İrfan Atasoy
irfan.atasoy
ALMANYA VE BEŞİNCİ KOL FAALİYETLERİ…
Almanya…
Belki de dünya üzerinde bayrağı en fazla değişen ülkeler arasında başı çekiyor. 1900’lerden günümüze dek neredeyse beş kez bayrağı değişime uğramıştır. Fakat köklü yapısı, tutuculuğu, disiplini ve geleneğinden bir şey kaybetmemiştir.
Almanya’ya dair bir vatandaş olarak derinlemesine bilgi sahibi olmasak da derin işler peşinde koşan ve ahtapot misali beş koldan faaliyetler sürdüren bir ülke olduğu herkesin malumu. Suikast sonucu öldürülen gazeteciler Necip Hablemitoğlu ve Uğur Mumcu’nun Almanya’ya dair araştırmaları bu açıdan iyi okunmalıdır.
Almanya ile Türkiye arasında, özellikle İttihat ve Terakki ile zirve yapan münasebet/etki, hâlâ derinden derine bir şekilde devam etmektedir. Unutmayalım, Birinci Dünya Savaşı’nda Almanya’nın gönderdiği silahların konulduğu kasanın üzerinde, Enver Paşa’ya ithafen “Enverland”, yani, Enver’in memleketi/yurdu yazdığını biliyoruz. Bu durum, derin ilişkinin boyutunu da çok iyi özetliyor aslında. Ayrıca İttihat ve Terakki mensuplarını askerî olarak yetiştiren Alman Mareşali Von Der Goltz’ün, Adolf Hitler’i de yetiştirdiği gözden kaçırılmaması gereken bir olgudur.
Almanya’nın dünya istihbaratı ve espiyonajı üzerindeki yönlendirmesi ve etkisi, okyanus ötelerine kadar uzanmaktadır. Elbette bu işi Almanlar değil, Alman etkisiyle ABD derin devleti yürütmektedir. Hitler’in istihbarat servis şefi General Reinhard Gehlen’in Amerikalılara teslim olması da bu açıdan sürpriz değildir. General Reinhard Gehlen, Nazi Almanyası’nda espiyonaj ve casusluk faaliyetlerini başlatan ve dünyanın en başarılı casusları arasında ilk sıralarda yer alan, "gizli servis işleri"nin ve "paralel devlet yapılanması"nın büyük ustası olarak kabul gören çok önemli bir isimdir.
Reinhard Gehlen, 2. Dünya Savaşı yıllarında Alman ordusunda görev yapan bir generaldi. Alman Genelkurmay Başkanlığı İstihbarat Servisi’nde çalışan Gehlen, savaş bitiminde istihbarat arşivi ile birlikte Amerikan Silahlı Kuvvetleri’ne teslim olmuş; o tarihten sonra da CIA emrinde çalışmaya başlamıştır.
General Gehlen, CIA emrindeki çalışmalarından sonra, Federal Alman İstihbarat Servisi’ni (Bundesnachrichtendienst) kurmuş, kısa adıyla BND olarak bilinen Alman istihbaratını 1968 yılına kadar yönetmiştir. Alman istihbarat örgütü, 1953 yılına kadar CIA emrinde "Gehlen Örgütü" olarak adlandırılmış, bu tarihten sonra örgüt federal hükûmet denetimine geçmiştir.
Almanya’nın “derin aklı” CIA aklıdır!
Uluslararası Siber Güvenlik Federasyonu Genel Başkanı (ICSF) ve SASAM İstanbul Danışma Kurulu Başkanı da olan Muhammed Taha Gergerlioğlu’nun Almanya’ya dair tespitleri, meseleyi daha iyi anlamamıza vesile olacaktır.
Şöyle diyor sayın Gergerlioğlu: “Almanya bir anonim şirkettir yani gmbh’dir. Almanya’da anonim şirket gmbh deniyor. Almanya henüz bağımsızlığını kazanmamıştır, Almanya’nın içerisinde birkaç tane derin akıl ve devlet vardır. Ama iktidarda olan CIA aklıdır, Amerika’nın aklıdır. İkinci Dünya Savaşında Alman basınını kimler dizayn etti? İngilizler, Amerikalılar ve Fransızlar hangi basına hükmediyorlar? İstihbaratlarını kimler aldı, Gestapo yani Alman istihbaratı nasıl CIA’ya götürüldü ve nasıl oralarda tekrar teşkilatlandırıldı? Bugün CIA’in kullandığı metotlar tamamen eski Alman İstihbaratının metotlarıdır.
