Barış Canıgeçgin : Kıyamet Teknolojisi
Teknolojinin hızla büyümeye devam ettiği günümüzde insanoğlunun zekâsına hayran olmamak mümkün değil. Teknoloji geliştikçe insanoğlunun zamanla ömrünün kısaldığını biliyoruz. İlk telefonların çıkması ile radyasyonun ne kadar zararlı olduğunu öğrendiğimiz dönemden bu güne kadar hala daha bir baz istasyonu çalışması yapılsa hepimiz engel olmaya çalışırız çünkü bunun inanlara zarar verdiğini biliyoruz. Peki ya bize zarar veren sadece baz istasyonunun yaydığı radyasyon değil desem? Elimizdeki telefondan tutun da laptopumuza masaüstü bilgisayarımıza ve yerinde masumca duran modemimize kadar evimizde bulunan birçok cihaz radyasyon yayıyor. Hatta hala birçok evde bulunan yatağımızın içinde bulunan kıvrımlı tellerse hayatımızı en fazla etkileyen radyasyon güçlendiriciler diyebiliriz. Yatağımızın içindeki spiral teller evdeki radyasyonu toplayıp bir anten görevi görüyor ve paralel olarak yukarı yayıyor.
Ne zaman bu konu hakkında bir şeyler anlatmak istesem içimden ‘keşke tek derdimiz radyasyon olsa’ diyorum. Maalesef ki değil çünkü insanoğlunun doyumsuz bilgiye açlığı ve araştırmalarını yaratılışa kadar götürmesi devasa projelere imza atmalarını sağlasa da insanlığın ömrünü kısaltıyor.
9 Temmuz 1856 doğumlu olan Sırbistanlı Nikola Tesla 1884 yılında ABD’ye göç etmesiyle bugün adını duyacağımız tarih kitaplarından adı silinmiş olan bir fizikçidir. İlk önce Tesla Bobinini icat eden Nikola Tesla başarılı hayatına 1900’lü yıllarda keşfettiği ‘karasal sabit dalgalar’! (terrestrialstationerywaves) sayesinde yeryüzünün belirli frekanslardaki elektrik titreşimine duyarlı olduğunu ve bir iletken olarak kullanılabileceğini dünyaya gösterdi. Tesla’nın adının kitaplardan silinmesinden ve arkasındaki tüm desteğin çekilmesinden anlaşılıyorduki 20. yüzyılın başlarında Tesla esaslı bir proje ile uğraşıyordu. Yeni bir tip elektrik dalgasını keşfeden Tesla HAARP projesi için çalışmalarına başlayacaktı.
1. Dünya Savaşı’nın ardından çok basit bir yaşam süren Tesla, ara sıra yeni ücretsiz enerji kaynağı keşfini ve Düşman ordular tarafından gönderilecek tehlikelerini kilometrelerce öteden yok edebilecek ateş topu silahları teorisinin yanı sıra akıl almaz savunma yapabilecek bir silah düşüncesini ve kablosuz, kayıpsız elektrik transferinin ne kadar mükemmel olabileceğini açıklamak için yüzeye çıktı. 1943 yılında yokluk içinde ölen Tesla’ya ‘elektriğin tanrısı’ lakabı verildi. Birçok araştırmacıya ve tarih yazarına göre HAARP projesinin ilk Nikola Tesla tarafından ortaya atmıştır. HAARP projesi ve Tesla teknolojilerini ve tüm proje detaylarını saklayan pentagon bunları çok tehlikeli bir teknolojiye çevirip karanlık planları için kullanmak istiyor. Belki de şimdiye yaptılar ama biz yine her zaman olduğu gibi sadece bize söyledikleri ve gösterdikleri kadarını bilmekle yetinmek zorundayız.
Yüksek Frekanslı Aktif Aurosal Araştırma Programı olarak isimlendirilen (High Frequency Active AuroralResearch Program) kısacağı HAARP İyonosferi analiz ederek, radyo iletişimi, izleme ve navigasyon iyileştirme potansiyalini araştırmak amaçlı üretilmiştir. Daha öncede dediğim üzere HAARP ve Tesla teknolojilerini birleştiren Pentagon maalesef bize sadece kısa açıklamalarda bulunarak bu teknolojiyi araştırma amaçlı geliştirdiklerini söylüyorlar. Fakat geçtiğimiz dönemlerde yaşanan birçok olayla ilgili HAARP Teknolojisinin kullanıldığı delillerle gündeme geldi.
17 Ağustos 1999 yılında ülkemizi yasa boğan bir deprem meydana geldi. Depremin ilk etapta fay hatlarının doğal sarsıntısından olduğu sanılsa da deprem gününün öncesinde yaşanan olaylar bizlere bu işin içinde bir şeyler var dedirterek araştırmaya sevk etti. Benim gibi birçok meraklı araştırmacı bu işin peşini bırakmayarak detaylı araştırmalara başladı.
14, 15, 16 Ağustos tarihlerinde meydana gelen olaylar bizi gerçekten düşündürüyor. Balıkların karaya vurması, binlerce kuşun ölmesi ve geceleri gök yüzünde oluşan ışıltılar hiçte hafife alınacak durumlar değil. 16 Ağustos sabaha karşı gökyüzünde oluşan ışıltıların artması ve sanki bir makine çalışıyormuş gibi seslerin duyulması insanları ürkütmüştü. Bununla ilgili birçok videoya internetten ulaşabilirsiniz. HAARP’ın çalışma mantığı İyonosfer’e gönderilen elektromanyetik dalgalarıyla İyonosferi ısıtarak istedikleri bölgede doğal afet yaratılabilmesini baz alıyor. Haarp’ın web sitesi üzerinde yayınladığı iyonosfer ışıması ile ilgili grafik raporlarına baktığımızda 16 Ağustos Saat 20.00’da grafiği gösteren cihazın fişinin çekildiğini görüyoruz ve hemen depremden sonra tekrar aktif ediliyor. Siteye girdiğimizde 16 Ağustos günü anormal bir şekilde iyonosfer ısısının arttığını grafikte görebiliyoruz 18 Ağustos grafiğinde ise anormal bir şekilde meydana gelen ışımanın azaldığını görebiliyoruz ve 17 Ağustos tarihinin grafiğini açmak istediğimizde ise teknik bir sorundan dolayı bu gün hesap yapılamadığı ve grafiğinin olmadığının yazıldığı bir ekran bizi karşılıyor. Site grafiklerinde görüldüğü üzere 16 Ağustos akşamı fişi çekilen cihaz tam depremden sonra açılmış.
Hala daha bu delillere rağmen inanmayan insanların olması üzücü inansak da inanmasak da teknoloji bir gün insanlığın sonunu getirecek ve kıyamet öncesi yaşanacak büyük savaşta (Melhame-i Kübra) bu teknolojinin kullanılacağını düşünüyorum. Rabbim sonumuzu hayır etsin. Kalın sağlıcakla.