ABD Temsilciler Meclisi Dışişleri Komisyonu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın korumalarının Washington’daki Büyükelçilik konutu önünde protestoya müdahalesini kınayan karar tasarısını 26 Mayıs’ta kabul etmiştir.
Washington Büyükelçiliği önünde yaşanan olayların hesabının Türk hükümetinden sorulması gerektiği savunulmuş, saldırıya karışan korumaların adalet önüne çıkarılması, ABD’de bulunanların sınır dışı edilmeleri, dışarıda olanların da gelecekte ülkeye girişlerinin yasaklanması istenmiştir.
Komisyon’un bu isteği bir çifte standarttır. Temsilciler Meclisi Dışişleri Komisyonu ABD’de Ermeni terör örgütü ASALA tarafından şehit edilen Türk diplomatları için böyle bir kınama çağrısında bulunmamıştır.
Türk Dışişleri Bakanlığı, Washington’ da yaşanan şiddet hareketini kınayan kararı reddetmiştir. Büyükelçi Hüseyin Müftüoğlu yaptığı açıklamada, resmi ikazlara rağmen ABD yetkililerinin gerekli güvenlik önlemlerini almadığından olayın gerçekleştiğini açıklamıştır.
Temsilciler Meclisi Dışişleri Komisyonu’nun Türkiye aleyhine almış olduğu kınama kararı öncesinde ABD’de Türkiye lehine çok olumlu bir gelişme olmuştur.
Bundan 35 yıl önce Türkiye’nin Los Angeles Başkonsolosu Kemal Arıkan‘ı katleden ASALA teröristi Hampig Sassounian‘ın şartlı tahliye talebi kabul edilmemiştir. California Valisi Edmund Jerry Brown, Sassounian’ın mensubu olduğu Ermeni Soykırımı Adalet Komandonları adlı terör örgütünün ideolojik bakış açısını hala taşıdığını belirterek, şartlı tahliye talebini onaylamamıştır.
Karar, ABD’de başta Los Angeles Başkonsolosluğu olmak üzere Türkiye’nin misyonları ve Türk Amerikan toplumunun yoğun mektup kampanyalarının sonucunda alınmıştır. Bu konudaki mektup kampanyasına ben de şahsen katıldım ve aşağıda özetini verdiğim mektubu kendisine gönderdim.
“Governor Jerry Brown,
Phone: 916-445-2841, Fax: (916) 558-3160, Email: jerry.brown@gov.ca.gov Web contact: December 25th, 2016
The Honorable Jerry Brown, Governor of the State of California ,State Capitol Building Sacramento, California 95814. Re: Inmate Hampig Sassounian, # C88440.
Dear Governor Brown,
On December 14, the California Department of Corrections Parole Board found inmate Hampig Sassounian, # C88440 suitable for parole. Hampig Sassounian was convicted of first degree murder and sentenced to life imprisonment for the heinous assassination of Turkish Consul General Kemal Arikan on January 28, 1982, as Mr. Arikan was in his car waiting at a traffic signal… As a member of Turkish American Community, I am deeply concerned that granting Sassounian parole would not only vindicate him and steal justice from the Arikan family and victims of Armenian terrorism, but also fuel Armenian terror networks.
I strongly urge you to reverse the hearing panel’s decision to grant Sassounian parole.
Thank you for your time and any consideration in the matter.
Prof. Dr. S. Rıdvan Karluk”
Sassounian, 28 Ocak 1982 tarihinde aracıyla trafik ışıklarında beklerken Başkonsolos Kemal Arıkan’ı katletmiş ve kısa sürede yakalanmıştı. Ömür boyu hapis cezasına çarptırılan Sassounian’a, suçunu daha sonra kabul ettiği için şartlı tahliye yolu açılabilmişti. 14 Aralık 2016’da mahkeme Sassounian’ın şartlı serbest bırakılmasına karar vermişti. Karar, Vali Brown’ın onayına bağlıydı.
