Tavşana “kaç”,tazıya “tut” politikası…

NECDET BULUZ

ABD, Katar ile Suudi Arabistan’ın başını çektiği Arap ülkeleri arasında yaşanan krizde Amerika’nın tavşan” kaç”,tazıya “tut” politikası uyguladığını görüyoruz. Daha açık ifade ile Amerika ikiyüzlü davranıyor.
Dikkat edilecek olursa 11 Eylül saldırılarından Suudi Arabistan’ı suçlayan ve Riyad yönetimine yönelik ABD’de tazminat davası açılmasına fırsat tanıyan Kongre kararını çıkartan Washington yönetimi, ardından Körfez’deki operasyonun düğmesine basmıştı.
Bu tavşana “kaç”,tazıya “tut” politikasının detaylarına bakalım:
Suudi Arabistan’ı bir şekilde dize getiren ve boynuna ip geçiren sıkan Trump yönetimi, ardından bu ülkeyi Mısır-İsrail eksenine eklemeyi başardı. Daha sonraki ayakta ABD, Suudi Arabistan’ın başını çektiği bu grubu İran ve Türkiye ile ciddi ilişkiler geliştiren Katar’ın üstüne salarak Körfez’deki dengelerle oynamaya başladı.
Türkiye ve Kuveyt’in arabuluculuk girişimleri ise sonuç vermedi. Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn ve Mısır; Katar’a dayattıkları 13 maddeyle aynı zamanda Türkiye’yi hedef almaya başladılar.
Özetle Amerika, Körfezde oynadığı oyunda Türkiye’yi de hedefe oturtmaya çalışıyor. Tehlikeli bir oyun oynanıyor.
Bu dörtlü grup, Türkiye’nin Katar’daki üssünün kapatılmasını istiyor. Oysa Türkiye, benzer bir üs teklifini Suudi Arabistan’a da yapmıştı ve bu noktada olumlu cevap almıştı. Nitekim Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstabul’da kıldığı bayram namazının ardından yaptığı açıklamada söylediği şu sözleri anımsayalım:,
“Katar’a yapılan bu yaklaşım, bizim Suudi Arabistan’a da teklifimizdir. Eğer Katar’a bu teklifimiz onlarla yaptığımız bu anlaşma noktasında Suudi Arabistan da kendisinde bir üs kurmamızı isterse, Suudi Arabistan’da da buna yönelik bir adım atabiliriz. Bu teklifi ben Kral’ın kendisine de yaptım. ‘Bunu bir değerlendirelim’ dediler. O günden bugüne böyle bir dönüş de söz konusu olmadı. Şu anda bu dönüş söz konusu olmadığı halde, Türkiye’nin asker çekmesini talep etmek bir defa Türkiye’ye karşı da bir saygısızlıktır. Biz herhangi bir ülke ile savunma işbirliği anlaşmasını yaparken, birilerinden izin mi alacağız. Kusura bakmasınlar, Türkiye öyle sıradan bir ülke, sıradan bir devlet değil. Onun için askerini çekmesi gibi bir yaklaşımı Türkiye’den istemek, bu da Türkiye’ye bir saygısızlıktır.”
Amerika’nın ikili oynadığını söylüyor, buyurun:
ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson, dört Arap ülkesinin ambargoyu kaldırması için Katar’dan talep ettiği bazı şartların “karşılanmasının zor olduğunu” söyledi. Ancak Tillerson, taleplerin krizin çözümü konusundaki diyalog için bir temel sağladığını vurgulamaktan geri kalmadı.
ABD Başkanı Donald Trump ise krizde Katar’a karşı sert bir tutum takınmış ve ülkeyi “terörün üst düzey destekçisi” olmakla suçlamıştı.
Katar, Suudi Arabistan ve müttefikleri Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri ve Bahreyn’in talep ettiği 13 şartı ise reddetti.
Katar Dışişleri Bakanı, ayrıca taleplerin meselenin terörle mücadeleyle bir ilgisi olmadığının ve Katar’ın egemenliğini kısıtlayıp, dış politikanın başka bir yere havalesini istediklerinin kanıtı olarak dile getirdi.
Körfezi birbine katan Amerika şimdi gelişmeleri sadece seyretmekle yetiniyor. “Sorun Arapları ilgilendiriyor, aralarında anlaşsınlar” diyerek işin içinden sıyrılmanın hesaplarını yapıyor.
Zaten “Teröre destek veriyor” diye cezalandırılmaya kalkılan Katar’a 12 milyar dolarlık silah anlaşmasını yapan Amerika, öyle görülüyor ki, şimdi bunun keyfini çıkarmakla meşgul.
Şu gerçeğin de altını çizelim:
Katar, bugün ekonomik çöküşü önlemiş durumda. Bunu da Türkiye ve İran’a borçlu olduğunu söyleyebiliriz. Kısaca bu gelişmelere de bakalım:
Katar, üç haftadan uzun bir süredir daha önce görülmemiş diplomatik ve ekonomik ambargolarla karşı karşıya. Ülkeye gıda ve diğer tüketim maddeleri Türkiye ve İran tarafından sağlanıyor. Türkiye’den şu ana kadar Katar’a kargo uçaklarıyla 100’den fazla seferle gıda ve temel ihtiyaç maddesi taşındı.
Bu arada gıda ve ihtiyaç maddesi dolu yük gemileri de yola çıktı. Katar’ın başlıca ithalat güzergâhı, karadan Suudi Arabistan üzerinden, denizden de Birleşik Arap Emirlikleri’ne (BAE) demirleyen yük gemilerinden kesintiye uğruyor. Çevresindeki hava sahasının büyük çoğunluğu da trafiğe kapatılmış durumda.
Ancak küçük ve zengin ülke Katar, alternatif güzergâhlar bularak şu ana kadar ekonomik çöküşü önlemeyi başarmış görünüyor. Komşu ülkelerde yaşayan veya aileleri bu ülkelerde yaşayan Katar vatandaşları ise krizden en olumsuz etkilenenler oldu.
Bundan sonra işin en düşündürücü tarafı, Türkiye’nin Katar dışındaki diğer Arap ülkeleri ile olan ilişkilerinin ne düzeye gelebileceğidir. Amerika,bu noktada da yeni oyunlar içine girebilir.
necdetbuluz@gmail.com
www.facebook.com/necdet.buluz

Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir