Katar’a karşı başlatılan ablukaya alma operasyonunda başrol oyuncusunun Amerika olduğu görüldü. Ortadoğu uzmanları “Zaten Suudi Arabistan, Amerika’dan destek görmemiş olsa, böyle bir hareketin içine girmezdi” diyor. “Amerika, Körfez’de Suudileri patron yaptı” diye de ekliyorlar.
Amerika’daki şahinler grubu-ki bu grup askeri kanat olarak gösteriliyor-İran’a karşı operasyondan yana ağırlıklarını koyuyorlar. Şahinler Grubu’nun, Başkan Trump’u dış politikada yönlendirdikleri biliniyor.
Aslına bakılacak olursa bölgede ana hedef İran olarak gösteriliyor. Çünkü “Bugün İsrail’in önündeki en büyük engel kim?” dense verilecek yanıt “İran” olacaktır.
Bölgede İsrail’i tehdit eden 4 ülke vardı.
Irak işgal edildi. Libya’da Kaddafi devrildi, Suriye’de Esad gücünü yitirdi. Kala kala İran kaldı. Şimdi, öyle görünüyor ki İran’ın da kolu kanadı kırılacak ve İsrail önünde bölgede hiçbir engel kalmayacak.
Trump’un görevi almasından hemen sonra İran topun ağzına konuldu. Daha önce Obama ile iyi ilişkiler içine giren İran’a karşı Trump’un izlediği ezme politikasında İsrail’in etkisi ve izlerini görebiliriz. Bilindiği gibi Obama, nükleer çalışmalar yapan İran’ı bu çalışmalardan uzaklaştıran anlaşmalara imza atmıştı.
İsrail’in, Obama’nın İran politikalarından rahatsız olduğunu da biliyoruz.
Dikkat edilecek olursa Katar’a başlatılan operasyondan sonra İran’da meydana gelen patlamalar, ardından İran Dışişleri Bakanı Zarifi’nin kritik ziyareti önemlidir. Kaldı ki, Amerika İran’a karşı açıkça tavır koyduğunu da saklamıyor.
Suriye’de rejim güçlerine destek veren İran kökenli silahlı grupların Amerikan uçakları tarafından vurulması da Trump’un İran’a karşı başlattığı açık tavrın bir başka yansımasıdır.
Buraya kadar gelinen noktaya bakacak olursak, tüm bu karışıklıkların, operasyonların İsrail’in güvenliği için yapılmakta olduğunu da açık biçimde görmüş oluruz. İsrail’deki gazeteler de İran’a karşı başlatılan baskıların sonuç vermesi için Trump için daha cesur davranması çağrıları yapılıyor.
Özetle, İsrail Körfez’deki gelişmelerden şu an için çok mutlu görünüyor.
Zaten İsrail, bölgede Amerika için 51. Eyalet olarak değerlendiriliyor. Bugüne kadar iş başına gelmiş olan ABD Başkanları da yaptıkları açıklamalarda “İsrail’in güvenliği, müttefiklerimizin güvenliğinden daha önemlidir” diyor. Trump, bu konuyu bir adım daha ileri götürüyor.
İran’ın bölgede Suudilere kadar uzanan bağlantıları ve etkisi var. Bahreyn ve Yemen’in önemli bölümü İran’ın etkisi altında bulunuyor. Buralardaki Şii nüfus Suudilerin uykularını kaçırıyor. Bahreyn’i zor kontrol eden Suudiler, Yemen’deki savaşı da sürdürüyor.
Daha önce İran tarafından Suudilere gönderilen tehditte “Mekke ve Medine dışında Suudilerde taş üstünde taş kalmaz” denilmişti.
İran, aynı zamanda Irak’ın Şii nüfusunun olduğu bölgelerde de etkisini sürdürüyor. Zaten bütün sıkıntı da Suudilerin ve bölgedeki Sünnilerin en büyük endişesi, İran’ın yayılmacı politikalarının durdurulamaması olarak gösteriliyor. Bunlara da İsrail de eklendiğinde ortaya bugün yaşanmakta olan sıkıntıların çıktığı görülmekte.
“Her kapı İsrail’in güvenliğine açılıyor” yorumunu yaparsak yanılmış mı oluruz?
Görebildiğimiz kadarı ile İran, üzerinde oynanmak istenilen oyunun farkında. Bunun için de önlemlerini almaya çalışıyor. Apar topar Türkiye’ye gelen İran Dışişleri Bakanı Zafiri’nin “Üzerimizde büyük bir oyun oynanmakta” açıklaması da bunu gösteriyor.
Rusya’nın konu ile ilgili tutum ve davranışları, bu ülkenin ortada gibi duruş sergilediğini gösteriyor. Rusya, sorunların diyaloğ yolu ile çözülmesi gerektiğini de söylüyor.
Şimdi bütün çaba, abluka altına alınan Katar’a yiyecek ve su gibi hayati önem taşıyan gıda yardımlarının ulaştırtmasıdır. İran ve Türkiye bu konuda kargo uçakları ile yardıma koşuyor. İleride durum normalleşebilir mi? Yoksa sıkıntılar daha da artarak sürer mi? Şu an için bu konuda söylenecek her söz havada kalır.
İnce nokta şu:
Amerika ve İsrail, bölgedeki Müslüman ülkeleri birbirine düşürerek kırdırma, gerektiğinde mezhep çatışması ile işlerini çözme noktasındalar. Çok dikkat etmeli ve atılan her adımın sonuçlarının iyi hesaplanması gereken bir süreç içinde olduğumuzu unutmayalım.
necdetbuluz@gmail.com
www.facebook.com/necdet.buluz