Temsilciler Meclisi Dışişleri Komisyonu acaba 27 Ocak 1973 tarihinde ASALA teröristleri tarafından Türkiye’nin Los Angeles Başkonsolosu Mehmet Baydar, Konsolos Bahadır Demir ve Boston Fahri Başkonsolosu Orhan Gündüz’ün şehit edilmesine neden tepki göstermemektedir? Bu, Temsilciler Meclisi’nin bir çifte standardı değil midir?
Türkleri Ermenilere sözde soykırım yapmakla suçlayan Batı dünyasında, kendisine verilen yetkiyi Ermeni canileri affetmek için kullanmayan California Valisi Edmund Brown gibiler, Türkiye’de de Agop Martayan gibi Ermeniler de vardır.
Agop Martayan (Hagop Vahram Çerçiyan), 22 Mayıs 1895 tarihinde İstanbul’da köklü bir Ermeni ailesinin çocuğu olarak doğmuş, 1915 yılında Robert Kolej’den mezun olmuştur. Martayan, bir Ermeni olarak Osmanlı ordusunda, Birinci Dünya Savaşı’nda yedek subay olarak vatan savunmasında görev almıştır.
Devlet, o yıllarda bir Ermeni’ye eline silah verip, vatan ve bayrağını ona emanet ederken, soykırım yapan Hitler Yahudilerin eline silah vermek yerine onları toplama kamplarında gaz odalarında katletmekle meşguldü.
Doğu cephesinde kimi Ermenilerin Osmanlı’yı arkadan vurduğu cephede, Osmanlı ordusunda görev yapan Martayan, bu cephenin, ihanet eden soydaşlarının da yardımıyla çözülmesi üzerine Güney Cephesi’nde görev almış,
Mustafa Kemal Paşa’nın karşısına kötü bir tesadüf olarak esir diye çıkartılmıştır.
Mustafa Kemal, Agop Martayan’a hürriyetini iade eder, eline serbestçe dolaşabileceğini ilişkin bir de belge verir.
Atatürk ile nasıl tanıştığını şöyle anlatır: “Birinci Dünya Savaşı başladığında 19 yaşındaydım ve askere çağrıldım. Önce Kafkas cephesine gönderdiler, ancak biz Ermeni askerlere güvensizlikten beni Suriye cephesine gönderdiler. Kısa süre sonra 1915 Nisan’ında büyük tehcir başladığında bu yer değiştirmelerin nedeni anlaşılır oldu. Orada esir İngiliz subayların karşılaştığı zorluk ve eziyetlere tanık oldum. Bu subaylar İngilizce bildiğimi öğrendiklerinde esirlere böyle davranılmaması için aracılık etmemi rica ettiler. Bu ricalarını yerine getirmek isterken Türkler beni vatan haini ilan edip zincire vurdular ve komutana götürdüler.
Beni baştan aşağı süzen komutan kararını vermek üzere iken tüm cesaretimi toplayıp böyle barbarlıkla Türkiye’nin medeni bir ülke olamayacağını, bunun sultanlık yönetimini amaçlayan yöneticilere has bir davranış olduğunu söyledim.
Herkes şaşkınlıkla ne yapacağını beklerken, kumandan sözlerimi dikkatle dinledikten sonra beni getirenlere ellerimi çözüp odadan gitmelerini emredip, oturmamı söyledi. Komutan çay ikram ederek demokratik sistem konusunda konuşmamı istedi. Beni merakla dinlemesi şaşırmama neden olmuştu, zira o dönemde Türk ordusunda onun benzerleri nadirdi.
Uzun süren sohbetimiz sonunda sık sık kendisini ziyaret etmem için gereken emri verdi ve elimi sıkarken dost olmamızı istediğini söyledi. Bana bir oyun oynandığından kuşkuluydum, ancak böyle olmadı. Daha sonra bu meraklı ve sorgulayan komutanın Mustafa Kemal Paşa olduğunu öğrendim.”
Bu Agop Martayan, daha sonra Mustafa Kemal Paşa’ya Atatürk soyadını teklif etmiştir.
Cumhuriyet kurulduktan sonra Türk dili üzerinde de çalışmalara başlanır. 22 Eylül 1932 tarihinde Dolmabahçe Sarayı’nda gerçekleştirilen Türk Dili Konferansı’na Agop Martayan ile birlikte İstepan Gurdikyan ve Kevork Şimşyikyan da uzman olarak davet edilirler.
