eder, bazılarını etmez. Ancak biz hareket tarzımızı ilkeler üzerinden şekillendiririz.
6. TBB’nin yürüyüşe katılmasını istemek, TBB’nin sözünün değerinin azalmasını ve bu kaleninin yıkılıp gitmesini isteyenlerin hayallerini bilinçsizce destelemektir.
Yargıtay Başkanını çay topladı diye haklı olarak kınayıp, bizi bir siyasi partinin organize ettiği (aksini söyleyebilir misiniz?) yürüyüşe katılmadı diye yerden yere vurmak nedir? “Benim siyasi partimin etkinliğine gelirsen sorun yok, başkasına gidersen sorun var” demektir; değil mi? Azıcık vicdan ve insaf Allah aşkına!
8. Baskıya karşı yürüdüğünü söyleyip, bu açıklamaya rağmen “benim dediğim gibi yapmazsan hainsin” diye bastırmak, başka türlü bir baskıcılıktır.
9. Bu dediklerimizin doğru olduğunu bildiği halde iyi niyetli insanları kandırmaya çalışan kalemşörler, yürüyüşe katılsaydık “ne oldu tarafsızlığınız!” diye ilk saldıracak olan pusuculardır. Çünkü dünyaları parti veya Baro içi iç çekişmelerden, tuzak kurmalardan ibarettir. Türkiye’nin demokrasi, adalet, hukuk devleti ve var olma mücadelesine en büyük zararı veren bilgi birikiminden ve/veya samimiyetten yoksun bu kişiler,kimseyi bulamazlarsa kendileriyle kavga ederler.
Bunlara sözüm şu: Bu defa samimi isen, niye yıllardır adalet mücadelesi veren, üstelik sana rağmen veren kişi ve kurumlarla kavga ediyorsun? Niçin sükunetle, barış içinde yürüyen altmış dokuz yaşındaki bir kişinin emeğinden seviyesizce yararlanmaya çalışıyorsun? Bırak tacizi, hakareti. Yürü. Hayatında bir kez olsun şeye yaramayı dene, Bir yandan da adalet nedir diye düşün.
10. Adalet Yürüyüşü’ne arada bir katılıp her gün bir özçekim paylaşmak, şahsıma siyasi bir getiri sağlayabilir. Kişisel siyasi ikbali önemsesem. bir elimde pankart bir elimde fotoğraf makinası en önde yürürüm. Ancak bu, ısrarla anlatmaya çalıştığımız üzere, TBB’nin sözünün değerini azaltır. Bundan sadece, bu kaleyi yıkmak isteyenler yararlanır.
11. Anlaşılan, Adalet Yürüyüşü’nde samimi olmayan bazılarının tek derdi; gösteriş yapmak ve temsil ettiğimiz ilke ve değerlerden duydukları öfkeyle bize vurmak. Bu kişilere biz yine de samimiyetle bir tavsiyede bulunalım. Arada bir katılıp fotoğraflarını paylaştıkları yürüyüşün anafikri olan “adalet”in ne olduğunu ve nasıl sağlanacağını anlamak için bizim yıllardır yazıp, Türkiye’nin her köşesinde halkımıza anlattıklarımızı okusunlar. Amma anlamak için tane tane okusunlar, hatta anlamadıkları yeri sorsunlar.”