Almanya’daki istihbaratın birincisi siber istihbarattır, en önemli istihbaratlarıdır. İkincisi Almanya’nın genel istihbaratıdır, bu Anayasayı koruma istihbaratıdır. Eyaletleri ve Anayasayı korumaktır sadece görevi. Üçüncüsü iç istihbarattır ve bunların hepsi ayrı ayrı kurumlardır farklı temsil edilirler…”
Almanya’nın tek derdi casus eliyle istihbarat toplamak…
Almanya’ya ilişkin yüzeysel bir aktarımdan sonra gelelim yeni günümüzden sıcak bir gelişmeye… Haberlerde pek yer bulmasa da yeni ‘Gezi’ hayalleri kuran Almanya’nın, ‘5. Kol’ faaliyetlerini artırıp casuslarını Türkiye’ye sokmayı planladığı bilgisi kısa bir süre önce elimize ulaştı.
15 Temmuz hain darbe kalkışması sonrası Türkiye’den kaçan FETÖ mensuplarına kucak açan ve yıllardır Türkiye karşıtı gruplara ev sahipliği yapan Almanya, gazeteci kılığında yakalanan casuslarına rağmen bir anda Türkiye’deki vakıf ve kültür merkezi sayısını artırma kararı almış bulunuyor. Türkiye ise Almanya’nın diplomatik ilişkilerin bu kadar gergin olduğu bir süreçte Alman makamlarının Beşinci Kol faaliyeti olarak adlandırılan istihbarat amaçlı bu merkezleri kurmasından endişe duyuyor.
Almanya diplomatik kaynaklarından edindiğimiz bilgilere göre, Almaya Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel’in Ankara temasları sonrası ülkesine dönüşünde, hükûmetine; “Türkiye’deki kültürel merkezlerimizi arttıralım” teklifinde bulunduğu ve hükûmetin mali programında yer almamasına rağmen Gabriel’in önerisine mali kaynağın bulunduğu belirtiliyor. Fakat Alman hükûmetinin Türkiye’den gelebilecek tepkileri dikkate alarak kültür merkezlerini birkaç partner ülke ile birlikte Türkiye’de üç ortak Avrupa kültür evi açmasına karar verildiği belirtiliyor. Gabriel’in bu konuyu Goethe Enstitüsü, Institut Français, Hollandalı ve İsveçli partnerler ve Almanya ile Türkiye’deki vakıflarla görüştüğü de aldığımız bilgiler arasında…
Gabriel’in geçtiğimiz hafta kurmayları ile yaptığı görüşmede de, Alman-Fransız Bakanlar Kurulu toplantısında iki ülkenin kültür enstitüleri arasındaki iş birliğini güçlendirmeyi teklif edeceği tahmin ediliyor. Kültür Merkezleri projesi, dört yılda 10 kültür merkezi açmayı planlayan Almanya’nın asıl hedefi değil elbette. Amaç, beşinci kol faaliyetleri… Yani, kültür merkezine yerleştirdikleri casuslar eliyle istihbarat toplamak ve bir kaos ortamına zemin hazırlayıp sonrasında Gezi ve benzeri kalkışmalara zemin oluşturmak.
Önleyici istihbarat çalışmalarıyla bu tarz aksiyonlara da hazırlıklı olan Türk İstihbarat servisleri, gerekli tedbirleri almış bulunuyor.
Vatandaşlarımıza ise kara ve gri propagandalara kapılmamak düşüyor.
Unutmayalım; her haber gerçek, her gerçek ise haber değildir. Sosyal mecralardaki ajan provokatörlerin kaos ortamı oluşturma gayretlerine su taşımamak, herkesin ülkesine karşı bir vatandaşlık görevidir.
***
*Dipnot: Beşinci Kol Faaliyetleri ve Ajan Provokatörlük nedir?: Siyasi bir gruba dâhil olarak, bir gösteri hareketine katılarak veya içtimai hayatın içine ustalıkla sızarak, kişileri belli bir tavır almaları ya da kendilerine zarar verebilecek, misillemelere yol açabilecek davranışlar için kışkırtan kimselere ajan provokatör ya da başka bir deyişle kışkırtıcı ajan diyebiliriz. Aslında “Beşinci Kol” faaliyetlerinin bir başlığıdır bu durum. Göz ardı etmemek lazım. Beşinci Kol faaliyetleriyle ahlâksız ve bilgisiz bir gençlik, sadakatsiz bireyler, fizyolojik ve psikolojik açıdan rahatsız bir toplum meydana getirilmek amaçlanır.
Türkiye’de aktif 42 milyon sosyal medya kullanıcısı olduğunu göz önüne alırsak ajan provokatörler ve beşinci kol için çalışanlar, sosyal ağlarda elini kolunu sallayarak cirit atmaktadır. Manipüleye açık bu bağlamlarda, kışkırtıcı ajanların bilerek ya da bilmeyerek maşası olan çoğu kişi tabiri caizse sosyal medyada dur durak bilmeden, toplumda infial uyandıracak paylaşımlar yapmakta ve vatandaşlarımızı tahrik etmektedirler.
Bir yanıt yazın