Martayan, dönemin en büyük dil bilginlerindendir. İngilizce, Almanca, Rusça, Bulgarca, Yunanca, İspanyolca, Latince bildiği gibi Türkçe gramer kitabı da yazmıştır. Martayan, Türk-Sümer ve Hitit Dilleri Arasındaki İlişkiler bildirisini bu Kurultayda sunar. 1934 yılında Atatürk tarafından TDK Başuzmanı olarak atanır. Yabancı sözcüklerin kökünü açmada uzman olduğu için Atatürk tarafından kendisine Dilaçar soyadı önerilir. Şişli’de bir sokağı vardır: A. Dilaçar Sokağı. Buradaki A harfinin açılımı Agop’da olabilir, Adil’de.
“Beni buraya Atatürk getirdi, ölünceye kadar O’na ve Türkçeye layık olmaya çalışacağım” diyen Agop Dilaçar, TDK Başuzmanı olarak 45 yıl görev yapmıştır. Soyadı Kanunu’nda Mustafa Kemal’e Atatürk soyadını o önermiştir.
Eğer Türkler Ermenilere soykırım uygulasaydı, bu topraklarda bir tek Agop Martayan kalmazdı.
Konstantinoupolis Ne Zaman İstanbul Olacak ?
İstanbul’un 564’ncü Fetih Yıldönümü İstanbul’da coşkuyla kutlanmıştır ama Yunanistan’da hala İstanbul yerine yol levhalarında Konstantinoupolis yazılıdır. Rahmetli İsmail Cem ve Sayın Mevlut Çavuşoğlu olmak üzere tüm Dışişleri Bakanlarına durumu 1990 yılında sonra aktarmama rağmen, tarafımdan Yunanistan’da Kavala şehrinin merkezinde çekilen yol tabelasındaki Konstantinoupolis yazısı kaldırılamamıştır.
Fethi kutlamakla kalmayalım, en az İstanbul’daki kutlamalar için harcadığımız enerjiyi, bu tabelaya İSTANBUL yazdırmak için de harcayalım.
Çin’in İçinden: Diplomat Gözüyle 90 Ay ve Sonrası
Ankara Üniversitesi SBF’den sınıf arkadaşım Mehmet Ölçel, uzun süre görev yaptığı Çin hakkındaki gözlemlerini anlatan çok çabuk okunan bir kitap yazmıştır. Yine diğer bir sınıf arkadaşımız olan tarihçi Prof. Dr. Ali Birinci kitabın arka kapağındaki tanıtma yazısında şu tespitte bulunmuştur: “…konulardan bazılarının adlarını vermek bile, bu kitabın ne kadar farklı bilgiler ihtiva ettiğini gösterir. Kitabın daha basıldığı anda bir klasik olduğunu söylemek hiç de mübalağa değildir.”
Ölçel, Çin izlenimlerini 80 başlık altında toplamıştır. Bazı konu başlıkları şöyledir: Konuşulan diller, lehçeler, tek çocuklar, bedava tuvalet, cinsellik, güvenlik ve güvenilirlik, fiyatlar ve pazarlık, trafik ve toplu taşım, görsel sanatlar, Türklerin ve Çinlilerin birbirlerinden alıp verdikleri, çay, su ve içkiler, yemek ve sofra kültürü, Yasak Şehir ile Topkapı sarayındaki antika Çin porselenleri, Yasak Şehirde Türk Hamamı, Çin Seddi, Uygurlar ve Sincan, Sincan’daki 3800 yıllık mumyalar, Turfan’daki yeraltı su kanalları, Uygurlar ve Nasrettin Hoca, Müslümanlar, yoksul işçi ve köylüler, türedi zenginler gibi.
Kitaptan, Çin’e gitmeden güncel konularda bilgilenmek isteyen herkes yararlanabilir. Çin’e gidecek olanların bu kitabı okumadan yola çıkmamalarını tavsiye ederim. Kitaba; Kitapyurdu, İdefix, D&R, Dost, Arkadaş kitapevlerinden ulaşmak mümkündür.
Bir yanıt yazın