Tarih tekerrür ediyor… Tarih tekrarlanıyor…
İktidar Katar’a asker gönderme hazırlığı içerisinde… Bir zamanlar Menderes de Kore’ye asker göndermişti… Sırf ABD’ye yaranmak, sağlam bir ABD yandaşı olduğunu göstermek için… Ama binlerce şehit verdik, binlerce insan sakat kaldı, binlerce ocağa ateş düştü. Analar, babalar gözyaşı döktü…
Amerika ve yeni Başkanı Donald Trump, Ortadoğu’da yeni bir kargaşa ve savaş başlatmak için kolları sıvadı. İslam ülkelerini birbirine kırdırıp, nemalanmak istiyor…
Katar, teröristlere yardım etmekle suçlanıyor… Suçlayan kim? Suudi Arabistan…
“Kazan kazana kara demiş, tavanın da güle güle aklı gitmiş…” Sanki Arabistan sütten çıkmış ak kaşık… O da en az Katar kadar teröristlere hizmet etmiş, destek vermiş ve bu alanda Müslüman ülkeler arasında sicili en bozuk olan bir ülke…
Bölgemizde krizi tırmandırmaya devam ediyorlar… Bir yanda Suudi Arabistan, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri, Libya ve Yemen; öte yanda Katar, İran Ürdün, Uman, Kuveyt, Irak ve Türkiye…
Arabistan’ın arkasında ABD’nin olduğu anlaşılıyor…
Ortadoğu’da terör bitmez… IŞİD de bitmez, PKK da… Hele hele zulüm, şiddet, kan hiç bitmez… Neden?
Çünkü Ortadoğu’da emperyalistler tarafından sömürülecek daha tonlarca petrol var…
Yeraltı ve yerüstü zenginlik kaynakları var… Bir de bunun yanında kullanılmaya hazır, Ortaçağ artığı şeriatçı yaratıklar var…
Başta Amerika olmak üzere, emperyalist devletlerin petrolle işi kalmayana dek, terör de sömürü de devam edecektir… Bu sömürüyü ve talanı sürdürebilmek için de Ortadoğu’nun denetiminin, yönetiminin tek elde toplanması gerekmektedir…
Devletler ve ilkel dinci terör örgütleri, tıpkı koyun sürüsü gibi, çobanlar tarafından yönlendirilmektedirler. Bu çoban, Amerika’dır…
Onları egemenlik altına alıp, gütmenin en kestirme yolu ise Türk’ü Kürt’e, Alevi’yi, Sünni’ye, Arabı Araba kırdırmak; aşiretleri, dinleri, mezhepleri, etnik grupları, terör örgütlerini birbiriyle savaştırmaktır…
İşte şimdi Kuzey Irak’ta, bölgemizde bu oyun oynanmaktadır…
Ne zaman ki yeni yeni buluşlar yapılır, nükleer enerji ve elektrikle çalışan araçlar çoğalır, emperyalist devletler petrole bağımlı olmaktan kurtulur, işte o zaman petrol zengini Arap ülkeleri ile ABD’nin işi biter…
Ne zaman ki yeraltında ve yerüstünde talan edilecek bir meta kalmaz, işte o zaman ABD Araplara “Ne haliniz varsa görün” der ve çekip gider…
Peki, ne zaman olacak bu iş, yani ABD, AB ve İsrail ne zaman elini, eteğini Ortadoğu’dan Çekecek? Ne zaman kendi sorunları ve kavgaları ile Arapları baş başa bırakacak?
