Çin/Ciciang eyaleti başkenti Hangzhou’daki G20 Zirvesi’nden yaklaşık 10 ay sonra, 7-8 Temmuz’da bu üst düzey toplantıya Almanya/Hamburg kenti ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor.
Hamburg Avrupa’nın üçüncü büyük liman kentidir, katılımcı ülkelerin çoğunun ekonomik çıkarları için çok önemlidir.
Hamburg limanında Çin’in konteyner trafiği yaklaşık 2.5 milyon TEU’dur.
1 TEU ( Twenty-foot Equivalent Unit) 20 feet’lik bir konteyneri ifade ediyor.
Bu Hamburg limanındaki üç konteynerdan birinin Çin’den geldiğini ya da Çin’e gideceği anlamına geliyor…
*
Bu yılın G20 Zirvesi bir çok konuda özel bir önem taşıyor.
Başkan Donald Trump’in ABD’nin küreselleşmenin öncül gücünü nasıl algıladığı tartışmalıdır.
Trump çok taraflı serbest ticaret anlaşmaları yerine ikili anlaşmalara daha fazla önem veriyor.
*
ABD 28 Ekim 2016’da BM Güvenlik Konseyi’nde, birleşmiş milletlerin Rusya ve Çin’in fiili olarak içinde yer aldığı Şanghay İşbirliği Örgütü ile çalışmasını reddetmiştir.
Bu karar dünyayı iki farklı alana bölmüş; bir tarafta ABD’nin yönettiği tek kutuplu bir dünya, diğer tarafta Rusya ile Çin’in çevreleriyle kendi aralarında işbirliği yapan devletlerin dünyası görünümü oluşmuştur…
Bu durum iki farklı dünya arasında çok az geçişin olacağı, küresel serbest ticarete, ekonomik küreselleşmeye ara verildiği anlamında düşünülmüştür.
Sonra Başkan D.Trump, “Kötü bir anlaşma” olduğunu ilan ettiği, ABD’nin Asya-Pasifik bölgesinde toplam 12 ülkenin dahil olduğu Trans Pasifik Ortaklığı (TPP) anlaşmasından da çekilmiş,
Bu suretle öncülü Barack Obama’nın ardından kritik bir politika değişikliğine yönelmiştir.
Halbuki, merkezi ekonomik bir girişim olan Trans Pasifik Ortaklığı Asya’ya Dönüş stratejisinin en önemli unsurlarından biriydi ve ekonomik anlaşma ile Pentagon’un savaş planları arasındaki bağlantıyı öngörüyordu…
*
Bu çerçevede Çin, küreselleşme sürecinin yeni ABD başkanının karanlık duruşundan ciddi olarak etkilenmemesi için küçük ancak istikrarlı adımlar attı.
Mesela Ocak 2017’de Başkan Xi Jinping’in Davos Dünya Ekonomik Forumu sırasındaki konuşmasında küreselleşmenin faydalarına övgüler düzdü.
Şimdi Çin gelişmiş ülkelerle sanayide, ticarette, yatırımda ve sermaye akışında inşa ettiği dairesel ekonomik sistemini,
Dostlukla ABD’nin sistemine eklemeyi, böylece çift döngülü ekonomik sistemin küresel ekonominin düzgün çalışmasını koruyacağını savunuyor.
Bu sistemin dünya ekonomik sisteminde yalnızca gelişmiş ülkelerle “dikey rekabet” ile değil,
Aynı zamanda gelişmekte olan ülkelerle “yatay rekabeti”de geliştireceği,
Düşük gelişmişlik düzeyine sahip olan gelişmekte olan ülkelerle “kollayıcı bir rekabet”in sağlanacağını,
Bu suretle gelişmekte olan ülkelerin ortak kalkınmayı gerçekleştirmek için birbirlerine yardımcı olacaklarını iddia ediyor.
*
Çin Halk Cumhuriyeti; ABD’ye küresel lider olarak çevresinde bölge lideri ülkelerle çeşitlenen yeni bir dünyanın kurulmasını,
Ülkelerin birbirlerinin çabalarını gölgelemek yerine birbirlerini tamamlayıcı politikalar geliştirmesini,
Fikir ayrılıklarını müzakere ve barış görüşmeleriyle çözmeyi teklif ediyor.
*
Elbette Çin’in küreselleşmiş dünyayı yönetmek için ABD’yi değiştirdiğini iddia etmek henüz erkendir ama son zamanda Amerikan nufuzunun daralmasıyla Çin’in canlandığını da görmek gerekiyor.
Bu eğilim Hamburg’da ki G20 Zirvesi’ne daha şimdiden heyecan katıyor…
*
Yaklaşık dokuz yıl önce finansal krizin en üst seviyesinde, dünyanın en büyük 20 ülkesi ekonomik teşvik programları başlatmayı, banka çökmelerini ve vergi kaçakçılığını önlemek için ortak düzenlemeler konusunda fikir birliği oluşturmuşlardı.
Şimdi Hamburg G 20 Zirvesi, özellikle Paris İklim Anlaşmasını geri çekme kararı sonrasında Trump’ın köşeye sıkıştırılabileceği konusunda kritik bir gündeme sahiptir.
*
Son haftalarda Washington ile Brüksel arasındaki ticaret çatışmalarının önemli ölçüde artması tartışma noktalarını fazlalaştırmıştır.
Mesela Başkan Trump, Almanya’nın Rusya yerine ABD’den hammadde almasını, ABD’den otomobil ithalatına daha düşük tarifeler vermesini ve Amerika’nın Avrupa pazarından “daha fazla pay almasını” sağlamasını istiyor.
Ya da ABD, Almanya’nın muazzam ticaret fazlasını azaltmak için önlemler almasını öngörürken, Washington çok sayıda Alman ürününün ABD’de aşırı pahalı olmasını sağlayacak “sınır ayarlama vergisi”nin getirilmesini düşünüyor…
ABD, Avrupa’nın karşı çıktığı İran’a karşı yeni yaptırımları da uygulamak istiyor.
Aksi takdirde, Washington “kendi kendine yardım etme”nin dışında başka bir seçeneğinin olmayacağını bildiriyor ki; Almanya Başbakanı A. Merkel ve Fransa Cumhurbaşkanı E. Macron birlikte tepki veriyor.
Almanya ve Fransa’da Amerikalıların sadece iklim ve ticaret görüşmelerinden değil genel olarak G20 sürecinden çekildiğine inanılıyor.
*
Hamburg G20 Zirvesi, Başkan Trump ile Rusya Devlet Başkanı V.Putin arasındaki ilk karşılaşmaya da sahne olacaktır.
Gündemi eski Amerikalı diplomat ve ulusal güvenlik danışmanı Henry Kissinger’ın deneyimsiz Başkan Trump’a tavsiyeleri belirleyecektir.
Bu çerçevede Beyaz Saray’ın Beşar Esad’ın halkına karşı kimyasal silahları tekrar kullanması durumunda ciddi sonuçlarla ilgili uyarı yapacağı bildiriliyor.
Ama ABD, askeri harekatının İŞİD teröristleri savaşıyla sınırlı tutma kararlılığını devam ettiriyor.
Hamburg karşılaşması için kalan birkaç günde, Trump’un siyasi düşmanlarının ABD Başkanı’nın Rus liderle görüşmesini sabote etmeleri de bekleniyor.
*
Hamburg G20 Zirvesi’nde, Müslüman Kardeşler Örgütü’nün Cihad ideolojisinin liderliğini her geçen gün açığa vuran Recep Tayyip Erdoğan ise ” itilmiş -kakılmış” bir profilde olacaktır.
Ne ki, bu onun kendi ülkesinde alıştığı ve işi pişkinliğe vurmada büyük deneyim sağladığı bir durumdur…
*
Özetle, G20 Toplantısının resmi programı önemli temalar etrafında yapılandırılmıştır.
Bunlar küresel finansal sistemi, küresel ekonomik büyümeyi, ticaretn, vergi kaçakçılığını, yolsuzluğu, dijital teknolojiyi ve iklim değişikliğini içeriyor.
Resmi programdaki konuların önemi ne olursa olsun, belki de Hamburg’da hangi güç ve güçlerin gündemi belirleyebileceği daha önemli olacaktır…
4.7.2017
Bir yanıt yazın