Bu tarih, Amerikan politikacılarının belirttiğine göre 2050 ya da 2060 yıllarıdır… Bu tarihe dek ABD, Ortadoğu’nun altını ve üstünü boşaltmaya, bölgede çarpışan dinci terör örgütlerine silah ve lojistik destek sağlamaya devam edecektir…
Onun en yakın, en sadık çoban köpeği ise PKK ve başta Arabistan olmak üzere bazı Müslüman ülkeleridir… PKK, Amerika’nın bölge ülkelerini parçalama, bölme politikasına en büyük hizmeti yapmaktadır. Karşılığında silah, gıda ve ihtiyaç malzemesi, eğitim almaktadır…
ABD’nin IŞİD’e düşman olduğunu söylemesi, hava harekâtı yapması, Ortadoğu’daki dinci terör faaliyetlerini kınaması falan filan, külliyen yalandır, aldatmacadır.
ABD, AB, İsrail istese IŞİD’i bir kaşık suda boğar… Boğabilir… İstese, köküne kibrit suyu döker… Ama her ne hikmetse, dünyanın tüm gelişmiş ülkeleri toplanıp, tepesine bomba yağdırdıkça, o güçleniyor. Koca koca milletler bir avuç teröristin hakkından gelemiyor… Daha doğrusu gelmek istemiyor… Çünkü Ortadoğu’nun devletçiklere ayrılması, Kürt koridoru oluşumu için onun kullanılması gerekiyor…
Gerçekleştirildiği söylenen tüm hava bombardımanlarına karşın IŞİD işte bu nedenle güçlenmeye, bölge varlıklarına ve zenginliklerine el koymaya, insanlara cehennem hayatı yaşatmaya devam ediyor…
Amerika, daha önce Afganistan, Filistin, Yemen, Yugoslavya, Sudan, Libya, Mısır, Latin Amerika’da uyguladığı etnik, dinsel kaos politikasını bu kez Ortadoğu’da sahneye koymaktadır.
Hedef, “BÖL – YÖNET” emperyalist ilkesinin hayata geçirilmesidir…
ABD, AB ve İsrail’in Ortadoğu’dan ne zaman elini eteğini çekeceğine dair yukarıda bir tarih verdik, 2050 – 2060 yılları dedik… Bunu biz değil, bizzat Amerikan politikacıları söylüyor…
Ama başta Türkiye olmak üzere bölge ülkeleri isterse, bu tarihi çok yakınlara çekebilirler… Bu onların izleyeceği sağlıklı, bağımsız, antiemperyalist, milli dış politikalara bağlıdır…
Önce Türkiye, Suriye’ye ve komşularına karşı yeni bir dış politika belirlemeli, düşmanlık politikasını terk etmelidir… Etnik, mezhepsel, dinci siyasetten uzaklaşmalıdır. Emperyalizmin güdümündeki siyasal İslamcı terör örgütleri ile bağlarını koparmalı, ülkemizde onlara ait bir tek büro, dernek, kuruluş bırakmamalıdır…
Bunun yanında ABD, AB, İsrail üçlüsüne karşı Avrasya cephesinde yerini almalıdır… En önemlisi, “Savaş Örgütü” NATO’dan derhal çıkmalıdır… ABD’ye verilen üsler derhal kapatılmalıdır…
Bütün bu önlemler alınmadan, küresel örgütlerden çıkmadan, Katar’a asker göndermek, çarpışan Müslüman ülkeler arasında yer alıp, taraf olmak çıkar yol değildir…
Biz bu Katar sorununda Atatürk’ün “Yurtta barış, dünyada barış” ilkesinin uygulanmasından, Arap ülkelerinin iç hesaplaşmasından Türkiye’nin uzak durmasından yanayız…
Katar’a 5 bin kişilik bir asker gücü göndermek, PKK yetmemiş gibi, bir de buradan yeni yeni şehit haberlerinin gelmesine neden olacak, ocaklara yeni ateşler düşürecektir…
Sonra sormazlar mı adama, ege denizindeki adalarımız Yunan işgali altındayken, neden kılınızı kıpırdatmıyorsunuz? Neden oralara asker göndermiyorsunuz da hiç üzerinize vazife olmayan bir belaya bulaşıp Türk milletini tehlikeye atıyorsunuz?
Bir yanıt yazın